Tuzak / Locked
Bir takside sıkışıp kalmaktan bir film nasıl çıkar?
Elbette her şeyin bir sonu vardır, Tuzak filminin sonu ise finale 20 dakika kala gelir. Kapı açılır, içinden yaşlı bir adam çıkar. Tüm filmde konuşan kişi odur ve tüm o teşhisler, tespitler, fikirler ve öneriler ondan gelmiştir…
İşte yılın belki en özgün filmlerinden biri. Belki bir başyapıt değil; ama ağzının tadını bilen sinefiller için öylesine bir lezzet içeriyor ki… Hem de nedense sadece iki baş oyuncuyla… Diğerleri çok küçük roller.
Hareketli bir kamerayla açılıyor film….Ve biz Eddie ile tanışıyoruz. Genç, hafiften patates burnuna rağmen yakışıklı, ailesini sevse de karısından ayrılmış ama küçük kızına düşkün bir adam… Biz kadını telefonda azarladığını duyarız sadece… Kızınaysa yine telefonda “Sen benim aşk böceğim olacaksın” diyerek onu uzaktan sever.
İki yıldır kızı için para ödeyememiş ve iş bulamamış Eddie, sonunda ani bir kararla hırsızlığı dener. Ve zaten filmin ilk başlarındaki biraz sefil sokaklardan birinde ve yağmurun sık sık yağdığı bir havada, gördüğü bir arabanın kapısını zorlayıp açarak içine sızar. Bu artık uzun, neredeyse film kadar (90 dakika) uzun hikayenin dekoru olacaktır. Ve de filmin inanılması zor tek yanı, içinden bir türlü çıkamadığı bir tuzak. Filmin adını da açıklayan…
Kolları dövmeli olan Eddie (galiba son günlerdeki filmlerin modası!), tam da yerine düşmüştür… Seçtiği araba SUV denen lüks türdendir. Ve öğreniriz ki eskiden tam 6 kez soyulmuştur!.. Bunu bize arabanın sonunda karşısına çıkan sahibi anlatacaktır. Ama bu ancak uzaktan ve sadece adamın sesiyle olur. Çünkü o meçhul kişi öyle bir sistem kurmuştur ki… O adamı görmez, adamsa onu en yakından izler. Öfkesi burnunda Eddie, onu sürekli kızdırmayı başarır. Cezası adamın müzikle, ısı derecesiyle veya onun açlığıyla habire oynaması olur. Eddie durumu anlar; arabanın önündeki Answer Me- Mobile (Bana Cevap Ver) emrine uyarak onunla söyleşmeye başlar. Ve özür diler. Ama nafile… Bu upuzun ve filmin ana motifi olan söyleşi kolay kolay bitmeyecektir.
Tüm bu diyalog sırasında, meçhul adam neler anlatmaz ki… Ülkesini, dünyayı ve hayatı öylesine öğrenmiştir ki… Ve o denli doğru konuşur ki…
Günümüzün Türkiye’sine bile uygulanabilecek şeyler söyler. Arada Yüzüklerin Efendisi filminden birkaç tirad da bulunan! Bu arada gençleri azarlar: “Sizin kuşaklar hiçbir şey bilmiyor” ya da “Hepiniz çakma Batman gibisiniz” laflarıyla…
Ama elbette her şeyin bir sonu vardır. Bizimkinin sonu ise finale 20 dakika kala gelir. Kapı açılır, içinden yaşlı bir adam çıkar. Biraz bizim eski politikacımız Demirel’i andıran… İşte o filmin ikinci starı olan Anthony Hopkins’tir. Ama sakın küçümsemeyin yani süre veya çaba bakımından demek istiyorum. Çünkü tüm filmde konuşan kişi de elbette odur. Tüm o teşhisler, tespitler, fikirler ve öneriler ondan gelmiştir. Elbette senaryonun aracılığıyla.
Böylece bu simgesel ve alegorik filmin yaratıcısı, Brightburn, Notebooks gibi filmler imzalamış yönetmen David Yarovesky kadar, senaryo yazarları Michael Arlen Ross, Mariano Cohn ve Gaston Duprak üçlüsünü de kutlarız. Ekranı zaman zaman 6 parçaya bölen görüntüden sorumlu Michael Dallatorre’yi de…Ama en kutlanacak yan yine de o iki oyuncu olmalı. Büyük üstad Anthony Hopkins. Kim bilir ne çok ödülü ve kaç Oscar’ı olan…Ve de büyük yetenek Bill Skarsgaard…Bu arada filmin Batı’da farklı karşılandığını, kimi küçümseyenler kadar benim gibi hayli sevenler olduğunu da eklemeliyim. Karar yine sinefillerin…
Yönetmen : David Yarovesky
Senaryo : Michael Arlen Ross
Görüntü Yönetmeni : Michael Dallatorre
Kurgu : Andrew Buckland
Müzik : Tim Williams
Oyuncular : Bill Skarsgård, Anthony Hopkins, Ashley Cartwright, Navid Charkhi, Michael Eklund
İngiltere / Gerilim-Aksiyon / 93 Dk.
*T24’den Alıntı Yapılmıştır