İlk Seans NMSM
Korkuyu Beklerken…
Pandemi döneminde sinema salonlarının yeniden canlanması için ciddi bir can suyuna ihtiyaç vardı. Geçen hafta vizyona giren “Bergen” ve biraz da “The Batman” sayesinde sinema bakımından oldukça hareketli ve güzel bir haftayı geride bıraktık. Gişede “Bergen” yüzleri güldürüp sinemalarda fırtınalar estire dursun, başka yapımlar da salonlarda gösterime girmeye devam ediyor. Onlardan birisi de ilginç bir deneme yapım olan “İlk Seans: NMSM” filmi. Neden mi ilginç? Zira film bir serinin ilk halkası. Sadece 14 gün vizyonda kalacak. Süresi itibariyle de sadece 60 dakika ve devam filmi bitiş jeneriğinden anlaşıldığı üzere 8 Nisan tarihinde “İkinci Seans: AEEP” olarak vizyona girecek…
Neden NMSM?
Daha önce “Şeytan-ı Racim” filminin senaryosunu yazan, aynı zamanda “Üç Harfliler: Habis”, “Cin Kuyusu” gibi yapımlarla da adından söz ettiren, yani türe yabancı olmayan ve bu filmin de aynı zamanda senaryosunu da kaleme alan Gökhan Murat Toktamışoğlu yapımın yönetmenliğini üstleniyor.
Konusuna geldiğimizde ise, tuhaf ve gergin hareketleri ile gece bir davetten dönen Aslı (Eylül Ezgi Yılmaz), taksiye binmeyip metro’dan evine doğru giderken uyuyakalır ve ardından görevlilerin kendisini fark etmemesi üzerine de Ziya Gökalp Durağı’nda tek başına kalır. Zaten kendisi sürekli etrafına bakınan, ellerini devamlı ıslak mendille silen yapısı ile metro’ya bile binmekten korkan, imtina eden yapıdayken bir de üstüne karanlıklarda ve kapalı bir alanda mahsur kalarak iyice panikler. Sonrasında psikolog sahnesinden anlaşıldığı üzere Aslı’nın aslında fobilerinin kaynağının üvey babasının küçüklükte yaptığı kötülükler olduğunu anlarız.
Aslı, korkuları ile yüzleşmekten kısmen kaçındığı için işte şimdi mahsur kaldığı fobileri tek tek ortaya çıkmaya başlar. İşte tam da bize tuhaf gelen yapımın adının nedeninin Aslı’nın bu gün yüzüne çıkan fobilerinin ilk harfleri olduğunu öğreniriz. Yani “Niktofobi: Karanlıktan Korkma”, “Mizofobi: Kirlilikten Korkma”, “Skiofobi: Gölgelerden Korkma” ve “Musofobi: Fareden Korkma.” Aslı, görevlilerin ihmali ile kendisini kamera ekranlarından gösteremediği için her geçen dakika sonrası bu küçüklüğünden miras kalan fobilerinin sıralı olarak ortaya çıkması sorunu ile karşılaşır. Ve yapımdan da anlaşıldığı kadarı ile bunları alt etmekte pek de başarılı olmaz…
Uzak Doğu Korku Sineması Biçimciliği…
Film, tamamen Aslı karakteri olan Eylül Ezgi Yılmaz’ın oyunculuğu ile belli oranda mesafe kat ediyor. Genç oyuncunun kariyerine baktığımızda “Pist”, “Aşk-ı Suzan” türü uzun metraj yapımlar ve “Kuzey Güney”, “Kahire Palas” gibi diziler ile ekranların çok da yabancısı olmadığını anlıyoruz. Aynı zamanda İstanbul Devlet Tiyatrosu’nda da bazı temsillerde karşımıza çıkan birisi. Evet, bu filmde Yılmaz iyi bir oyunculuk ortaya koyuyor. Zira özellikle başlangıçta Aslı’nın kapıyı açıp metro istasyonundan kendisini kurtarmaya çalıştığı sahneler uzadıkça açıkçası izleyende bir sıkılma başlıyor. Ancak kısa bir süre sonra Eylül Ezgi Yılmaz’ın gerçekçi oyunculuğu ve fobileri ile yüzleşen kısımları ile bu senaryo eksikliklerini belli ölçüde giderdiğini söylememiz mümkün.
Senaryoda özellikle metro’daki tek başına mahsur kalınan kısımlar, Aslı’nın şarjının bitmesinin tam da bu aşamaya denk gelmesi aslında klişeleşmiş bir yaklaşımın ürünü. Üstelik bir de Aslı’nın fobilerinin bize henüz ilk sahnelerde oldukça amatör bir psikolog (Sevinç Gök) ve hasta mizanseni ile anlatılmaya çalışılması da yine filmin henüz başlarında büyüsünü bozuyor. Ve de Aslı’nın çocukluk dönemine (Zeynep Geyik) ait sahneleri de oldukça yavan ve kötü çekilmiş. Ancak bahsettiğim gibi oyunculuk ile birlikte Uzak Doğu korku sinemasının renk tonlarına sahip ve kamera çekimlerinde ise uzak ve yakın planların başarılı sunumu, filmin biçimsel yapısı itibariyle senaryo eksikliklerinin ve mantıksal hatalarının çokça göze batmamasına katkı sunuyor. Animasyon kısımlar, yaratık ve farelerin saldırıya geçtiği sahneler de yine teknik olarak hiç de fena değil…
İkinci Seans 14 Gün Sonra…
Özellikle “Camdaki Kız”, “Masumiyet Apartmanı” ve “Kırmızı Oda” gibi kahramanların psikolojik yönlerinin ön plana alındığı dizilerin etkisi bu yapıma da belli oranda sirayet etmiş. Bu hafta vizyona giren “İlk Seans: NMSM”, çok başarılı olmadığımız korku ve gerilim türüne, modern toplumun üstesinden çok da başarıyla gelemediği fobileri/korkuları temelinden hareketle, örneklerine göre cin, peri gibi insan dışı varlıklar ile anlatmayla yetinmeyip, insanın içindeki korkularla izaha çalışan yapısı ve de Eylül Ezgi Yılmaz’ın başarılı oyunculuğu sayesinde farkını gösteriyor ve iki hafta sonraki devamı için merak uyandırıyor…
Tekrar belirteyim, yapım sadece 60 dakika süreli ve iki hafta gösterimde kalacak. Tüm senaryodaki eksikliğine rağmen doğrusu ben ikinci seansa gitmem diyemiyorum. “Bergen” ve “The Batman”i izleyip alternatif film arayışında olanlar için tercih edilebilir…
Yönetmen / Senaryo : Gökhan Murat Toktamışoğlu
Görüntü Yönetmeni : Ulaş Zeybek
Müzik : Fırat Deniz Haznedaroğlu
Oyuncular : Eylül Ezgi Yılmaz
Türkiye / Korku-Gerilim / 60 Dk.
Ahaha akla bak sanki isteseler 14 günden fazla vizyonda kalabilecek :))) böyle leş filmler zaten ilk haftadan sonra vizyondan kalkar ikinci haftada yapımcının memleketinde falan bir iki salonda kalır sonrada tamamen kalkar 🙂
Filmin %90 kadının *aağğğ* diye bağırmasıyla gidiyor. Ve… Kadın psikopat kardeşim kendisini kesiyor. Böyle korku filmi mi olur??
Ben filmi gayette beğendim. Başı biraz sıkıcı ama sonlara doğru oluşan gerilim ve korku tüm sıkıcı havayı yok ediyor. İkinci seansada gitmeyi düşünüyorum kendim
Bu gün izledim bir film ne kadar saçma olabilir diye düşünmeyin anca bu kadar olur hayatımdan 90 dkk çaldı çok pişmanım gözünü kapatıp izlesen porno filmi izlediğini sanırsın film aaahh uuuhhh diye başladı öylede bitti paranızı çöpe atmayn
Hayatımda izlediğim en en en vasat fiyasko filmdi aklı olan gitmez. Parama yazık !!! Zamanıma yazık!!!
Ben yaklaşık 26 27 senelik hayatımda bu kadar kötü film görmedim büyük ihtimalde görmem
Bu kadar kötü bı film görmedim resmen vaktimiz paramız boşa gitti 😠
Cok kötü bir film siddet ile gitmenizitavsiye etmiyorum
Ben HAYATIMDA BU KADAR REZİL BI FİLM GÖRMEDIM HEM PARAMA HEM VAKTIME YAZIK SAKIN GİTMEYIN ASLA TAVSIYE ETMEM BUNU YAPAN YÖNETMEN HIC IZLEMEMISMI YA
27 yıllık hayatımda görüp görebileceğim en kötü film. Bu filmi konusunu asla unutmayacağım bu da bir başarı aslında. Bu tarihten itibaren dünya tarihinde böyle kötü bir film daha çıkacağını kesinlikle düşünmüyorum. Film bir o kadar kötü olduğu gibi saçma sapan montaj hataları var. Neyse çizgi filme falan gidin
Lanet olsun bu filme uzun süreden sonra bir filme gidieyim dedim 70 artı 44 TL mısır parasıyla soyulmuş bir şekilde çıktım. Metroda ki fareleri anlatıyor. Bildiğin sanki ibbyi kötüleme amaçlı film gibi hahahaha… Gitmeyin paranıza yazık oturun cennet mahallesi izleyin