Yaratılan
ÖLÜMDEN KAÇIŞ EFSANESİ
Çağan Irmak’ın bütün film ve dizilerini izledim. Tamam iyilerdi ama basit kalıyordu; izleyiciyinin zekasına güvenmiyor ve çok hitap etmiyordu. Bu kez kırmış zinciri, ortaya her yönüyle kaliteli bir iş çıkarmış… Anlattığı hikaye çok eski; hatta tarihin ilk yazılı eseridir.
İnsanlığın bilinen en eski ve en dokunaklı hikayesi olan Gılgamış Destanı Sümer’den Babil’e ve Hititler’e kadar uzanan mittir, efsanedir… “Yaratılan” dizisini anlamak istiyorsak kıyısından köşesinden bu destanı bilmek gerekir…
Bu hikaye çok eski; hatta tarihin ilk yazılı eseridir. “Gılgamış Destanı”
Yazıyı Sümerler’in bulduğunu herkes bilir. M.Ö 3200 diye verir kaynaklar. Bu zeki insanlar yazıyı bulur bulmaz çivi yazısıyla taşlara hikaye yazmaya da başladılar. Bu hikayelerden birisi de “Gılgamış Destanı”dır; hem de fantastik bir hikaye…
Gılgamış, Fırat’ın incisi olan Uruk kentinin (ya da ülkesinin) kralıdır. M.Ö 2000 yıllarda yaşadığı düşünülen Gılgamış bilginin ve ölümsüzlüğün peşindeydi…. Bir de çamurdan yaratılan düşmanı vardı : Engidu
Tanrıça Aruru bunu duyar duymaz
Gök Tanrısının rakibini kalbinde yarattı
Aruru ellerini yıkadı; bir parça çamur koparıp yazıya attı
Ve yazıda yiğit Engidu’yu yarattı.
Çamurdan yaratılan Engidu, demir gibi sertti.
Bedeninin üçte ikisi Tanrı, üçte biri insan olan Gılgamış bu güçlü düşmanını yener. Ancak sonrasında Engidu ile Gılgamış sıkı dost olurlar…
İnsanlığın bilinen en eski ve en dokunaklı hikayesi olan Gılgamış Destanı Sümer’den Babil’e ve Hititler’e kadar uzanan mittir, efsanedir… “Yaratılan” dizisini anlamak istiyorsak kıyısından köşesinden bu destanı bilmek gerekir…
Gelelim Frankenstein hikayesine, İngiliz yazar Mary Shelley tarafından yazılan 1818 tarihli romandır. Romanı okumadım ama birkaç kez filme uyarlanan eserin 1994 tarihinde gösterime giren filmini izledim. O öyküde de ölümsüzlüğü arayan, ölen insanı dirilten genç bir doktorun fantastik öyküsü var. karşılaştırmaları daha sonra yapmak üzere şimdilik burada bırakıyorum. Yönetmen Çağan Irmak bir röportajında küçük yaşta romanı okuduğunu çok etkilendiğini ve romandan esinlenerek bu diziyi çektiğini söyleyince ilk işim Frankenstein filmini izlemek oldu…
BU DİZİ KONUŞULUR; OSMANLI’NIN FRANKENSTEİN’İ, ZİYA!
Çağan Irmak’ın yazıp yönettiği “Yaratılan” mini dizisi 20. ekim 2024 itibarıyla Netflix’te gösterime girdi. Bugün okulum olduğu halde 6 bölümünü izledim. İlk tepkim ne mi oldu? Doğrusu bu kadarını beklemiyordum. Çağan Irmak’ın bütün film ve dizilerini izledim. Tamam iyilerdi ama basit kalıyordu; izleyiciyinin zekasına güvenmiyor ve çok hitap etmiyordu. Bu kez kırmış zinciri, ortaya her yönüyle kaliteli bir iş çıkarmış…
Işık, aydınlık anlamına gelen Ziya (Taner Ölmez) baş karakter, bir doktorun oğludur ve kendisi de tıp alanına oldukça meraklıdır. Okuyan, araştıran, meraklı ve heyecanlı genç sonunda tıp fakültesinde, o zamanki adıyla Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane’de okumak üzere İstanbul’a gelir. İstanbul’da ikinci önemli karakterimiz İhsan ile karşılaşır. İhsan da son derece zeki, araştırmacı, bilge biridir ama kafayı sıyırmıştır. Zamanında tıp fakültesinde okumuş, fakat asi, aykırı davranışları sebebiyle fakültenin bağnaz fikirli hocası tarafından okuldan atılmıştır…
Ziya, en başta annesinin ölümüyle kahrolduğu için “insan ölmemeli” düşüncesinden yola çıkarak tıpkı Gılgamış gibi, tıpkı Frankenstein gibi ilmin narı ile ölümsüzlüğü aramaktadır. Bu ateşle ışık gördüğü İhsan’a (Erkan Kolçak Köstendil) sarılır. ondan öğreneceği çok şey vardır. Başta “Kitab-ı kıyam” kitabına ulaşması gerekmektedir…
Evet hikaye böyle başlıyor; Osmanlı Devletinin son dönemidir, Tanzimat ilan edilmiş ve bir takım yenilikler hayata geçmiştir…
Dönem; mimarisiyle, kostümleriyle, dekoruyla son derece iyi yansıtılmış. Oyuncular derseniz başta Erkan kolçak Köstendil olmak üzere Taner Ölmez ve diğer oyuncular harika performans sergilemişler, Erkan kolçak sanki hayatının en iyi rolünü oynamış gibi, Taner de genç yaşında zaten kendini kanıtlamıştı, burada bi tık daha üste çıkmış. Ziya’nın nişanlısı rolündeki Şifanur Gül ise Terzi dizisindeki performansından daha iyi, biraz daha çalışması ve çabalaması gerektiğinin altını çizmek isterim. Diğer oyuncuların hepsi çok iyiler zaten. İddialı oyuncu kadrosunun diziyi oldukça yukarıya taşıdığı tartışılmaz.
Dizinin 3. Bölümünde (Kan sıcak akmalı) Ziya ile İhsan’ın diyalogları adeta bir tiyatral şölen olmuş. Verilen mesajlar da promosyon!
Dağdaki insanların Ziya’nın hikayesini merakla dinledikleri sahne de tam bir resim tablosu olmuş. Şimdi hatırlayamadığım bir tabloyu çağrıştırdı bana… Görsel efektler son derece iyiydi, Avrupa dizisi izliyorum hissi yarattı. Keza müzik de altta kalmamış, dizinin ana müziği yanında Vasili’nin kumpanyasında kanto söyleyen kız dönemin müziğini çok hoş yansıtmış. (Çağan’ın bu konuda mahir olduğunu biliyoruz)
YARATILAN (LA CREATURE) ESİNLENME Mİ UYARLAMA MI?
Hemen cevap vereyim, esinlenmeden fazla, uyarlamadan az; yani ikisinin arasında epik bir anlatım olmuş. İzlediğim Frankenstein filmi ile birebir benzerliklerin olduğu gibi farklılıkları da bir hayli fazlaydı. Farklı zamanlarda annenin ölümü, eve gelen küçük kızın (saç modelleri bile aynı) sonradan kahramanın nişanlısı olması, yıldırım ve şimşek yoluyla elektrik elde edilen ve insan dirilten makine sistemin neredeyse aynı olması gibi benzerliklerin yanı sıra diriltilen kişilerin (ki ikisi Frankenstein ve Ziya’nın bir bakıma hocaları) karakterleri farklı olmuş.
Frankenstein’deki yaratılan kişi tam bir canavar ruhlu; sevgiye müthiş ihtiyaç duyuyor ve sevgi görmeyince intikamı korkunç oluyor. filmi izlerken şöyle düşünmüştüm “insanın yarattığı canavar önce kendini(yaratanı) parçalıyor” Ziya’nın yarattığı ise adından anlaşılacağı gibi (İhsan) iyi kalpli, insanlara yardım ediyor, mazlumun hep yanında duruyor, sevgi de görüyor, kumpanya çalışanları onu çirkin haliyle bile bağırlarına basıyorlar. (izlediğim 6 bölüm için söylüyorum bunu) İhsan Gılgamış’taki endigu’yu daha fazla çağrıştırıyor…
Diziyi izlediğimde açıkça yabancı eleştirmenlerin ne söyleyeceğini düşünmedim değil. (şimdi baktım bir eleştiri paylaşılmış.) Veronica Loop adlı Fransız kadın eleştirmen, kısaca şöyle yazmış (uzununu sonra okurum) “İyi ve farklı bir adaptasyon olmuş, aynı hikayenin farklı versiyonu, fikrimce büyük ses getirecektir” (ses getireceği konusunda benzer düşünmüşüz)
Bu konudaki benim düşüncemin özeti; aynı bedene farklı elbise giydirmek bu, Çağan Irmak o bedene Osmanlı döneminin elbisesini giydirmiş… Elbise şık olmuş.. O elbisenin üzerinde “uyan” yazıyor…
Son söz benden olsun : İnsan ölümlü olduğunu bildiği halde bu kadar hırslı, kinci ve zalim oluyorsa ölümsüz olduğunu bildiği zaman kim bilir nasıl olur! Canavarlar bile çok masum kalır herhalde…
Endigu demiştik değil mi, bilin bakalım Endigu’nun ölümünü anlatan tablet nereden çıkmış; Filistin’den…
Mezopotamya’dan başlayan bu kadim topraklarda 4500 yıl sonra yaşanılan şeylere bakın İnsan hayatın sırrını çözüyor da bir tek kendi sırrını çözemiyor…
İyi seyirler…
Yönetmen / Senaryo : Çağan Irmak
Görüntü Yönetmeni : Ahmet Sesigürgil
Kurgu : Ahmet Can Çakırca
Müzik : Can Azbazdar
Oyuncular : Taner Ölmez, Erkan Kolçak Köstendil, Şifanur Gül, Bülent Şakrak, Devrim Yakut, Durul Bazan, Macit Koper, Aram Dildar, Engin Benli, Şehsuvar Aktaş, Sema Çeyrekbaşı
Türkiye / Dram / 8 Bölüm 40 Dk.