Jurassic World : Hakimiyet / Jurassic World: Dominion

Ben Yandım Siz Yanmayın!

Başlıktan anladınız! Ben izledim ve pişmanım. 2 Saat Youtube’da vakit geçirsem daha iyi vakit geçirmiş olurdum. Resmen seyirci ile dalga geçiyorlar. Youtuberlar dahi videolarında bir hikayeyi takip ediyor, saçma dahi olsa… Ortalama 10 dakika olan bu videoları belki de saçma olduğu için izliyoruz. Eğleniyoruz gülüyoruz, kafamızı boşaltıyoruz. Peki bir filmin tamamı bu şekilde olsa nasıl olur? İşte karşınızda: Jurassic World : Hâkimiyet!

Görsel efektler iyi mi iyi, aksiyon var mı var. Artık bunlar Youtube videoların da bile var. Bize artı olarak ne sunuyor? Ünlü oyuncular! Ha, pardon; bazı Youtuberlar Jurassic World : Hâkimiyet filminin oyunculardan çok daha fazla ünlü!

‘T-Rex’ten Nasıl Kaçılır?’
‘Raptor Bebeğini Çaldım!’
‘İllegal Dinazor Satışına Gizlice Girdim!’
Böyle başlıklarla Youtube’de yayınlanan videolar kolajını seyirciye sinema filmi diye yutturdular. Ama bunları izlemek için evden çıkıp, belki de arkadaşlarla buluşup, para vererek sinemaya gitmeye gerek var mıydı?

Neden Bu Kadar Kötü?

10 Dakikalık bir hikaye oluşturmak, 2 saatlik bir hikaye oluşturmaya göre görece basittir. Örneğin 2 ayrı pizzacıdan pizza sipariş edeceğiz biri ucuz olacak biri pahalı ve ikisini karşılaştıracağız ama hangisinin pahalı hangisinin ucuz olduğunu karşılaştıran bilmeyecek.

Bunu Jurassic World : Hâkimiyet! filmine uyarlarsak; T-Rex ile Giganotosaurus’u kapıştıracağız acaba hangisi kazanacak? Hatta iki video halinde yayınlarız, ilkinde yorumlara hangisinin kazanacağını yazın deriz. Daha eğlenceli hale getiririz. Giriş, pizza sipariş etmemiz pizzanın gelmesi; giriş, iki güçlü dinazorun kapışma iddiası ve onların sahneye çıkması. Gelişme, karşılaştıran kişinin pizzaları yemesi ve yorum yapması; gelişme, T-Rex ve Giganotosaurus’un kapışması. Sonuç, hangi pizza iyi; sonuç, hangi dinazor kazandı?

Her iki videonun, gerçeklik hissi yani samimiyetiyle doğru orantılı olarak sosyal medya platformlarında izlenmesi yüksek olur. Ama iş 2 saatlik bir öyküye gelince, işin içine ayrıntılar, küçük çelişmeler, öykü içindeki bağlar ve elbetteki replikler girer. Düşünün 2 saat oturmuş tek bir noktaya bakıyorsun. Birinin bunu yaptığını görseniz deli dersiniz. Bu insanın deli olmaması için süren bir şeyi takip etmesi lazım. Süren; yani süregelen. Peki bu süregelen şey parça parça görüntülerden oluşsa… Bi hayal edin…  Ekran da sürekli değişen videolar var ve 2 saat boyunca biri izliyor… Yine deli dersin. 2 saat, 10 dakikadan 12 video yapar. Bu şekilde ardarda Youtube’de 12 video izleyen kişi sayısı azdır. Ama bizden bir de bunun için kalkıp sinemaya gitmemizi istiyorlar. Akıllarını peynir ekmekle yemiş bunlar.

Jurassic World : Hâkimiyet! teknik olarak başarılı bir film. Yönetmen ne yaptığını çok iyi biliyor. Oyuncuların nasıl oynaması gerektiğini çok iyi anlamış. Hiç biri sırıtmıyor. Biri daha gerçekçi, biri daha dramatik veya karikatürize ederek oynamıyor. Planlar göze çok iyi geliyor. Ama gelgelelim filmde anlamlı bir hikaye yok. Bir neden sonuç ilişkisi yok. (Sözde var)

Replikler kulağa hoş gelen havalı sözler olduğu için söylenmiş. İnanılır gibi değil. Filmi 2 – 3 dakikalık parçalar halinde seyredin, aksiyon filmleri hoşunuza gidiyorsa, o parçalar keyifli gelebilir. Peki gerisi… Örneğin; başrol birine neden bize yardım ediyorsun diyor. O biri de küçük kızı gördüm ve gördüğümü söyleyemedim o nedenle yardım ettim diyor. Yardımdan kastı ise ölümü göze almak ve tüm varlığı olan devasa kargo uçağının parçalara ayrılması.

Bu arada; para kazanmak için her türlü illegal işi yaparım diyor. Başka bir örnek; a kişisi b kişisine, içeri girebilmem için senin gelmen lazım diyor. B kişisi kabul ediyor. Sonra B kişisi soruyor nasıl gireceğiz o yere diye, A kişisi de diyor ki bana davetiye gönderdiler, içeri girebileyim diye. B kişisi de sormuyor tabiki de, içeri girebiliyorsan neden binlerce kilometre yol yapıp benim yanıma geldin diye. Başka bir örnek; söz de kötü adama yardımcısı ihanet ediyor. Kötü adam neden ihanet ettin deyince de ne derse beğenirsiniz, ben sen değilim.

Filmin tamamı bunlarla dolu. Bir sekansdan diğer sekansa geçiş bu şekilde oluyor. Film iki ayrı hikayeden ilerliyor ve ikisi sonlara doğru küçük kız üzerinden birleşiyor. İki ayrı hikayenin bağımsız altı veya yedişer sekansı var. (Yanılmıyorsam) Hikayeler birleştikten sonra da 4 sekans… İstisnasız her birinin geçişi bu şekilde. Hiçbir mantık yok. Sekanslar içinde olayların bütünlüğü de yok. Örnek; kötü adamlardan biri ve iyi adamımız iki dinazorun dövüştürüldüğü bir yere düşüyor. Burada seyirci ne bekler, iyi adam ve kötü adam dövüşürken bir yandan dinozorlarla da dövüşsün…. Ne güzel aksiyon sahnesi olur… Ama dinozorlar yok. Bir anda kayboluyor. Kötü adam yere düşünce birdenbire dinozorlardan biri ortaya çıkıyor. Dinozorun bağlı olduğu demir kısa geldiği için kötü adam kurtuluyor. Peki
diğer dinozor! Saçmalık burada bitti mi? Biter mi hiç… Daha fazla sizi sıkmayım.

Bunun gibi bir sürü sahne var. Buradan Jurassic World : Hâkimiyet! filmini Mustafa Sandal’ın, onun arabası var ama ruhu yok sözleriyle uğurluyorum.

En sevdiğim saçmalığı sona sakladım. Filmin hikayesinin dinozorlarla alakası yok. Şaka yaptığımı sanıyorsunuz değil mi?

NOT : Kim derdi be, birgün Mustafa Sandal’ın ‘Onun Arabası Var’ şarkısını anacaksın, Kim derdi Mustafa Sandal’ın Jurassic World film eleştirisinde geçeceğini… Bir laf var, bilirsiniz; öyle filme böyle yorum…

Yönetmen : Colin Trevorrow

Senaryo : Emily Carmichael, Colin Trevorrow

Görüntü Yönetmeni : John Schwartzman

Müzik : Michael Giacchino

Oyuncular : Chris Pratt, Bryce Dallas Howard, Laura Dern, Sam Neill, Omar Sy, Jeff Goldblum, DeWanda Wise, Mamoudou Athie, Isabella Sermon

ABD / Aksiyon-Macera-Bilimkurgu / 145 Dk.

OrtaKoltuk Puanı:

2 YORUMLAR

CEVAPLA

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz