Halftime
“Dünyaya karşı Latino’ları temsil ediyorum. Ben bunu yapıyorum…” Jennifer Lopez
Prömiyerini “Tribeca Film Festivali”nde yapan, Netflix’te 14 Haziran itibari ile izleyicisi ile buluşan “Halftime“, süper star Jennifer Lopez‘in 2020 yılında Shakira ile düet yaparak ses getirdiği, 150 milyon seyircinin önünde gerçekleşen “Super Bowl” devre arası show’unu nirengi kılarak şarkıcının hayatını mercek altına alıyor.
“Jlo” kısaltması ile bilinen Lopez, yaşının elli’yi aşmasına karşın Madonna gibi sahne dünyasının akla gelen ilk isimlerinden birisi. Ancak ondan farklı yanı Porto Rico kökenli olması nedeni ile aynı zamanda “Latino” kimliğini vurgulamaktan geri durmaması. Lopez’in kendi tabiri ile en önemli kariyer aşaması olan devre arası show’u öncesinde geriye dönüşlerle azimli, o büyük hırslı dünyasına da adım atmış oluyoruz…
Almalıyım Oscar’ı…
24 Temmuz 1969 yılında Bronx’da küçük bir apartman dairesinde başlayan zorlu, yoksunluklarla dolu yaşamı, annesinin karşı koymasına, asıl olarak ablasının şarkıcılığının desteklenmesine rağmen onun için “sahne” henüz küçük yaşlarda vazgeçilmezlerinden olması nedeni ile hep aklındadır. Dansçılığa çocuk yaşlarda yönelmesi ile kendi başına karar alma yeteneği iyice belirginleşir. 25-50 dolar karşılığında ufak dans gösterilerinde çıkmaya başlar. Ünlü “Living Color“un komedi seçmelerinde dansçı “fly girl“lerden birisi olur. Oysa kendi tabiri ile henüz çocuk yaşlarında ailesi tarafından şarkıcı olmadığı beynine kazınmıştır. Ama o 1961 yapımı “West Side Story“ndeki kendisi gibi Porto Rico’lu aktris Rita Moreno‘ya hayrandır ve onun danslarını küçükken taklit etmeye başlar.
Küçük sahne show’larından sonra, tıpkı en sevdiği müzikal olan ve yine kendisi gibi Porto Rico’lu bir aileyi de yansıtan bu filmi hayranlıkla izleyen genç Lopez, asıl olarak 1997 tarihli biyografik yapım olan “Selena” ile artık dünyanın kendisini tanıdığı bir isim haline gelir. Birçok film çevirmesine rağmen saygın sinema ödüllerinden hep eli boş döner. Ancak “Hustlers” isimli her aşaması kadın eli ürünü olan, feminen yönü güçlü film ile eleştirmenlerden tam not alır. Ve o artık Los Angeles’da düzenlenecek 77. Altın Küre’yi almaya aday bir oyuncudur. Öte yandan kendisine dudak bükülen Akademi Ödülleri’nin de favori isimlerindendir. İşte tüm bu süreçler, Lopez‘in o kalabalık ekibi ile birlikte ödülün kime gideceğine dair heyecanlarının yanı sıra başka bir yön ile de iyi bağlantısı sağlanmakta. Ünlü müzik direktörü Kim Burse‘nin o eşsiz koreografileriyle destekli, kendisi gibi popüler bir isim olan Kolombiyalı Shakira ile birlikte milyonların önüne çıkılacak büyük gösterinin provalarını biz izleyenler heyecanla adım adım takip etmeye başlıyoruz. Lopez belgeselin büyük kısmında görüleceği üzere ödülü önemser. Bunu kendi yapacağı yeni işler için motive edici bulur. Tüm bu ikna etmeye dönük izahlar doğrusu benim aklıma çok yatmadı. Hele hele ödülü reddeden saygın isimler ve Chaplin, Hitchcock gibi isimlerin hiç oscar almadığı da ortada iken ödülün bu derece fetiş görülmesi ne olursa olsun doğru değil.
Altın Küre’yi o sene “Marriage Story” filmiyle Laura Dern alır. Oscar’da da yine “Hustlers” büyük bir düş kırıklığı ile hiçbir kategoride aday gösterilmez ve Lopez yine eli boş döner. Tüm bu süreçler Lopez için oldukça yıpratıcıdır. Ancak onun için şimdi asıl önemli olan, Trump ile de zıtlaşmasına neden olan ve sahneyi bir nevi Latin halkları için politik arena olarak kullanacağı 2020 yılı Şubat ayındaki Super Bowl devre arası gösterisidir. Kimi zaman yapımcılarla ters düşmesine neden olan kafesten çıkan Latinli çocuk konsepti ve finaldeki kızı Emma‘nın “Born in the USA“yı söyleyeceği bu gösteri, artık hayatının dönüm noktası olarak görülür…
Lopez Muhalefeti…
Yönetmenliğini Amanda Mıcheli‘nin üstlendiği “Halftime“, bir biyografi çalışması olsa da şarkıcının dönemlere ayrılmış hayat hikâyesini sunmaya gayret gösterse de, kendisinin tıpkı bir Amy Winehouse, gösterimde bulunan Elvis Presley ya da bizdeki Bergen karakteri gibi iniş çıkışlarla dolu, acılarla bezeli bir hayatı bulunmadığından doğrusu kimi dramatik kurgusal gayretler izleyene bir sıcaklık sunamıyor. Üstelik ABD vatandaşlığına bu kadar vurgu yapılıp, sadece Trump‘ın Meksika sınırındaki duvar çekme projesine kısmi eleştirinin getirilmesi ya da finalde sırf başkan yardımcısı Kamala Harris‘in siyahi olmasından hareketle Biden‘ın başkanlık törenindeki katılımıyla verdiği destekler şarkıcının o politik söylemlerinde ciddi bir inandırıcılık sorunu katıyor. Zira ABD dün neyse bugün de o. Sadece Latin kökenlilere değil, Ortadoğu’dan Afrika’ya ve hatta kendi haklarına dönük o ötekileştirici siyasi tarzı ezelden beri aynı ve herkesin de malûmu.
Her ne kadar Lopez “siyaseti başkalarına bırakamazdım” dese de, bu politik tavrın ne olduğu hayat seyri itibariyle çok da değerli görülmüyor izleyenler nezdinde. En azından bizim gibi ABD gadrına uğrayan ülke halklarında. Ve bu da, ister istemez izleyen ile o samimi olma halini kaybederek araya bir mesafe koyuyor…
“Jennifer Lopez” günümüzün önemli ikonlarından birisi. Seksen milyon albümü satılıp, en son ülkemizde de bu sene gösterilen “Evlen Benimle” yapımı da olmak üzere kırk filmde oynayan ve her daim adından söz ettiren bir ismin hayat hikâyesinin önemli duraklarını izlemek önemli. İşte tüm eleştiriler bir yana özellikle geçmiş ilişkileri, poposuna dair sulu şakalara dair tutumları yansıtışı, google’a ilham kaynağı olan o cürretkâr yeşil elbisesine dair kısımlar ve de şarkıcının o zengin danslarını izlemek bakımından eşsiz bir kaynak Halftime.
Zaman zaman Ben Affleck, Tom Hanks gibi isimleri de göreceğimiz “Halftime“, eli yüzü düzgün biyografik belgesel arayanlar için rahatlıkla önerilebilecek bir yapım… Jenerikler akarken “Let’s Get Loud” ise tercih edilebilecek en iyi Lopez şarkısı, o da iyi hissettirecek…
Yönetmen : Amanda Micheli
Görüntü Yönetmeni : Jason B. Bergh
Kurgu : Carol Martori
Müzik : Edwin Ospina
Oyuncular : Jennifer Lopez, Ben Affleck, Tom Hanks, Laura Dern, George Clooney, Adam Blackstone, Kim Burse, Parris Goebel, Jimmy Kimmel, Anna Wintour, David Letterman
ABD / Biyografi-Müzik-Dökümanter / 95 Dk.