Anasayfa Film Eleştirisi ve Yorumlar FRANKENSTEIN

FRANKENSTEIN

1827
0

FRANKENSTEIN, dünya Prömiyerini 2015 Brüksel Uluslar Arası Fantastik Film Festivalinde yaptı. Daha sonra Louisiana Uluslararası Film Festivali’nde gösterimi yapıldı. Brussels İnternational Festival Of Fantasy Filmler Festivalinde ise ödüle layık görüldü. “Paper House(1988), Şeker Adamın Laneti(1992), Ölümsüz Sevgili(1994), Anna Karanina(1998) ve Bağımlılık(2010) filmlerinden tanıdığımız yönetmen Bernard Rose, ünlü “Matrix”filminin Triniti’si Carrie-Anne Moss’u, Altın Küre Adayı İtalyan oyuncu Danny Huston’u ve Alacakaranlık – Tutulma(2010), Alaca Karanlık – Şafak Vakti(2012), Drift(2013), Yasak Aşk(2013), Fury(2014), Cook(2015) filmlerinden tanıdığımız En İyi Dövüş Sahnesi dalında MTV Film Ödülü sahibi Xavier Samuel’i filminin kadrosuna katarak daha çok izleyiciye ulaşıp ses getirmeyi hedeflemiş. İlk Frankensteın filmini 1910 yılında Thomas Edison, Mary Shelly’nin romanından beyaz perdeye uyarlamış. Daha sonra 1931, 35, 39, 42, 43, 44, 45, 48, 57, 58, 64, 67, 69, 70, 74, 94, 2004, 2008, 2014 ve 2015 dahil bugüne kadar 21 Frankensteın filmi beyaz perdede boy göstermiş. 1997 yılından beri 18 senedir Ekim ayının son Cuma’sı hayranları tarafından “Ulusal Frankensteın Günü” olarak kutlanıyor. Bu nedenle, Dünya sinemalarından önce Türkiye’de Ulusal Frankensteın Günü’nde gösterime giren filmi diğerlerinden ayrı bir yere koyuyorum. Çünkü, Frankensteın ilk kez 3 boyutlu yazıcı ile hayata döndürülüyor. Film ile ilgili diğer kritiklere geçmeden önce kısaca filmin hikayesine göz atalım.

FRANKENSTEIN
21.Yüzyılda Los Angeles’da yaşayan, kendilerini devletten izinsiz 3 boyutlu yazıcı ile insan yaratmaya adayan Dr.Viktor Frankensteın ve eşi Dr.Elizabeth Frankensteın, sonunda 20’li yaşlarda genç bir adam yaratmayı başarırlar. Yarattıkları insana Adam(edım) ismini verirler. İlk evrelerde her şey yolunda gitsede zamanla hücre çoğalması nedeni ile Adam’ın yüzünde, vücudunda çıbanlar ve yaralar oluşmaya başlar. Doktorlar, yapılan testler olumsuz olunca Adam’ı yok etmeye karar verir ve zehirli iğne ile uyuturlar. Vücudu parçalanmaya hazırlanılırken uyanan Adam klinikten kaçar.Bir bebek beynine ve saflığına sahip Adam’ı dışarıda oldukça tehlikeli bir hayat beklemektedir.
Hatırlatmakta fayda görüyorum, bu filme gidenler diğer Frankensteın filmlerindeki gibi aksiyon ve macera beklentisi içine girerlerse hüsrana uğrayabilirler .Bu film, yaşamını kendi ağzından anlattığı bir çocuk beynine ve saflığına sahip, ne yapması gerektiğini bilmeyen, iyiyi kötüyü ayırt edemeyen Adam’ın sokaklarda var olma mücadelesini anlatan iyi kotarılmış bir dram. Filmde, Tanrı rolüne soyunan bilim insanlarına da göndermeler yapılıp, ’’-yapmayın siz tanrı değilsiniz? Asıl olanı,mükemmel olanı ancak Tanrı yaratır. Siz sadece eksikleri olan kopya yaratırsınız. Doğanın ve insanların genleri ile oynamayın?’’ mesajı veriliyor. (Adam,kendi yaşamını anlattığına göre demek oluyor ki Frankensteın’ın devam filmlerini,macera dolu yaşamını beyaz perdede tekrar izleyebileceğiz)

FR

Filmde, çat pat konuşabilen,adını ‘canavar’ olarak bilen, on insan gücüne sahip yaratığın dışarıda her insanı iyi olarak görmesi ve insanların öteki yüzünü onlardan kötü muamele görerek öğrenmesi kayda değer. Frankensteın’ın en hoşuma giden sahnesi ise, sokaklarda gitar çalarak yaşamaya çalışan kör müzisyenin gitarından çıkan nağmeleri duyduğunda sevgiye muhtaç Adam’ın bir kedi gibi sokularak onu dinlemesi oldu. Kör müzisyenin Adam’a konuşmayı ve hayatı öğretme sahneleri ise tam bir hayat dersi niteliğinde. Filmde, bir avuç zenginin yaşamı ve onlara hizmet eden çoğunluğun yaşadıklarıda yine Adam’ın sesinden vurgulanıyor.

FRANKENSTEINBir çok ünlü oyuncuyu bünyesinde barındıran filmin oyunculukları da fena değil. Carrie-Anne Moss’un duygu karmaşası yaşayan bilim insanı rolü etkileyici. Özellikle kör müzisyen rolünde Tony Todd resmen döktürmüş. Filmin müzikleride, Halli Cauthery tarafından itinayla olay örgüsüne uygun olarak bestelendiği için kulakları tırmalamıyor.Filmin makyajlarıda işinin ustasına Jack P. Pierce’e emanet edilmiş.

Sözün Özü: Yeni Frankensteın, insanları, doğayı, hayvanları seven, yüreğinde iyilik hisseden her insanın seveceği türden bir yapım. Ben, sinema severlere bu filmi kaçırmamalarını tavsiye ediyor ve iyi seyirler diliyorum.

 

OrtaKoltuk Puanı:

CEVAPLA

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz