Yapım yılı 2015 yılı olan Dehşet Odası, bizimle ancak bu zamanlarda tanışma fırsatı buluyor. Filmin yönetmenliğini ve senaristliğini; 2013 yılında Blue Ruin filmiyle Fibreski Ödülü kazanmış genç ve yetenekli Amerikalı yönetmen Jeremy Saulnier üstleniyor.
Gerilim türündeki Dehşet Odası, oldukça klişe bir hikayeyle başlıyor. Amatör bir punk grubu olan ‘The Aint’s Right’, konser vermeye gittikleri mekanın Neo Nazi topluluğundan oluştuğunu görüyor. Konserlerine, Nazi dinleyicilere karşı onları kışkırtacak “Nazi Punks Fuck Off” şarkısıyla başlayarak bize yaklaşacak olan savaşın haberini veriyor. Basit bir punk grubu hikayesiyle devam edeceğini düşündürürken, grup üyelerinin bir cinayete tanık olmasıyla filmin seyri bir anda değişiyor. Mekanın sahibi, olayın tek şahitleri olan grubun ortadan kaldırılmasına karar veriyor. Müzisyenler, o ve adamları tarafından abluka altına alınan bir odada hayatta kalma savaşı verecekleri uzun bir geceye adım atıyorlar.
Film adından söz ettirecek, yeni ufuklar açacak ilginç bir senaryoya sahip olmasa da keyifli alt metinler filmi izlenebilir kılıyor. Özellikle ying-yang felsefesinde olduğu gibi ‘her kötünün içinde iyi; her iyinin içinde kötü vardır’ mantığıyla oldukça farklı duygulara sürüklüyor. Şiddet dolu sahnelerin sertliği seyirci için tokat niteliği taşıyor.
Oyunculukların ortalamanın üzerinde olduğu filmde en iyi mesajlardan biri bir köpek tarafından veriliyor. Tamamen savaşmak ve parçalamak üzere eğitilmiş olan köpeğin sahibine olan sadakati oluyor.
Gerilim filmlerinin genelinde kamera oldukça hareketli olmasına rağmen, Dehşet Odası’nda kamera oldukça sakin hareketlerle ilerliyor. Bu da filmin genel hikayesine bakıldığında gerilimi artırıcı bir öğe olarak oldukça başarılı duruyor. Bununla birlikte, filmin müziklerinin de oldukça başarılı olduğunu eklemek gerek.
Kanlı ve sert sahnelerin yoğunluğu, birçok izleyici tarafından tercih edilmeme sebebi olsa da; yönetmen, gerilim sevenlerin filmden keyifli çıkmalarını garanti ediyor. Jeremy Saulnier, ileride de aksiyon ve gerilim alanında adından sıkça söz ettireceğe benziyor.