Tavşan İmparatorluğu / Empire of the Rabbit
Kırık Havuçlar, Kırık Hayaller
Tavşan İmparatorluğu, taşradaki çocukların trajedisi gibi görünse de sistem eleştirisinin iyi yapıldığı, özgürlük arayışının dile getirildiği ve içsel dramaları anlatan bir film olarak Türk Sinemasına şiirsel bir söylem oluşturuyor.
Bir Toplumun Çöküş Metaforu
Yönetmenliğini ve senaristliğini Seyfettin Tokmak’ın yaptığı Tavşan İmparatorluğu’nu 36. Ankara Film Festivali kapsamında izledim. Bu yıl festivalde Ulusal Yarışmada sekiz film yarıştı. Tavşan İmparatorluğu; İnci Demirkol En İyi Film, Onat Kutlar En İyi Senaryo, Film-Yön En İyi Yönetmen ödüllerini kazandı. Antalya Altın Portakal Film Festivali’ne de kazandığı yedi ödülle damgasını vurmuştu. Dünya prömiyeri Tallinn’de yapılan film, Tallinn Black Nights Film Festivali’nde En İyi Senaryo ve En İyi Sinematografi ödüllerini, Tayvan Film Festivali’nde de ‘Yeni Yetenekler’ kategorisinde En İyi Film ödülünü kazandı.
Film, 95 dakikalık ekran süresi sayesinde seyirciyi sıkmıyor. Türkiye, Hırvatistan, Lübnan ve Meksika’yı ortak yapımcılar arasında sayabiliriz. Filmin gerilimi doruklara çıkaran müzikleri Erkan Oğur’un imzasını taşıyor. Tavşan İmparatorluğu, keyifli bir seçkinin kuşkusuz en dikkat çeken filmi olarak ilk sıraya yerleşiyor. Festivallerin doğası gereği belli kriterlerini karşılayan ve baştan sona bir festival filmi olduğunu söyleyebilirim. Yönetmen Seyfettin Tokmak film üzerine epeyce düşünmüş, emek harcamış gibi görünüyor. Filmin sembolik ve metaforların etkisindeki anlatımı, filme çok katmanlı bir yapı inşa ediyor.
Tavşan İmparatorluğu, 12 yaşındaki Musa’nın çok sıradan görünen, incelikli hikayesine odaklanıyor. Kırsal hayatının zorlukları içinde Musa’nın kendine bir dünya yarattığını izliyoruz. Musa’nın, babası Beko tarafından maddi kazanç elde etmek için engelli biri gibi davranmaya zorlanması filmin temelini oluşturuyor. Beko (Sermet Yeşil) filmin daha başında, ölen eşinin eşyalarını teslim aldığında izleyiciye kişiliği hakkında en önemli bilgiyi veriyor. Maddiyatın onun için aileden bile önde geldiğini ve iyi biri olmadığını görüyoruz. Sermet Yeşil’e Altın Portakal’da En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu ödülünü kazandıran performansı, belki de filmdeki en göze değen şeyler arasında sayılabilir. Musa’nın tazı yarışlarından kurtulan tavşanları toplayarak, onlardan bir imparatorluk kurduğunu görmek filmin adını gerçekçi bir hale getiriyor. Tavşanların ve tazıların birer metafor olarak filmde yer alması nefis bir detay olarak addedilebilir. Filmde bir zaman kavramı yok gibi görünüyor. Çekimlerin Elazığ’ın Keban ilçesinde gerçekleştiğini de ekleyelim.
Bir Çocuk Alegorisinden Yetişkin Dünyasına Bakmak
Tavşan İmparatorluğu, sembolik dili güçlü, alegorilerle desteklenen bir film olarak dikkat çekiyor. Filmde tavşanlar filme isim vermek ve sevimli hayvanlar olmaları dışında Musa’nın iç dünyasının bir uzantısı olarak seyrediyor. Tavşan, Musa’nın masumiyetinin dışavurumunu temsil ediyor. Tavşanlar sessiz, ezilen ve korunmaya olan ihtiyaçları nedeniyle, Musa’nın babası tarafından uğradığı zorbalıkların metaforik bir tasviri sayılıyor. Tazılardan sürekli kaçmaya çalışan tavşan, Musa’nın babasından ve onu sürüklediği sistemden kaçma isteğine bir gönderme niteliği taşıyor. Tavşanları kurtarıp, onları bir mağarada koruma altına alması kendi içinde kurmaya çalıştığı içsel bir ütopik dünya yaratma arzusu olarak düşünülüyor. Tazılarsa, sisteme hizmet eden bir yapının ana elementi olarak filmdeki yerini alıyor. Güçlünün güçsüzü avlaması, döngüsel bir şiddete olanak sağlıyor. Tazı faktörü aynı zamanda; babanın otoritesini, karanlık bir dünyanın insanlar üstünde kurduğu baskıyı ve toplumun güçsüzlere uyguladığı şiddeti görünür kılıyor. Filmde periyodik olarak tekrarlanan av döngüsü, filme güç katan metaforların başında geliyor. Güçsüzün kaçmaya mahkum edilmesi bu metaforun tanımı olarak detaylandırılıyor.
Beko’nun Musa’ya engelli maaşı bağlanması için uyguladığı baskı, bir çocuğun ait olmadığı bir kimlikle kişiliğinin yeniden inşa edilmeye çalışıldığını gösteriyor. Bu aynı zamanda Musa’nın kimliğini değersizleştirilmesine olanak sağlıyor. Sistemsel boşlukların, birilerinin çıkarına hizmet ederek diğer taraftan bir çocuğun sahip olduğu kişiliğine barikatlar kuruyor. Musa’nın tavşan imparatorluğu kurduğu mekan, bastırılmış duygularının kaosunu betimliyor. Mağara onun bilinçaltının temsilini sağlıyor. Mağaradaki karanlıksa, travmatik hayatını, korkularının dışavurumu konumunda yer alıyor. Mağaranın atmosferik yapısı da Musa’nın ona biçilen hayattan ve rollerden çıkışsızlığını tasvir ediyor.
Beko karakteri, sistem otoritesinin bozuk bir temsili olarak konumlanıyor. Kendisinden güçlü olan karşısında yaşadığı dirayetsizliği ve korkuyu çocuğuna uygulayan bir baba motifi olarak, modern kapitalizmin taşrada yarattığı çözümsüzlük duygusuyla yüzleştiriyor. Beko, Musa’yı sistemin bir çarkı haline getirmeye çalışmasına rağmen, Musa buna boyun eğmemeyi seçiyor. Musa’nın film boyunca aranan tazı Mavi’yle aynı özgürlük arayışında olmasını, filmi güçlü kılan metaforlardan sayabiliriz. Nergis karakterinin Musa’nın hayatına girmesiyse, Musa için karanlıkta yanan bir mumun alevinin gücünü taşıyor. Nergis’le kurduğu bağ, Musa’nın kalbinde yanan bir ışığa dönüşüyor ve onu bir direnişçiye çeviriyor.
Korku Siyaseti ve Manipülasyon
Filmdeki zamansızlık fikri, filmi evrensel bir alegori haline getiriyor. Filmde çocukluk ve yetişkinlik kavramları siyah ve beyaz olarak lanse ediliyor. Çocukluğun getirdiği saflık, dayanışma ve masumiyet; yetişkinliğin manipülasyon yeteneği, şiddet ve çıkarlarıyla çarpışıyor. Özgürlük arayışı filmin temelini oluşturan bir diğer elementlerden sayılıyor. Musa’nın babasından kaçma arzusu, tavşanların tazılardan kaçmasıyla bağdaşıyor. Filmde doğrudan bir politik söyleme rastlanmıyor; ancak kurduğu düzlemde sistemi anlatırken güçlü bir politik eleştiri yapıyor. Taşradaki yoksulluk, çocuk istismarı, eğitim sisteminin sıkıntıları dile getiriliyor. Filmde yer alan gizli bir melankoliden de bahsediliyor. Yavaş akan kamera hareketleri, uzun sessizlikle geçen planlar, filmin gri tonu melankolik bir yapı inşa ediyor. Musa’nın kurduğu imparatorluk mitolojik bir tavırla da destekleniyor. Kendi içinde yarattığı tavşan imparatorluğu bir taraftan gerçekçi bir hal alıyorken, diğer taraftan masalsı bir hikayeye de ev sahipliği yapıyor.
Tavşan İmparatorluğu, taşradaki çocukların trajedisi gibi görünse de sistem eleştirisinin iyi yapıldığı, özgürlük arayışının dile getirildiği ve içsel dramaları anlatan bir film olarak Türk Sinemasına şiirsel bir söylem oluşturuyor.
Yönetmen / Senaryo : Seyfettin Tokmak
Görüntü Yönetmeni : Claudia Becceril Bulos
Kurgu : Vladimir Gojun
Müzik : Erkan Oğur
Oyuncular : Alpay Kaya, Sermet Yeşil, Kubilay Tunçer, Perla Palamutçuoğulları, Emrullah Çakay
Türkiye, Hırvatistan, Lübnan, Meksika / Dram / 94 Dk.









