Ve Salonlar Açılır…
Pandemi sonrasının en çok merak edilen konulardan birisiydi, sinema ve tiyatro gibi kitlenin bir arada olmasını gerektirir sanatların gelecekteki durumu. Aşının iyice yaygınlaşması ile şimdilik belirli bir oranda kontrolün sağlandığı salgının en hasar verdiği sektörlerden birisi sinema olmuştu. Salonlar bir bir kapanırken, üstüne bir de Netflix, Mubi, Blu TV, Exxen gibi streaming platformların gittikçe sektörü ele geçirmesiyle sinema salonlarında film izlemekten zevk alanlar için ciddi bir problem vardı artık ortada. Uzun bir kapanmadan sonra 1 Temmuz itibariyle sinemalar açıldı. Gerçi İzmir’de oturanlar olarak bizler bu yıl ilki yapılan İzmir Uluslararası Film ve Müzik Festivali için alınan bir takım özel izinlerle müzik temalı yapımları erkenden salonda izleme özlemimizi bir nebze gidermiştik. Ancak asıl olarak gösterimi ertelenen bazı filmlerin izlenmesi için bu haftayı beklemek gerekti…
İnsanların sinema salonlarında genel izleme alışkanlıklarını yitirip yitirmediğini test etme açısından bu hafta çok önemliydi. Kendi adıma İzmir’de nitelikli yapımların adresi Karaca Sineması’nda, özellikle Arjantin asıllı Fransız yönetmen Gaspar Noé‘nin “Lux/Eterna” ve geçen yıl izleme fırsatını bulamadığım “Climax” filmlerinde belirli bir izleyici kesimini görmek beni çok memnun etti. Pandemi öncesindekine yakın bir izleyici kalabalığına şahit oldum. Daha popüler bir yapım olan “Fast Furious 9-Hızlı ve Öfkeli 9” filmini ise merkezi bir alışveriş merkezi içinde bulunan Cinemaximum salonunda izledim. Laf açılmışken Cinemaximum sinema salonlarının ilk gün seçkisinde yer alan “Hababam Sınıfı Yaz Oyunları” ve “Son Şaka” filmlerini ücretsiz vermesi, diğer tüm filmlerde ise orta boy patlamış mısır dağıtması izleyiciyi yeniden sinemalara taşıma için yapılmış manevralar olsa da, bana nedense çok komik bir son şaka hissi yarattı.
Tekrar konuya dönersek, benim izlediğim salonda da “Hızlı ve Öfkeli 9” filmine ilgi büyüktü. IMAX, üç boyut gibi teknolojiler ile de izleme imkânı sunulan filme, özellikle genç kesimin ciddi bir rağbet gösterdiğini belirtebilirim. Zaten tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de bu seri filmin müdavimlerinin az olmadığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Bunun bir kanıtı da filmin Amerika’da pandemi döneminin en iyi açılışını yaparak ve dünya genelinde de ilk hafta sonunda çok önemli bir hasılata erişmiş olmasını gösterilebiliriz. Filme geçmeden önce söyleyebilirim ki pandemi süreci, izleyiciyi sinema salonlarından tamamen koparmamış. Bu nedenle, salgın süresince sinemaseverler için büyük kaygı duyulan ve “yoksa sinema salonları tarihe mi karışıyor?” sorusuna yol açan ümitsizlik bulutunun dağılmasına yol açacak boyutta sinema salonlarından kopmayan sinema tutkunlarının bulunduğunu söylememiz mümkün…
Çok Hızlı Çok Öfkeli…
Gelelim filme… Özellikle serinin ilk filmleri daha çok hızlı araba sekansları ile göz doldurmuştu. Hızlı ve Öfkeli, aksiyonu yüksek yapısıyla bir an bile soluk kesmeden, seyir zevki yüksek yapısıyla bilinir. Serinin şimdilik son halkası olan bu yapımda da adrenalin iki saati aşkın sürede hız kesmeden devam ediyor. Ancak bu kez biraz farklı. Çünkü bir bakıma aile hesaplaşması var karşımızda. Dominic Toretto ya da bizim daha çok Dom (Vin Diesel) olarak tanıdığımız kahraman, artık geçmişten elini eteğini çekerek oğlu Brian’a hem annelik hem de babalık yapmak istemektedir. Ancak Letty, Roman, Tej gibi kişilerden oluşan ekibi kendisinin peşini bırakmaz. Zira, babasının ölümünden hep sorumlu tuttuğu kardeşi Jakob ((John Cena), Cipher isimli dünya için daha çok siber tehlikeler yaratan birisi ile ittifak kurmuştur ve bu dünyanın sonuna yol açma riskini taşır. Dolaysıyla dünyayı bu korkunç tuzaktan kurtaracak kahraman beklenmektedir. Yani süper kahraman Dom! Ve film bu ana tema etrafında Hazar Gölü kıyılarından, Tiflis’e, oradan Edinburgh, Londra, Tokyo hattından başka uzak bölgelere kadar kötülükle mücadeleyi kendisine görev bilen Dom’un o gerçeküstü hikâyeleri ile devam ediyor.
Hatta, film hızını o kadar alamamış olmalı ki, uzay hikâyesi bile yerleştirilmiş konuya. Ve filmin sonunda ailevi bazı gerçeklerle serinin devamının geleceği mesajı ile de film tamamlanıyor. Daha önceki serilerde de bulunan Justin Lin‘in yönetmen koltuğuna oturduğu filmde, tabi ki ana kahramanımız rolüyle Vin Diesel en çok kadrajda görünen kişi. Bu kez karşısında ise Jakob rolüyle John Cena ona eşlik ediyor. Geçmiş seride yine rol alan Cipher rolüyle Charlize Theron ve usta oyuncular Kurt Russel ve Helen Mirren‘in de bazı yan rollerde bulunduğunu belirteyim. Ve filmin sürprizlerinden birisi de Khan’ın geri dönüşü. Serinin sıkı takipçilerinin iyi bildiği üzere Sung Kang‘ın hayat verdiği Khan, “Fast and the Furious: Tokyo Drift” serisinde Deckard Shaw (Jason Statham) ile girdiği kovalamaca sonunda ölmüştü, en azından biz öyle biliyorduk…
Film, yapımı üç boyutlu izleyenler açısından bilhassa ilk kısımları itibariyle tatmin edecek bir sürükleyiciliğe sahip. Yine dev caddelerde süren devasa hızlı araba sahneleri, bol şiddet, buna eşlik eden sert müzikler seyir keyfini büyük oranda sağlıyor. Fakat tüm bunlar 2 saat 25 dakika süresi içinde yine de filmden bir süre sonra kopmamıza engel olamıyor. Zira, filmin senaryosu itibariyle, özellikle de son kısımlarında daha çok görüldüğü üzere, serinin en dağınık yapımı olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Özellikle Dom ve Jakob’un babası ile ilgili kısımlardaki geriye dönüşler, Khan’a ilişkin bölümler, uzay sahnelerinin kimi absürdlükleri senaryoda belirli bir sınırın olmadığını gösterse de, serinin sıkı takipçileri için sorun olarak görülebilir.
“Hızlı ve Öfkeli 9” filminin, pandemi sonrası ortalama sinema izleyicisi için iyi bir başlangıç olduğunu kabul etsek de, serinin önceki beğenilen bölümleri ile hep kıyaslanacağını, buna göre bir değerlendirmeye tabi tutulacağını söyleyelim…Ve tekrar başa dönerek ilk haftanın kısmi ümitvar ruh haliyle sloganımızı da buraya yerleştirelim:
“Sinema, sinemada izlenir…”
Yönetmen : Justin Lin
Senaryo : Daniel Casey, Chris Morgan
Görüntü Yönetmeni : Stephen F. Windon
Kurgu : Greg D’Auria, Dylan Highsmith, Kelly Matsumoto
Müzik : Brian Tyler
Oyuncular : Vin Diesel, Charlize Theron, Jim Parrack, John Cena, Helen Mirren, Michelle Rodriguez, Lucas Black, Jordana Brewster, Nathalie Emmanuel, Michael Rooker, Finn Cole, Cardi B, Tyrese Gibson, Anna Sawai, Martyn Ford
ABD / Aksiyon-Macera-Suç / 145 Dk.