Don Kişot’u Öldüren Adam

Fantastik filmlerin yönetmeni Terry Gilliam ‘DON KİŞOT’U ÖLDÜREN ADAM’ ile 30 yıllık rüyasını gerçekleştirdi.

LANETLENMİŞ PROJE’NİN FİLMİ

Ünlü Amerikalı yönetmen Gilliam’ın geniş hayal gücünü yansıtan bu barok ve sürrealist film, modern Avrupa’nın ilk romanı olarak kabul edilen Cervantes’in kült eserinin yeni bir adaptasyonu. Portekizli yapımcısı Branco ile ihtilafı mahkemeye taşınan filmin prömiyeri Cannes’da Kapanış Galasında yapıldı. ‘Don Kişot’u Öldüren Adam’, Gilliam’ın 14 eserlik zengin filmografisindeki yapıtlardan en çok ‘Balıkçı Kral’a yakın duruyor. Rüyalar hakkında sualler soran, kahramanının rüyasını gerçekleştirmedeki inadını sergileyen film demode sinema diline ve mizah anlayışına rağmen etkileyici olabiliyor. Viktor APALAÇİ

 KAOTİK, MELANKOLİK, SÜRREALİST BİR FİLM

71. Cannes Film Festivali ödüllerinin dağıtılacağı Kapanış Galası’nda, yapım aşaması 20 yılı bulan, ‘lanetlenmiş proje’ olarak bilinen Terry Gilliam’ın ‘Don Kişot’u Öldüren Adam/The Man Who Killed Don Quixote’unu yarışma dışı olarak gösterildi. Ünlü Amerikalı yönetmenin geniş hayal gücünü yansıtan bu barok ve sürrealist film, modern Avrupa’nın ilk romanı olarak kabul edilen Miguel de Cervantes’in kült eserinin yeni bir adaptasyonu.

Filmin senaryo yazarı ve yönetmeni olan Terry Gilliam’ın yapımcısı Paolo Branco’nun mahkemelere intikal etmiş ihtilafı, sanat çevrelerinde çok ses getirdi.

Filmin proje haklarını satın alan Portekizli yapımcının 2016’da Gilliam’ın hazırladığı ‘Lost in La Mancha’ adlı belgeseli beğenmeyince projenin durdurulup başka bir yapımcıyla yoluna devam etmesini engellemek için mahkemeye müracaatı durumu karıştırmıştı. İspanyol bir yapımcıyla anlaşıp projeyi bir yıl aradan sonra ele alarak filmi bitiren Terry Gilliam, bu kez Paolo Branco’nun uzlaşma için arabulucuları kabul etmeyip Fransız mahkemesine başvurmasıyla müşkül durumda kaldı.

Filmin dağıtımının ve Cannes Festivali’nin Kapanış Galasında gösterilmesinin engellenmesi için Paolo Branco’nun müracaatı mahkeme tarafından reddedilince, ‘Don Kişot’u Öldüren Adam’ Fransa’da 225 kopya ile vizyona girdi.

Görsel ve yazılı basının geniş yer verdiği bu ihtilaf ile büyük bir reklam sağlayan filmi için Gilliam, belalı bir yapımcı olarak tanınan Branco’ya teşekkür etti. ‘Don Kişot’u Öldüren Adam’ Terry Gilliam’ın 14 eserlik zengin filmografisindeki yapıtlardan en çok ‘Balıkçı Kral/The Fisher King’e (1991) yakın duruyor.

Yönetmenin yeni filminde, görkemli bir atın üzerindeki, etrafına ateş saçan şövalye tarafından kovalandığı rüyasını gören Jack’in (Robin Williams) yerini, 17. yüzyıl La Mancha’sının ihtişamlı bir sarayında rüyalar içinde yüzen Don Kişot alıyor.

Rüyalar hakkında sualler soran, kahramanlarının rüyalarını gerçekleştirmedeki inadını sergileyen bu film, demode sinema diline ve mizah anlayışına rağmen etkileyici olabiliyor. Çılgın bir atmosferin zirve yaptığı final sekansında, yönetmen bizleri rüya ve hayal âlemi ile gerçekler, acıyla mutluluk arasında bir geziye götürüyor. Ana rahminde 30 yıl bekleyen bu projenin, gürbüz ve sıhhatli bir bebek olarak dünyaya geldiğini söylemek mümkün. Terry Gilliam, Cervantes’in romanını sinemaya uyarlama rüyasını, aradan çok uzun yıllar geçse de gerçekleştirmiş oldu.

TERRY GİLLİAM FORMUNU KORUYOR

Filmin konusuna gelince… Toby (Adam Driver) hayal kırıklığı yaşamış, hayattan bıkmış, alaycı bir reklam filmleri yönetmenidir. Filmin açılış sekansında, Toby’nin gençlik yıllarında yaptığı Cervantes adaptasyonu bir filmi çektiğini, İspanya’nın Los Suenos adlı yöreye yaptığı seyahatte görüyoruz. O filmde Don Kişot rolünde oynattığı kunduracıya (Jonathan Price) yaptığı ziyarette, yaşlı adamı aradan geçen uzun yıllara rağmen rolünün etkisinden halâ kurtulamamış, bir rüya aleminde yaşarken bulur. Kendini değirmenlere saldıran şövalye Don Kişot olarak gören, çılgın yanılsamaların tuzağına düşmüş kunduracı bir rüya aleminde yaşamaktadır.

Kendini sürrealist bir maceranın içinde bulan Toby, idealist gençlik yıllarında çevirdiği bir filmin trajik sonuçlarına katlanmak durumunda kalır. Yaşlı ve sanrılı bir adam olan kunduracı, Toby’nin güvenilir refakatçisi Sancho Panza olduğuna inanır. O film, İspanyol köylünün umutlarını, rüyalarını ve yazgısını değiştirmiştir.

‘Don Kişot’u Öldüren Adam’ iki soruya cevap arıyor: Toby kerhen atıldığı bu çılgın macerada, insanlık yolunda doğruyu bulabilecek midir? Deliliğin pençesindeki Don Kişot, bu yeni macerasında gerçek dünyaya dönebilecek midir? 2009 Cannes Film Festivali’nde yarışma dışı gösterilen Dr. Parnassus/The Imaginarum of Doctor Parnassus’ ve ‘Baron Munchausen’in Maceraları/The Adventures of Baron Munchausen’ (1988) gibi fantastik türüne ve tarihi filmlere olan zaafı bilinen Terry Gilliam, 1989 yılından beri Cervantes’in ‘Don Quixote de a Mancha’ romanını beyaz perdeye aktarmaya çalıştı.

Don Kişot’u Öldüren Adam’, Fransız aktör Jean Rochefort ile İngiliz John Hurt’e ithaf edilmiş. Her iki aktör de Gilliam’ın projesinde yer almışlardı. Ancak 20 yıllık proje gerçekleşemeden, ikisi de 2017’de hayata veda etmişlerdi.

Robert Duvall, Evan Mc Gregor, Owen Wilson, Danny de Vito, Johnny Depp ve Vanessa Paradis gibi ünlü oyuncuların, Gilliam’ın Don Kişot projesinde isimleri geçiyordu. Terry Gilliam, Cannes’da iki kez, ‘Monty Python The Meaning of Life’ (1983) ve ‘Fear and Loathing in Las Vegas’ (1988) ile yarıştı. Yönetmenin en ünlü filmi, fütüristik ve karanlık bir atmosfere evrilen insanların distopik öyküsü ‘Brasil’ (1985) başyapıtıdır.

Bir diğer distopik Gilliam filmi, Bruce Willis ile Brad Pitt’in yer aldığı ’12 Maymun/Twelve Monkeys’ (1985), 5 milyon kişinin ölümüne yol açan bir virüsün yayılmasını anlatıyordu.

Brazil’den 33 yıl sonra Gilliam’la yolları kesişen Jonathan Price, Don Kişot rolünde kariyerinin en başarılı performansını çıkarırken, Hollywood’un yükselen değeri Adam Driver bir ustalık gösterisinde bulunuyor. İsveçli aktör Stellan Skarsgard, Ukraynalı aktris Olga Kurylenko, Katalan Sergi Lopez ve İspanyol Rossy de Palma filmin uluslararası oyuncu kadrosunda yer alıyorlar.

Bu epik öykünün nostaljik tatlar barındıran görkemli finali, sinemanın yaratıcı, çılgın ve hayalci yönetmeni Terry Gilliam’ın formunu koruduğunun bir göstergesi.

Kaotik ve eksantrik öykülü ‘Don Kişot’u Öldüren Adam’, belki de ( beyin kanaması geçiren) 78’lik Gilliam’ın vasiyet filmi.

OrtaKoltuk Puanı:

CEVAPLA

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz