Çalınan Gezegenim / My Stolen Planet / Sayyare Dozdide Shodeye Man
SÜRGÜNDEKİ İRANLININ BELGESELİ
14. Suç ve Ceza Festivali’nde Altın Terazi Ödüllü filmi
İran’da monarşinin yıkılıp İslam Cumhuriyetinin kurulduğu 1979 yılında doğan Farahnaz Şerifi, belgeselinde hayatının ilk 40 yılını anlatıyor. “Devrim ne getirdi, ne götürdü” sorusuna cevap arayan, özgürlükleri için savaşırken ölen İranlı kadınlarla ilgili film, İran’daki trajediye ve adaletsizliklere tanıklık ediyor. Samimi, duygulandırıcı, etkileyici bir film olmasına rağmen “Çalınan Gezegenim” yarışmanın en iyisi değildi. 4 kadın, 1 erkek üyeden oluşan jürinin kararında biraz da “kadın dayanışması”nın payının yüksek olduğu kanısındayım.
Devrim karşıtı İranlı yönetmenlerin filmleri uluslararası yarışmalara 1-0 önde giriyorlar. Şöyle ki İran İslam Devrimi yöneticilerinin 45 yıldır sanatçılara uyguladığı insanlık dışı baskıdan nasiplenen İranlı sanatçılar, mahkumiyetlerini cezaevinde veya ev hapsinde geçiriyorlar. İran’da cesaretle üretmeyi sürdürüp, filmlerini kaçırma fırsatını bulanlar veya sığındıkları batı ülkelerinde sanatlarını icra etmeyi sürdürenler, baskı rejiminin haksızlıklarını gözlere serdikleri filmlerle, seslerini uluslararası festivallerde duyurmayı sürdürüyorlar. Çeşitli ülkelerin değişik meslek gruplarının entellektüellerinden seçilen jüri üyeleri, vicdanlarının sesini dinleyerek, empati yaparak, mazlum İranlı sanatçılara sempatiyle bakıyorlar. Uluslararası arenada İran’dan kaçırılıp festivallere katılan veya sürgündeki İranlıların filmleri, dayanışma sergileyen jürilerin ödül listelerine girmekte zorlanmıyorlar. Son yıllarda ödülle taçlandırılan bu tür İran filminin sayısız örneği var.
İRAN FİLMLERİ FESTİVALLERE 1-0 ÖNDE GİRİYOR
14. Uluslararası Suç ve Ceza Film Festivali’nin 4 kadın ve 1 erkek üyeden oluşan jürisi, sürgün hayatı yaşayan İranlı kadın yönetmen Ferahnaz Şerifi’nin “Çalınan Gezegenim / My Stolen Planet / Sayyare Dozdide Shodeye Man” belgeseline, Altın Terazi Uzun Metraj Film Yarışması En İyi Film Ödülü’ne layık gördü. 7500 Euro değerindeki bu ödül, jüri tarafından “Sürgündeki İranlı yönetmen Ferahnaz Şerifi’nin son derece özel bu filmi, İran’daki kadınların baskıcı bir rejime karşı süregelen mücadelesini belgesel anlatımın büyük duygusal gücünü kullanarak bizlere sunuyor” değerlendirmesiyle layık görüldüğü ilan edildi. Aşağıda eleştirisini okuyacağınız film, şüphesiz ki samimi, duygulandırıcı, inandırıcı, etkileyici bir filmdi. Ancak yarışmanın 10 filminin en iyisi değildi. Altın Terazi yarışmasında bir başyapıt veya kalitesiyle açık ara öne çıkan bir film yoktu. Ancak kişisel kanım bu ödülün verilmesinde biraz da “kadın dayanışması”nın payının yüksek olduğu yönünde.
Almanya’da yaşayan ancak şimdilik seyahat etme özgürlüğüne sahip olamayan Ferahnaz Şerifi filmini takdim etme ve ödülünü almak üzere İstanbul’a gelemedi. Gönderdiği mesajda : “Bu harika haber için teşekkür ederim. Böyle bir ödülü almak ne büyük zevk. Jüriye teşekkürlerimi sunmak istiyorum. Bu ödülün sadece benim çalışmalarımı değil, aynı zamanda özgürlük ve adalet için mücadele eden herkesi, özellikle tüm kadınları ve tabii ki İranlı kadınları onurlandırdığını belirtmeliyim. Layık gördüğünüz için teşekkürlerimi iletiyorum.”
“Çalınan Gezegenim / My Stolen Planet”, Ferahnaz Şerifi’nin doğduğu ve İran’daki monarşinin yıkılıp İslam Cumhuriyeti’nin kurulmasıyla sonuçlanan 1979 yılında başlıyor. Film devrimin getirdiği hicap zorunluğuna karşı çıkan başı açık kadınların (arşivlerden alınan) miting börüntüleriyle başlama vuruşunu yapıyor. Filmin senaryo yazarı- yönetmeni Ferahnaz Şerifi çocuk yaşta ilk başörtüsünü vesikalık fotograf çektirirken takıyor. Şerifi devrim öncesinden kayıtlar toplayarak hem günce hem de bir tür sivil arşiv oluşturmuş. Çeşitli aile kutlamalarının 8 mm görüntüleri, bir zamanlar polis baskısı korkusu olmadan herkesin dilediği gibi giyindiği, müzik çalıp dans ettiği seküler bir ülkenin unutturulmaya çalışılan imgelerini günümüzün baskılarıyla karşılaştırıyor. Kadınlar için neşelenmenin suç sayıldığı, futbol maçına giden bir kızın tutuklandıktan sonra kendini yakarak öldüğü günler, “devrim ne getirdi ne götürdü” hesaplaşmasıyla anlatılıyor.
“KADIN- YAŞAM- ÖZGÜRLÜK” AYAKLANMASI
Özgür olmanın yolunu özel gezegenine göç etmekten geçtiğine inanan Farahnaz, başkalarının anılarını 8 mm filmlerle satın alır ve kendi anılarını kaydeder. Arşiviyle İran’ın alternatif bir yakın tarihin yaratır. Çocukluğundan itibaren gündelik hayatında neşe ve meydan okuma anıları yakalar, tanımadığı insanlardan topladığı 8 mm filmlerle başkalarının kayıtlarına güvenerek, hafızalarını kaydetme konusunda yeni bir bakış açısı kazanır. Devrim sırasında İran’ı terkeden profesör Leyla ile irtibatını sürdürür. Alzheimer hastası olan annesi onu unutmaya karşı savaşmaya motive eder. İki hayat yaşayan Farahnaz’ın dış dünyası ondan sessizliğini ve teslimiyetini talep eder. Ancak yakınlarıyla evinde yaşadığı gerçek dünyası, direniş, neşe, müzik ve özgürlükle dolu bir dünyadır. Farahnaz’ın gizli dünyası birçok İranlının evrensel deneyimidir.
Ev partilerinde, kadınlar “dans bizim direnişimizdir” diyor. İrandaki kamusal hayatı okula başlayana dek ev içinde sürdürdüğü hayatla kıyaslayınca başka bir gezegen olarak tanımlayacak kadar farklı bulan Şerifi, yetişkin bir yönetmen olarak derlediği arşiv kayıtlarıyla kendi gezegeninin neye benzediğini hatırlatıyor. “Onların gezegeninde yaşamak kabus gibi” diyerek isyanını dile getiriyor. Covid aşısı haram ilan edilince, insanların sapır sapır öldüğü günlerin görüntüleri ekrana geliyor. Belgesel çalışmaları için bir yıllığına Almanya’ya giden Farahnaz Şerifi, annesinden evinin devrim polisi tarafından yağmalandığını, kişisel arşivinin yakıldığını öğreniyor. Türban takmayı reddeden Mehsa Jina Emini’nin katledilmesinin doruğa çıkardığı aynı amaçlı protestolar, sürgündeki İranlıların Berlin’de bir araya gelerek karşı nümayişi sekanslarıyla film noktalanıyor. Tabii ülkesine dönemediği için Farahnaz çok sevdiği büyükannesinin cenazesine katılamıyor.
2022 sonbaharında “Kadın – Yaşam – Özgürlük” ayaklanması hem Farahnaz’ın, hem de birçok İranlının hayatında bir dönüm noktası olur. Çektiği filmlerden oluşan arşiv İran’daki trajediye ve adaletsizliğe tanıklık eder. “Çalınan Gezegenim” yaratıcısının kendini koruma aracı olarak film yapımcılığıyla ilgili olsa da, nihayetinde özgürlükleri için savaşırken ölen İranlı kadınlarla ilgilidir. Berlin Film Festivali’nde dünya prömiyerini yapan, Selanik Belgesel Film Festivalinde En İyi Film ve FİPRESCİ Ödüllerini kazanan “Çalınan Gezegenim”, kahkahalarla ve gözyaşlarıyla dolu bir belgesel olarak, kariyerlerini ülkelerinin dışında sürdürmek durumunda kalan İranlı sanatçıların film zincirine eklenen son halka oluyor.
Yönetmen / Senaryo / Görüntü Yönetmeni / Kurgu : Farahnaz Şerifi
Oyuncular : Farahnaz Şerifi
Almanya / Belgesel / 82 Dk.