49

49’u sadece aksiyon, heyecan ve gerilim filmi olarak düşünüp öyle izlersek James Bond filmlerinden aşağı kalır yanı yok. Aksiyon ve gerilim, Fahir Atakoğlu’nun müzikleri eşliğinde 120 dakika boyunca bir an olsun hız kesmiyor.

Benim gördüğüm yönetmenden kaynaklanan onlarca aksaklığı siz görmezden gelirseniz filmi izlediğiniz salondan ”vay be, adamlar yapmış abi” diyerek ayrılmanız olasılık dahilinde. Hataları görürseniz istediğiniz gibi söylenerek çıkabilirsiniz. Lafın kısası, Heyecan, aksiyon ve gerilimi yüksek filmleri seviyorsanız ”49” sizi memnun edebilir.

OrtaKoltuk Puanı:

 

Gözü dönmüş terör örgütü deaş

Film, 2014 yılında Deaş militanlarının, Türkiye Cumhuriyeti’nin Musul Büyükelçiliğini basarak 49 Türk personeli rehin alma sekansı ile açılıyor. Daha sonra, MİT‘in (Milli İstihbarat Teşkilatı) 49 personeli kurtarmak için en iyi adamını bölgeye göndermesiyle esirleri kurtarma operasyonu başlıyor.

Deaş militanlarının Musul’da bulunanTürkiye Başkonsolosluğu’nu ele geçirme sahnesinde Atatürk‘ün, konsolosluk duvarında asılı olan ”Yurtta Sulh Cihanda Sulh” sözünün önünde Türk görevlilerinin darp edilerek esir alınışı terör örgütlerine mesaj niteliğindeydi diyecektim ama o veciz söz, Atatürk’ün ismi ile birlikte tam olarak perdeye yansımadığı için vazgeçtim. Yılmaz Meydaneri‘nin canlandırdığı karakterin yakasında Atatürk imzalı rozeti gördüm. Ancak, Yılmaz‘ın canlandırdığı bu karakterin Cumhurbaşkanı mı, Başbakan mı, Savunma bakanı mı kim olduğunu anlayamadım. Hangi makam olursa olsun 2014 Yılında ülkeyi yöneten, Atatürk’ün fikirlerini benimsemeyen Ak Parti hükümetinin Atatürk imzalı rozet takması inandırıcı gelmedi bana. Siz inandınız mı?

Osmanlı Devletinin kuruluş döneminde yaşayan din adamı Şeyh Edebali‘nin son zamanlarda dillere pelesenk olan ”insanı yaşat ki devlet yaşasın” sözü hem afişinde var, hem perde de yazılı olarak gösterildi hem de anlatılan hikayenin kahramanlarına söyletildi. Ben yorum yapmıyorum, taktir siz izleyicilerin. Hem nalına hem mıhına vurmak böyle birşey demek ki… Diğer yandan Dünya’ya yayılmış bu teröristlerin % 80’i, neden hep müslümanlığı kendisine maske yapan, din sömürücülerinden çıkıyor anlayabilmiş değilim doğrusu. Siz nedenini biliyor musunuz? Deaş, feto, pkk, vs. vs. (merak edenler google’dan Dünya terör örgütleri listesine bakabilir)

49’u sadece aksiyon, heyecan ve gerilim filmi olarak düşünüp öyle izlersek James Bond filmlerinden aşağı kalır yanı yok. Aksiyon ve gerilim, Fahir Atakoğlu’nun müzikleri eşliğinde 120 dakika boyunca bir an olsun hız kesmiyor. 49‘un sahneleri Gaziantep, Kilis ve İstanbul’da çekilirken filmin bütçesi, yapımcının bana söylediğine göre Türk filmleri için hayli yüksek sayılabilecek olan hatırı sayılır bir rakama sahipmiş. (rakamı biliyorum ama verdiğim söz nedeni ile yazamıyorum)

Yönetmen Hakan İnan‘ın oyuncu yönetimini beğendim ancak gözden kaçırdığı, benim gördüğüm onlarca hata nedeniyle filmin gerçeklik duygusuna gölge düşmüş. Ben, bu hatalardan 2-3 tanesini spoiler vermeden size hatırlatacağım. Mit en iyi adamı olarak lanse edilen Oğuz’un (İsmail Hacıoğlu) çoğu sahnelerde akıllı ve tedbiri elden bırakmaması taktire şayanken, vurulan elemanını yanında onu koruyacak duvar varken o güvenli alana çekeceğine açık alanda yaralı elemanın başında tedbirsizlik sonucu vurulması seyirciyi ikna edici bir sahne değil. İyi yetişmiş Mit elemanı böyle bir hataya düşmez.

Yine, kasap lakaplı deaş militanının yakaladığı bir Türk ajanına işkence yapma sahnesi var. (Niye kötü adamlar esirlerini çarmıha gerer gibi asıp işkence ederler henüz anlayabilmiş değilim. Özellikle Türk filmlerinde sıkça görülen bir sahne bu, dejavu gibi…) Bu sahnede kasap’ın ateşte kızdırdığı palanın ateşten çıktıktan sonra uzun süre kırmızı kalması, boğuşma sahnesinde mangalın devrilmesiyle yere düşen kömür parçalarının uzun süre kor halinde kalması yönetmenin gözünden kaçmamalıydı. Adam bayılıyor 10 dakika yerde yatıyor, mangaldan düşüp kasap’ın yüzüne yapışan ve yerlere dağılan kömürler hala kıpkırmızı kor halinde. Bu sahnede sesli güldüm.

Ajanımız Oğuz’la, kötü adamımız Ebu Ferec’in (Sinan Tuzcuoğlu) dövüş sahnesi de gerçeklikten uzak gereksiz bir sahneydi. İyi eğitim almış, dövüş tekniğinde uzman, keskin nişancı bir mit ajanının, bu özelliklerini diğer kötülere karşı layıkıyla uygularken Ebu Ferec karşısında ıskalaması tamamen yönetmen hatası. Mit’in en iyi elemanı Ferec’i vurması gereken yerde vuramıyor ıskalıyor, rahatlıkla dövmesi gerekirken dövemiyor oyalanıyor. Bu da beni kızdırıyor. Filmin sonunda iyi ile kötüyü dövüştürünce seyirciden alkış alacağını mı sanıyorsun ? Bu denk güçte ki iyi ve kötü için anlaşılabilir bir durum ama sadece makamı sayesinde yükselmiş güçsüz bir kötü ile iyi eğitimli ajan dövüşü uzun sürmez.

Son sahnede o kadar gereksiz ki.. Bazen filmi tadında bırakmanız gerekir. Ekleme yapıp uzattığınızda filmin büyüsü bozuluyor. Kahraman görevini tamamlamış, esirleri kurtarmış, şehidini helikoptere koyup vatanına getirmiş, kurtarılan bir esirin çocuğuna da kaybettiği eşyasını bulup vermişsin. Filmi burada bitir artık kardeşim. Sakız gibi uzatıp da anlatılan hikayenin büyüsünü bozma. Şehidi, sarı, kurumuş otlarla dolu kimsenin olmadığı uçsuz bucaksiz bir alana defnetmekte neyin nesi? Türk töresinde böyle bir şey yok. Hiç bir Türk, şehidini rastgele bir yere defnetmez. Hele hele ekilip biçilmesi, üzerine basılması, belki de üzerine yol veya bina yapılması muhtemel olan bir yere asla defnetmez. Saçmalamışlar.

Aslında yukarıda bahsettiğim aksaklıklar ve bahsetmediklerim yönetmen tarafından atlanmasaydı tadından yenmez bir yapım olabilirdi. Bu nedenle filme notum düşük olacak. Her basın gösterimi sonrası denk geldiğim yapımcı ve yönetmenlere, filminizin iyi olması için senaryo ve çekim aşamasında fikirlerine güvendikleri bir eleştirmenden yardım almalarını tavsiye ediyorum ama onlar yine bildiklerini okuyorlar. Kendileri bilir, bizden söylemesi.

Filmin oyuncularını beğendim. İsmail Hacıoğlu, son zamanların gözde aktörlerinden. Üstlendiği her rolün üstesinden gelmeyi başaran çok iyi bir oyuncu. Bu filmde de gayet iyiydi. Ancak; filmin oyuncularını ben seçseydim Mit ajanı Oğuz rolü için İsmail‘i seçmezdim. Her rol herkese iyi bir terzi elinden çıkmış elbise gibi oturmaz. Bu da benim görüşüm. Kerem Alışık, Sinan Tuzcu, Hande Doğandemir, bu filmde ki rolü için tv’de daha önce gösterilmiş olan asker dizisinden tecrübeli Doğukan Polat rollerinin hakkını vermişler. En çok beğendiğim oyuncu ise, kasap lakaplı deaş’lı militan rolü ile Hasan Küçükçetin oldu. Rolüne çok iyi hazırlandığını gözüktüğü her karede gösterdi bizlere. Örneğin; bu rol Hasan kardeşime cuk diye oturmuş. Kendisini yürekten kutluyorum.

Sözün özü : Yakın tarihimizde yaşanan bir rehine kurtarma operasyonunu senaryolaştırıp, ete kemiğe büründürerek, hamaseti, aksiyonu ve gerilimi yüksek bir yapım haline getirip milliyetçi duyguların üst seviyeye çıkmasına vesile olan ve daha da önemlisi dijital platformlara satmayarak filmi sinema perdesinde seyirci ile buluşturan yapımcıyı kutluyorum. Benim gördüğüm yönetmenden kaynaklanan onlarca aksaklığı siz görmezden gelirseniz filmi izlediğiniz salondan ”vay be, adamlar yapmış abi” diyerek ayrılmanız olasılık dahilinde. Hataları görürseniz istediğiniz gibi söylenerek çıkabilirsiniz. Lafın kısası, Heyecan, aksiyon ve gerilimi yüksek filmleri seviyorsanız ”49” sizi memnun edebilir.

Yönetmen : Hakan İnan

Senaryo : Barış Erdoğan, İlker Arslan

Görüntü Yönetmeni : Feza Çaldıran

Kurgu : Oğuz Çelik

Müzik : Fahir Atakoğlu

Oyuncular : İsmail Hacıoğlu, Hande Doğandemir, Sinan Tuzcu, Doğukan Polat, Hasan Küçükçetin, Kerem Alışık

Türkiye / Aksiyon-Dram / 120 Dk.

3 YORUMLAR

  1. sadece eleştirmek için eleştirmişsiniz
    Açıkçası ne demek istediğinizi anlamakta zorlandım. İsmail çok iyi oyuncu ama başkası daha iyi oynardı rol oturmamış derken baştaki övgü sözlerini neden kullanmanızda sizin yazıyı yönetme hatanız olsa gerek.
    Bir izleyici olarak filmi çok beğendim. Tarz olarak Hollywood filmlerinden çok farklı bulmadım. Sahneleri çok beğendim. Filmin heyecanı ve sürükleyiciliği sizin eleştirmiş olmak için gözlemlediğiniz aksaklıkları fark etmemi engelledi. Sanırım siz filmdeki duyguya girememişsiniz. Bende sizin yaptığınız eleştiriyel yazıya , çok taraflı, yanlış yönlendirici ve sadece eleştirmek için yazdığınızı düşündüğümden 1 yıldız veriyorum.

  2. 51 yaşındayım gençliğimizde amerikan filmlerini önümüze dayadıllar mecburen izledik alternatif yoktu aynı zamanda her filmlerinde Amerika yenilmez kurtarıcı rolünde izledik, oysaki bizim tarihimiz onlara beş basar biz yeni başladık kötüde olsa destek vermeliyiz acımasız eleştir memeliyiz, film bayağı güzel böyle filmlere devlet destek dahi vermeli

  3. Filmin son sahnesindeli toprağa verme sahnesi ölen kızın köyü zaten onu anlatmaya çalışmış. Kız musullu Türkmen nir ailenin kızı zaten orada musulda bir Türkmen köyü diye yazıyor babasına tabutun üzerindeki Türk bayrağını veriyorlar ve kızı kendi köyüne defnediyorlar konu bu.
    Ama filmde çok saçmalıklar vardı zaten başrol oyuncusu oğuz 49 dan fazla adam öldürmüştür :))
    Önüne geleni dümdüz etti,hele helikoptere binerken ki kalp masajı varki hiç sormayın.
    Tmm işitciler kötü olabilir ama illada erol taş modunda et yemeleri gerekmez veya hep bağıra çağıra konuşmazlar heralde. Film tam anlamıyla beklentiyi karşılamıyor ama seyretmeye değer. Bildiğim kadarı ile gerçekte böyle bir çatışma olmadı işit 49 gün sonra konsoloslukta çalışan rehineleri serbest.tabi karşılığında ne aldı onu bilemiyorum hatta konsolos daha sonra istifa edip chp den vekil oldu

CEVAPLA

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz