Kefernahum  / Capharnaüm

Kefernahum/Capharnaum : İncil’de adı sık geçen bir şehrin ismi. Genesaret Gölü’nün (Taberiye Denizi) kuzeyinde, günümüz Filistin toprakları içinde yer alır. Diğer bir anlamı da, kullanılıp atılmış eski eşyaların toplandığı yığına verilen isim.

Çöplükte açan çiçek, Kefernahum

Nadine Labaki’nin daha önce de ”Karamel” filmini izlemiş ve adı gibi pek tatlı bulmuştum! Tam bir kadın hikayesiydi ama pek çok konu barındırıyordu. Lübnanlı yönetmen Nadine Labaki, Kefernahum’da daha sert bir film çıkarmış. Çok dokunaklı ama bir o kadar da rahatsız edici. 12 yaşında olduğu varsayılan, çünkü ne kimlik kağıdı var, ne de anne babası onun hangi yıl doğduğunu hatırlıyor, ama kırklı yaşlarında bir bilge gibi düşünüp hareket eden, bir yandan da kötü yaşam koşullarından, 8 yaşında bir küçük çocuk gibi gösteren Zain’in öyküsü bu. Onun öyküsünde, yoksulluğun, çaresizliğin, hayatta kalma içgüsünün, savaşının, göçmenliğin, çocuk olmanın ama büyük gibi yaşamak zorunda kalmanın, sevgisizliği ve sevgi var, yani her şey iç içe.

Zain, anne babası ve bir çok kardeşiyle birlikte başı sonu olmayan, perişan bir yaşam sürmekte, okula gitmek, düzgün yemek yemek, kardeşleriyle insan yerine konmak gibi hayallerini sürekli ertelemektedir. Ondan beklenen sokaklarda para kazanması, her şeye rağmen ayakta kalmasıdır. Zain, Lübnan’ın, gelen geçen hanı bu kaotik ülkenin sığınmış ailelerinden biridir ve etraflarında onların bu yoksulluğu ve çaresizliğini sömüren bir de başka kesim vardır; leş kargaları. Aslında onlar da bu yoksulluğun içinde yaşar ama yoksulların sırtından vurgun vururlar. Tıpkı sahte kimlik yapan, kaçak göçmenlerin zorlukla kazandıkları parayı yalan dolan vaatlerle ellerinden alıp onları tongaya düşüren adam gibi, 12 yaşındaki kızı evlendik bahanesiyle evine kapatıp ırzına geçen bakkal gibi.

Zain, küçük bir çocuk olarak etrafında gördüğü bu bozuk düzene ne kadar karşı koyabilir, ne kadar ayakta kalabilir, ne kadar isyan edebilir? Nadine Labaki orada harika bir çözüm buluyor: hapse düşen Zain, anne ve babasını mahkemeye veriyor, hem de kendisini dünyaya getirdikleri, bu sefil yaşama dahil ettikleri için. Aslında Zain’i çileden çıkartan kız kardeşinin kaybı üzerine yeni bir çocuk dünyaya getirmeye hazırlanan ana babasının umursamazlığıdır. Çünkü o kadar yoksulluk içinde çocuğun hiç değeri yoktur. Tıpkı doğadaki gibi, güçlü olan yaşar, diğerleri yok olur, yerlerine yenilerinin gelmesi gerekir ki düzen devam etsin.

Tarımsal yaşamda çok çocuk bunun için gerekli, bedava işçi, emek gücü. Küçücük kızını gece yarısı Taksim’de güya mendil sattırarak dilendiren bir anneyle kavga etmiştim, “çalışacak tabii, diyordu, eve ekmek alınması lazım.” Zor hayat koşullarının insanı ne kadar acımasız yaptığını iyi işliyor Nadine Labaki, tıpkı o Lübnan sıcağında pervanelerin serinletmeye çalıştığı hapisane ortamını, o insanların fare gibi tıkıldıkları o dehlizleri gösterdiği gibi. Gizlice sütünü sağıp bozuk diye kapalı tuttuğu bir tuvalette bebeğini büyütmeye çalışan Etyopyalı kaçak işçi kadın gibi.

CAPHARNAUM

Filmin oyuncu kadrosunun tamamı amatör, o hayattan gelme çocuklar. Nasıl da güzel oynuyorlar, 10 aylık bebek bile büyük bir aktör gibi! Gerçek hayatta da kağıtları olmayan ve hastalandığında tedavi olması için zorluk çıkarılan bir oyuncu o. Üstelik ailesi de çekim sırasında kaçak göçmen oldukları için yakalanıp tutuklanmış ve bebek onları görsün diye zaman zaman cezaevine götürülmüş! Başrol oyuncu Zain, ki o da kaçak bir göçmen, muhteşem bir iş çıkarıyor, bakışları, öfkesi, mutluluğu biraz da kendi yaşamından kesitleri canlandırdığı için, değme ödüllü aktöre taş çıkartıyor. Ve ana baba, onlar da.

Büyük emek verilmiş, senaryosu iki yılda yazılmış, büyük iş başarılmış bu film festivallerden eli boş dönmüyor elbet. Şimdi Lübnan’ın Oscar adayı. İçiniz kıyılmadan bir sahnesini bile izleyemeseniz de, yakın coğrafyamızda olanı biteni, bize sansürsüz gösterdiği için kaçırılmaması gereken bir film, zaten filmi Antalya’da gösterirlerken “Bu filmi en iyi Türkler anlayabilir, siz 3 milyon göçmeni barındırıyorsunuz” demişlerdi. Bir kez daha bravo Nadine Labaki’ye, o çocukların dramından etkilendiği, çöplüklerde dolaşıp o filmi çektiği ve hiç olmazsa bu soruna dünyanın dikkatini yönelttiği için!

Biraz da iyi haber istiyorsanız, Zain, Norveç’e göçmen kabul edilmiş, okula gidiyor. Diğer oyuncu ve kaçak göçmen olanların da yaşamı değişmiş. Sinema hayat kurtarıyor!

OrtaKoltuk Puanı:

2 YORUMLAR

  1. Bazı eleştirmenler filmde olayların nedenine hiç değinilmediğine, yönetmenin sonucu çok çocuk yapmaya bağladığını söylüyor. Siz ve Atilla Dorsay da bu konuya hiç değinmemişsiniz. Neden?

CEVAPLA

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz