Aydınlık Hayallerimiz / All We Imagine As Light

ŞİİRSEL MEDİTASYON

“AYDINLIK HAYALLERİMİZ” Cannes’dan Büyük Ödüllü bir film

İşçi sınıfından 3 nesil kadın kahramanları üzerinden, Hindistan’ın değişen sosyoekonomik yapısını mercek altına alan film, sarsılmaz politik damarıyla öne çıkıyor. Film dostluğun gücü, dayanışma, aşk, üzüüntüler, beklentiler gibi temaların hakkını veriyor. Son derece insani öyküsüyle Hint toplumunun duyarlı bir portresini çizen, bu duyarlı, öğretici, egzotik ve hassas film vizyonda.

OrtaKoltuk Puanı:

 

Cannes Film Festivali her ufuktan yenilikçi ve kışkırtıcı sinema eserlerini keşfetme ve sergileme becerisiyle ünlüdür. Son festival programına giren “Aydınlık Hayallerimiz / All We İmagine As Light” 30 yıl aradan sonra Cannes’a katılan ilk Hint filmi oldu. Bu ülkenin son olarak Cannes’da yarışan filmi, Shai N. Karun’un “Swahami”si (1994) idi. Hint sinemasının yükselen yıldızlarından Payal Kapadia, sarsılmaz politik damarıyla dikkati çeken “Aydınlık Hayallerimiz” ile Cannes’ın 2.cilik ödülü sayılan Büyük Jüri Ödülü’nü kazandı. İzleyiciyi son derece insani ve görsel olarak büyüleyici bir hikayenin içine çeken film, Mumbai’nin canlı keşmekeşi fonunda 2 genç hemşireyi ve bir yakın arkadaşlarını gözlemliyor.

IŞIĞA, AYDINLIĞA ULAŞMA ÇABASI

2 kadının birbirlerinde teselli ve güç bulmasını izlerken, bir yandan devasa kentin acımasız, vurdum duymaz, dur durak bilmez temposuna kapılıyoruz. Kapadia’nın sinema kariyerine başlangıç yapan “Hiçbir Şey Bilmediğimiz Gece / A Night of Knowing Noting” 2021’de Cannes’da en iyi belgesel dalında Altın Göz Ödülü’nü kazanmıştı. Film Hindistan’daki kast sisteminin üniversite yaşamı üzerindeki etkisini anlatan bir belgeseldi. Payal Kapadia ilk kurmaca filmi “Aydınlık Hayallerimiz”, ülkesindeki toplumsal kırılmayı şiirsel bir duyarlılık ve güçlü bir görsel dille yansıtırken bir sevgi, arzu ve feminist özgürleşme öyküsü anlatıyor. Film aşk, dostluk, dayanışma, kardeşlik, hayal gücü, üzüntüler, pişmanlıklar, erkeklerin egemen olduğu dünyamız temalarını ustalıkla, duyarlılıkla işliyor.

Şiirsel bir meditasyon” olarak nitelendirilebilecek film, samimiyeti, sessizliği, dürüstlüğü ile öne çıkarken, hassas, lirik bir kızkardeşlik draması olarak ilgiyi hak ediyor. Kamerasını Mumbai’nin işçi sınıfına doğrultan film, bir başhemşire, işe yeni alınan arkadaşı ve hastahanenin aşçısının, kalp kırıklığı, umut beklentilerine ışık tutuyor. Görücü usulü evlendiği kocasından ayrı kalan Prabha’yı (Kani Kusruti), sevgilisiyle başbaşa kalmayı düşleyen Anu’yu (Divya Prabha), yaşadığı evi tahliye etmesi istenen aşçı Parvaty’yi (Chhaya Kadam) bir araya getiren film dostluğun gücünü merkezine alıyor. Erkeklerin fiziksel yokluğuna rağmen sorun yaşattıklarını iddia eden film toplumun erkek otoritesine dayanan ataerkil yapısına ve kadın düşmanlığına dikkati çekiyor.

Aydınlık Hayallerimiz” etnik ve dini çatışmaların patlak verdiği bir coğrafyada kadınların hayallerini, arzularını melankolik bir uslupla gözlere seriyor. Senaryosunda olağanüstü bir karakter çalışması yapan Kapadia, zorluklar iiçinde birleşen 3 nesil Hintli kadının erkeklerle ilişkilerini, arzularını anlatıyor. Film bu kadınların verdikleri eşitlik ve özgürlük mücadelesinin perdede hakkını veriyor. Kapadia filminde, kadınların güçlendirilmesi ve sosyal dinamikler temalarını geleneksel normlara meydan okuyan bir duyarlılık ve derinlikle keşfediyor.

Hindistan’ın batısındaki kalabalık Mumbai şehrinde (eski Bombay) görücü usluyla evlenen hemşire Prabha’nın rutini, yabancılaştığı kocasından beklenmedik bir hediye aldığında bozulur. Tutucu ve dürüst bir kadın olan Prabha evlendikten kısa bir süre sonra Almanya’ya göç eden kocasını özler. Kiraların yüksekliğinden evini paylaştığı genç arkadaşı Anu, sevgilisiyle yakınlaşmak için şehirde yer bulmakta zorlanır. Ateşli ve iddialı bir kadın olan Anu ayrı dinden bir genç erkekle ilişki kurmayı göze almıştır. 2 oda arkadaşının bir sahil kasabasına yaptıkları gezi, arzularının gerçekleşebileceği bir alan bulmalarını sağlar. Kayıp erkeğinin ardından yeni bir aşk bulmak peşindeki Prabha’yı Manoj adlı bir doktor etkilemeye çalışır, ancak Prabha kendisine evli olduğunu söyler. 2 hemşire cenneti andıran sahil kasabasının karmaşık ortamında özgürlüklerini ve özerkliklerini keşfederler.

Anu kendisini takip eden sevgilisi Shiaz ile buluşur, ikisi seks yapar. Yönetmen Kapadia, bir Hint filminde pek az raslanan bir seks sahnesine (hem de en cüretlisinden) cesaretle filminde yer verir. Prabha orta yaşlı bir adamı boğulmaktan kurtarır. Gecenin geç bir saatinde, mutlu gözüken Prabha, Anu’yu şaşırtıp Shiaz’ı yanlarına oturmaya davet etmesini ister. Üçlü mutlu bir şekilde bir araya gelir. Ananelerine bağlı Prabha ile bağımsızlığına düşkün Anu, özgürleşme konusunda yol almak için, kişiliklerine uygun formülü bulacaktır. Filmin önemli bir kahramanı, insanların çalışmak için civar bölgelerden geldiği, birbirlerini tanımadan iç içe yaşadığı devasa şehir Mumbai’dir.

ERKEĞİN EGEMEN OLDUĞU DÜNYA

Film, dünyanın 9. büyük şehri, Hindistan halkı tarafından “hayaller şehri” olarak tarif edilen Mumbai’nin hızla değişen sosyoekonomik yapısını da eleştiriyor. Payal Kapadia 1986’da doğduğu bu şehri tahsili için terketti, Andhra Pradesh’te yatılı okula gitti, üniversite tahsili için Mumbai’ye döndü. Şehir için “Yıllar içinde Mumbai’ye her döndüğümde şehrin değiştiğini, ticarileştiğini, eşitsizliğin arttığını gördüm. Parası olmayanların artık orada yaşaması çok zor. Hindistan’ın finans merkezi, yaşamak için ülkenin dört bir yanından gelen insanların hücumu altında. Şehir sürekli değişimin içinde” diyor. 3 kahramanımızın en yaşlısı ola Parvaty ev aramakta zorlanıp, Mumbai’de kendisine fazla bir yer bulamayacağı bilincini yaşadığında, evvelce yaşadığı şehre dönme kararını alır.

Mumbai halkının yakınlaşma çabası yoktur, ancak çizgi dışı bir davranış anında dikkat çeker. Başka ülkelerde olduğu gibi Hindistan halkı büyük kentlerin yalnızlığını yaşar, gençlerin beklentisine cevap vermez. Günlük hayatın karmaşası içinde, Hintli yönetmen 2 hemşire kahramanı üzerinden filme adını veren “ışığa, aydınlığa” ulaşmaya çalışır. Filmin arzulanan sosyal toplum ütopyasına duyulan öfkeyi cesur bir dille işlediği söylenebilir. 3 kadın kahramanının içsel yaşantısını mercek altına alan film, kadınarın bağımsızlıklarını korumaya çalıştıklarının, sürekli olarak kimi sevip evlenebileceklerinden korktukları gerçeğinin altını çiziyor.

Oyuncu kadrosuna gelince… Mantıklı, hassas bir başhemşire olan, kocasından ayrı düşen Prabha’yı canlandıran Kani Kusruti, genç meslektaşı, oda arkadaşı Anu’da Divya Prabha, hastahane aşçısı dul Prrvaty’de Chhaya Kadam’dan oluşan oyuncu kadrosu rollerinin hakkını veriyor. Göç ettikten sonra kendisiyle tüm iletişimi kesen kocası yüzünden evliliğinin dağılmasının travmasını yaşayan Prabha, başka bir dinden olduğu için sevgilisini ailesinden gizleyen Anu, kendini aniden sokakta bulan aşçı Parvaty gibi karakterlerin tahlilleri senaryoda ustalıkla yapılmış. – Aksiyon sinemasından hoşlanan okuyucularımı bu ağır tempolu filmden uzak durmalarını tavsiye ederim. Ayrıca teknik yönden çok ilkel bulduğum, gece sekanslarında karanlık ekranda olup bitenleri anlamakta zorlandığım filmi, sinema tekniğinin son gelişmelerini ekrana yansıtan Hollywood yapımlarına alışık okuyucularıma da “Aydınlık Hayallerim”i izlemeyi akıllarından uzak tutmayı tavsiye ederim. Ancak Hint toplumunun zengin ve duyarlı bir portresini çizen bu öğretici, zarif, egzotik, hassas ve mistik filmi, Hindistan’a ilgi duyan herkesin mutlaka izlemesi gerektiğini belirtmek lazım.

 

Yönetmen / Senaryo : Payal Kapadia  

Görüntü Yönetmeni : Ranabir Das 

Kurgu : Clément Pinteaux 

Oyuncular : Kani Kusruti, Divya Prabha, Chhaya Kadam, Hridhu Haroon 

Fransa, Hindistan, Hollanda, Lüksemburg / Romantik-Dram / 118 Dk.

CEVAPLA

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz