Gittiğimizi Kimse Görmedi / Nadie Nos Vio Partir

KOCASI TARAFINDAN KAÇIRILAN ÇOCUKLARIN ANNELERİNE İTHAF OLSUN! 

1960’larda Meksika’da geçen hikâyede, zengin ve muhafazakâr Yahudi ailesinin parçası olan Valeria’nın trajedisi anlatılıyor. Eşi Leo  çocukları anneden kaçırır ve yurt dışına götürür. Valeria, çocuklarını geri almak için duygusal ve hukuki bir mücadeleye girişir…

OrtaKoltuk Puanı:

 

Diziyi, bu dertten muzdarip olmuş kadınlardan daha fazla kimse anlayamaz. Ayrılma aşamasında ya da yaşanan bir sorundan dolayı kocanın klasik konseri “Evden Çocuk Kaçırma  Operas(yonu)ını sahnelenmesi anlatılıyor.Aannelerin dünyadaki en hassas noktası yalnızca çocuklarıdır ve bunu bilen erkeğin elinde oynayacağı tek kozdur. Çocuğunun elinden alındığını ve onu bir daha göremeyeceğini düşünen anne adeta delirir, çaresizliğin verdiği duygularla umutsuzca ve amansızca çocuğunu geri almak için mücadeleye girer. Deli olmuş bir anneyle de kimsenin başa çıkması mümkün değildir. Elbette bütün babaların yargımdan alınmasını istemem, çok anlayışlı ve duyarlı babaları tenzih ediyorum ama onlar istisna; genel tablo bu şekilde maalesef. En eğitimlisinden en babacan görünen babalara kadar iş, kadının ayrılmak istemesine geldiğinde içlerinden bambaşka biri çıkar (ki bu biri aslında senin bu zamana kadar göremediğin onun gerçek karakteridir) O biri canavara dönüşür ve ayrılmak isteyen anneyi öldürmeye kadar gider. Kadın cinayetlerini başka nasıl açıklayabilirz. Haa tersi bir durum olduğunda, yani ayrılmayı baba istediğinde bir sorun yaşanmaz. (istisnalar dışında) Çünkü annenin birinci düşüncesi çocukları olduğu için onların süreci en sağlıklı atlatmasını ister ve gereken tüm koşulları uygulamaya çalışır…

Dizinin bana çağrıştırdığı bu düşüncelerden sonra künyeye geçelim. Fransa Meksika yapımı olan dizinin senaristi Maria Camila Arias, yönetmenleri ise Lucia Puenzo, Nicolas Puenzo, Samuel Kishi. Dizi “Nadie Nos Vio Partir” aynı adlı romandan uyarlandı. Yine gerçek bir  hikaye göreceğiz. Peki bilin bakalım bu hikayeyi kim yazmış? Dizide oynayan ve babası tarafından kaçırılan 6 yaşındaki kız karakteri olan Tamara Trottner. Roman  ilk kez Nisan 2020’de yayınlandı. Dizideki döneme ve kızın yaşını hesapladığımızda aşağı yukarı bu kitap yayınlandığında yazar altmış yaşındaymış. Onun için bir çocukluk travması olan bu olayı yazmakta neden bu kadar geciktiğini anlamak zor ama olaydan yarım asır sonra böyle bir romanı yazmak da ancak yaşadığı derin acının zihninden silinmemiş olmasıyla açıklanır. Babalar işte, ya da dizideki gibi kendi babasının otoritesinde ve etkisinde kalan babalar, karımdan intikam alacağım diye çocuklarında ne büyük yaralar açtıklarının farkında mı değiller yoksa o yaralar umurlarında mı değil anlamak zor…

Dizi 15 Ekim’de Netflix’te gösterime girdi.İsrail’in ( Netanyahu’nun demek daha doğru belki ) sayısız çocuk ölümüne  sebep olduğu bugünlerde İsrailli bir ailenin yaşadığı dramı  ve çocuk travmalarının trajedisinin  gösterime girmesi de bir ironi olsa gerek. Filistin’de ölmeyip de şans eseri yaşayan çocukların travmaları nasıl giderilecek peki?

“BU GİTMELER GİTMEK DEĞİL”

Görkemli bir köşkün yemyeşil bahçesine inen merdivenlerinden bıyıklı babanın bir elinde sekiz yaşındaki oğlu diğer elinde beş yaşındaki kızı ile hızlı hızlı indiğini görüyoruz. Bahçe kapısından dışarıya çıktıklarında dev ağaçların arasındaki yolda kendilerini bekleyen otomobile doğru gidiyorlar. Otomobilin yanında bekleyen büyük baba oğluna elindeki üç pasaportu uzatıyor ve çocukları evden uzaklaştırmanın en doğru yol olduğunu söylüyor bıyıklı babaya. Büyük baba oğluna bunları söylerken onun kararsız tutumunu gördüğü için ikna kabiliyetini kullanıyor, otoritesini  hissettiriyor…Siyah otomobil hareket ediyor. Otomobilin arka camından bakan çocukların gözlerindeki şaşkın ve hüzünlü ifade insana dokunuyor. Bir meçhule doğru yol aldıklarının henüz farkında değiller. Gittiklerini başka kimse görmüyor. Bu gitmelerin gitmek olmadığını daha o an izleyici anlıyor…

Dizi, olayın tam ortasından başlıyor… Ertesi gün anne eve geldiğinde evin bomboş olduğunu görüyor. Kısa bir süre sonra da çocukların babaları tarafından kaçırıldığı ortaya çıkıyor. O andan itibaren annenin çilesi başlıyor…

Annenin adı Valerie(Tessa La), babanınki Leo (Emiliano Zurita); Tammara ve Isaac’ın ebeveynleri olan  aile Meksika’da yaşayan İsrail kökenli ailedir. İkinci Dünya Savaşından sonra dünyaya dağılan ailelerden olmalı. Valerie’nin de Leo’nun da ailesi Meksiko City’e  yerleşmişlerdir ve orda kendi içlerinde Yahudi cemaatine bağlı gelenek göreneklerine göre yaşamaktadırlar. Her iki aile de oldukça zengindir. Valerie’nin henüz on sekiz yaşındayken Leo ile evlendirilmesi sırf güçlerini birleştirme ve büyüme amacıyla gerçekleştirilmiştir… Bu ilk bilgilerden sonra beş bölümlük dizinin akışını izleyiciye bırakayım ve analize geçeyim…

GENEL DEĞERLENDİRME VE SONUÇ

Dizi sadece bir aile dramı değil; Yahudi toplumun iç dinamiklerine, dönemsel toplumsal normlara, kadının konumuna, din ve kültür çatışmalarına gönderme yapıyor…Hikaye bireysel travmayı barındırmanın yanında dönemin aile yapılarını, (ki özellikle Yahudi toplumunun tutuculuğu iyi bilinir) toplumsal beklentilerini, itibar ve aile onuru gibi patriyarka sistemi üzerinden ilerliyor. Bir karakterin “Ailemizin onurunu korumak”, “Geleneklere uygun davranmak” gibi motivasyonlarının, diğer karakterin özgürlük, anne kimliği, bağımsızlık gibi arzularıyla çatışması belirleyici. Ayrıca kadınların toplum içinde “İtibar”, “Gelenek” ve “Aile baskısı” altında sıkışması; bireysel arzular ile sosyal normlar arasındaki çatışma güncel birçok toplumda hâlâ geçerli olduğu için dizinin evrensel yankısı var. Valerie’nin ilişkisi sevgilisinin aile içindeki konumu nedeniyle etik olarak pek kabul edilebilir bir durum değil ama  canavarca bir intikam uğruna  çocuklarının ondan koparılmasını da gerektirmiyor… 

Karakterlere baktığımız zaman başroldeki anne karakterinin güçlü, inançlı ve mücadeleci tavrının yanında toplumsal değerlere başkaldıran, Yahudi normlarını hiçe sayan herkesin içinde sevgilisinin elinden tutmaktan imtina etmeyen biri olarak gözlemliyoruz. Baba Leonardo ise tam tersine babasının gölgesinden dolayı kendi ışığını bulamamış, vicdanı ile duyguları arasında sıkışmış, kararsız biraz da tutarsız bir tavır sergiliyor. Solcu ama gereğini yerine getirmiyor, iyi baba olmaya çalışıyor babalığınının hakkını veremiyor, çocuklarını oradan oraya sürükleyip duruyor. Donanımlı mimar ama yeteneğini ortaya çıkaramıyor. Karısının aksine zayıf karakterli. Her iki büyük babaya gelince dominantlar, eşleri ise daima arka planda. Valerie’nin babası daha hoşgörülü, anlaşıldığı kadarıyla da cemaat içinde daha fazla sevilen biri..

Yakın dönem dizisi, olay 1960’ların ortasında geçiyor. Dönemin bütün zerafeti saç stillerinden,kostümlerden, dekorlardan  yansıtılıyor…Dizi, yalnızca dramatik içerikle değil, farklı coğrafyaların (Fransa, İsrail, Güney Afrika, Meksika) görsellikle bağlanmasıyla da dikkat çekiyor. Öykünün dramı, çocukların ülkeden ülkeye sürüklenmesi olmasa; özellikle İtalya Etna civarı gibi  şahane manzaralar  görsel şölen olacaktı. Bu coğrafi geçişler, çocuğun yerini kaybetme hissini, ana karakterin yolculuğunu ve arayışını daha somutlaştırıyor…

5 bölümlük dizide aile, cemaat, toplum üçgen ilişkisinin bir arada anlatılması zor olduğu için bazı yan olaylar ve karakterler yüzeysel kalıyor ama güçlü kadın karakteri, toplumsal eleştirisi ve dramatik gerilimiyle dikkat çeken  mini dizi ağır ve  etkileyici bir hikâye arayanlar için izlemeye değer…

Yönetmen : Lucia Puenzo, Nicolas Puenzo, Samuel Kishi

Senaryo : Maria Camila Arias

Müzik : Andres Goldstein, Daniel Tarrab

Oyuncular : Tessa La, Emiliano Zurita, Natasha Dupeyron, Juan Manuel Bernal, Flavio Medina, Gustavo Bassani

İspanya / 5 Bölüm / 50 Dk.

CEVAPLA

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz