76. Cannes Film Festivali Ödülleri Hakkında
N. B. Ceylan “KURU OTLAR ÜSTÜNE” ile yine eli boş dönmedi.
MERVE DİZDAR EN İYİ KADIN OYUNCU
Fransız kadın yönetmen Justine Triet’nin “Bir Düşüşün Anatomisi” ile Altın Palmiye aldığı festivalde Merve Dizdar Cannes tarihinde ödül kazanan ilk Türk kadın sanatçı oldu. Büyük ödül Jonathan Glazer’in “The Zone Of İnterest”i, Jüri Ödülü Aki Kaurismaki’nin “Ölü Yapraklar”ı kazandı. Koji Yakusho “Perfect Days” ile En İyi Erkek Oyuncu oldu.
Cannes Film Festivalinin gediklisi N. B. Ceylan’ın filminin oyuncusu Merve Dizdar En İyi Kadın Oyuncu olarak adı açıklanınca büyük şaşkınlık yaşadı. Dizdar 76 yıllık festival tarihinin ödülle taçlandırılan ilk Türk kadın sanatçısı oldu. Cannes Festivali yönetmenliğine göre 7 ödül 7 ayrı filme veriliyor. Yani bir filmin 2 ödül alma şansı yok. Ödül töreninden sonra yaptığı basın toplantısında Merve Dizdar’a yönetmenlikteki kuralı ayaküstü anlattım. Ve ilave ettim : “Yani sen ödülü alınca N. B. Ceylan’dan rol çalmış oldun” diyerek kendisini güldürdüm. Ertesi sabah havaalanında, kendisinin güzel bir fotografını kullanan Nice- Matin gazetesini, hatıra olarak saklaması için verdim.
Basın konferansında, kendimi Şalom ve Ortakoltuk yazarı olarak takdim edip söz alarak : “ödül ilan edilince çok şaşırdınız. Halbiki 2 favoriden biriydiniz. Diğer aday Sandra Hüller’in 2 filmi de ödül listesine girecek kalitede olduğu için ben sizin kazanmanıza şaşırmadım” dedim. Dizdar : ”Ne hissettiğimi tek duyguyla anlatamam, 3-5 duygunun birleşimiydi. N. B. Ceylan ile çalışmak çok önemliydi. Bana güvendiği için müteşekkirim. Kadın olmak çok zor, kadın olmak umut etmek demek.” Ödül gecesinin 2 kadın sanatçısı politik çıkışlarıyla gündeme damgasını vurdu. Bunlar Merve Dizdar ve Justine Trier idi.
Merve Dizdar : “Oynadığım karakter, varoluş mücadelesi veren ve birçok engelleri aşan birisi. Tekrarlamama gerek yoktu çünkü geldiğim coğrafyada kadın olmanın nasıl bir şey olduğunu biliyorum. Bu ödülü dünyada var olma mücadelesi veren tüm kadınlara ithaf ediyorum” dedi. 76 yılın 3. Altın Palmiye Ödüllü kadın yönetmeni Justine Triet Fransız hükümetinin politikasına sert eleştiriler getirdi. Triet ülkesinin neoliberal hükümetinin toplumsal, siyasal ve kültürel politikalarına, sert bir tonla getirdiği eleştirilere Fransız Kültür Bakanı anında cevap verdi. Rima Abdul-Malek devletin bağımsız sinemasına destek verdiğini söyleyip, Triet’nin doğruları dile getirmemekle ve nankörlükle suçladı. Cannes Belediye Başkanı David Lisnard, Triet’yi konformist söylemiyle “şımarık çocuklara” benzetti ve kendisini hiç alkışlamadı.
Jane Campion ve Julia Ducournau’dan sonra Justine Triet (45), kariyerinin 4. filmi “Bir Düşüşün Anatomisi / L’Anatomie D’une Chute” ile Altın Palmiye Ödülünün sahibi oldu. Triet’nin Arthur Harari ile birlikte yazdığı senaryo mükemmel diyalogları, karakter tahlilleri, edebi ve psikolojik derinliğiyle öne çıkan özgün bir senaryo. Cinayetle suçlanan bir kadını görgü tanığı bulunmayan bir yargılama sürecini anlatan filmi, Triet’nin temposu hiç düşmeyen, derinlikli bir mizansenle perdeye taşımış. Bu filmin eleştirisini önümüzdeki hafta okuyacaksınız.
Festivalin 2.lik ödülü sayılan Grand Prix’yi diğer favori, İngiliz yönetmen Jonathan Glazer’in “The Zone Of İnterest”i kazandı. Martin Amis’in 2014 tarihli romanından alınan film edebiyatla sinemanın buluşmasının parlak bir örneği. Roman ve film adını Auschwitz’i çevreleyen 40 kilometre karelik alana Almanların verdiği isimden alıyor. Filmde Auschwitz- Birkenau toplama kampı komutanı Rudolf Höss ve eşi Hedwig’in çocukları ile yaşadığı kampın bitişiğindeki bahçeli evde rüya gibi bir hayat sürdürüyorlar.
Jüri Ödülünü Aki Kaurismaki’nin ”Ölü Yapraklar / Kuolleet Lehdet” kazandı. Yürekleri ısıtan bu kara komediyi festival izleyicileri (ve belli oluyor ki jüri üyeleri) çok sevdi. Helsinki’de bir gece tesadüfen karşılaşan ve ilk ve son aşklarını bulmaya çalışan iki nazik insan hakkındaki bu traji-komedi 2 yalnız insanın yazgısına eğiliyor.
Wim Wenders’in “Mükemmel Günler / Perfect Days” filminin Japon aktörü Koji Yakusho bir tuvalet temizleyicisini canlandırdığı rolüyle En İyi Erkek Oyuncu seçildi. Basit hayatından memnun gözken Hirayama’nın bir günlük hayatını takip eden filmde, boş zamanlarınıda müzik ve kitaplarla olan tutkusuna ayırdığını görürüz. En İyi Senaryo Ödülü Kore-Eda Hirokazu’nun “Canavar / Monster” filminin yazarı Yuji Sakamoto’nun oldu. “Rashomon”a benzer konusuyla film okulda bir çocuğun gerçekte bir “canavar”ın kim olduğunu incelemesini konu alıyor. Film 3 kişinin gözünden anlatılıyor: çocuk, annesi ve öğretmeni.
Ana yarışmanın en geveze ve en sıkıcı filmlerinden biri olan “La Passion De Dodin Bouffant”ın yönetmeni Anh Hun Hung’a En İyi Mizansen Ödülünün verilmesi, jürinin tek yersiz ve katılmadığım kararı idi. Film saygın bir aşçı olan Eugenie ile son 20 yıldır birlikte çalıştığı ve aşk yaşadığı zarif gurme Dodin Bouffant’ın hikayesi. Bu rollerdeki Juliette Binoche ve Benoit Magimel’in varlığına rağmen, bu 2.5 saatlik anlamsız filme nasıl katlanabildiğime şaşırıyorum. 76. Cannes Film Festivali Açılış Gecesinde Michael Douglas’a bir Onursal Altın Palmiye takdim etmesinden sonra bir başka Amerikalı veteran aktöre aynı ödülü verdi. Festivalde yarışma dışı gösterilen “İndiana Jones And The Dial Of Destiny” filmini takdim etmek üzere Cannes’a gelen Harrison Ford ödülü Festival Başkanı İris Knobloch’un elinden aldı. Yaşıtım aktörün (81) hala macera filmlerinde oynayabilecek fiziki güce sahip olduğunu kanıtladığı film beğeni kazandı. Kapanış Galasının 2 sürprizini 86 ve 97 yaşlarındaki 2 Amerikalı yaptı : Jane Fonda Altın Palmiye Ödülünü Justine Triet’ye takdim ederken, 500 filmin yapımcılığını üstlenen, 50 film yöneten, “B filmlerinin kıralı” Roger Corman vatandaşı Quentin Tarantino ile aynı sahnede yer aldı.