Kız / Girl
Lucas Dhont ilk filmi ‘KIZ’ ile Cannes’da Altın Kamera ve FIPRESCI ödüllerini kazandı.
ÖDÜLLÜ ÖZGÜN FİLM
‘Kız’ın 16 yaşındaki başrol oyuncusu Victor Polster, Cannes Belirli Bir Bakış ölümünün En İyi Erkek Oyuncusu seçildi. ‘Erkek’ dalının galibi aktör filmde bir ‘kız’ı, bir balerinayı canlandırıyor. Ergen trans birey Lara, erkek vücudu içinde sarışın güzel bir kız olarak, kadın olmak için gerekli ameliyata hazırlanıyor. Ergenlik sorunları, transseksüellik, kimlik bunalımı gibi zorlu temaları işleyen film, Lara’nın acılarını anlatırken melodramın tuzağına düşmekten ustalıkla sıyrılmış.
Yönetmen : Lucas Dhont
Senaryo : L. Dhont- Angelo Tijssens
Görüntü yönetmen : Frank Van Den Eeden
Müzik : Valentin Hadjadj
Kurgu : Alain Dessauvage
Oynayanlar : Victor Polster- Arieh Worthalter- Kateljine Damen- Valentin Dhaenenes
Flaman yönetmen Lukas Dhont, ilk uzun metrajlı filmi ‘Kız/Girl’ ile dünya prömiyerini yaptığı Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye ve Uluslararası Sinema Eleştirmenleri Birliği (FIPRESCI) ödüllerini kazandı. Cannes’da kamera arkasına ilk kez geçen yönetmenlerin elinden çıkma filmlerin en iyisine verilen Altın Kamera Ödülü’nün dışında ‘Kız’ın 16 yaşındaki başrol oyuncusu Victor Polster, Belirli Bir Bakış bölümünün En İyi Erkek Oyuncu’su seçildi. ‘Erkek’ dalının galibi Polster, filmde bir ‘kız’ı, bir balerini canlandırıyor. Ergen trans birey Lara erkek vücudu içinde sarışın güzel bir kız. Bir yandan ergenliğin getirdiği huzursuzlukla başa çıkmaya çalışan Lara, bir yandan da bale eğitimindeki zorlukları aşmaya çalışıyor.
Babası ve erkek kardeşiyle yaşayan Lara’nın rüyasını gerçekleştirmesi için, bale eğitimi verilen bir şehre taşınmayı kabul eden ailesini zor günler beklemektedir. Üç kişilik bu orta direk Belçika ailesinde baba şoförlükle geçinmekte, kadın olmak için gerekli ameliyata hazırlanma sürecindeki Lara bir bale okuluna devam etmektedir. Aynı zamanda beş yaşındaki erkek kardeşine de annelik etmek durumundadır.
Film, anne hakkında hiçbir ipucu vermiyor. 27 yaşındaki yönetmen Lucas Dhont, 2009’da Belçika’da bir gazete haberinden yola çıkarak senaryosunu Angela Tijssens ile yazdığı ‘Kız’ için: “Böyle bir cesaret öyküsü benim ilk filmimin konusu olmalı” demişti. Dhont, bu çarpıcı, özgün ve cüretkâr konunun üstesinden gelebilmek için, ilk kez kamera arkasına geçen bir yönetmenden beklenmedik başarılı bir mizansene imzasını atmış.
Büyük bölümü bir bale okulunun öğrencileri ile üç kişilik bir aile arasında geçen filmi, Dhont gerilim temposunu baştan sona ayakta tutan, başarılı bir sinematografi eşliğinde, oya gibi işleyerek anlatıyor. 2009’da ünlü bir balerin olmayı düşleyen, erkek olarak doğan, gazetelere geçen kızın öyküsünü hayata geçirmek için Dhont sekiz yıl uğraş vermiş. Bu süre zarfındaki casting arayışı hüsranla neticelenmek üzere iken, 2017’de Victor Polster role talip olmuş.
Ergenlik sorunları, trans seksüellik, kimlik bunalımı gibi zorlu temaları işleyebilmenin yolu, bale becerisi olan çocuk yaşta bir aktörü bulmaktan geçiyordu.
ÇARPICI, İLGİNÇ, CÜRETKÂR BİR KONU
Filmde uzun saçlı, melek yüzlü, güzeller güzeli sarışın bir Lara olarak izlediğimiz Victor Polster’i Cannes’daki ödül gecesinde smokinli yakışıklı bir delikanlı olarak görünce şaşkınlığımızı gizleyemedik. Kendisinin 16 yaşında, Anvers’li bir bale öğrencisi olduğunu öğrendik. Cannes’daki Kapanış Galası sonrası, ödülü elinde yaptığı basın toplantısında Polster, bu başarısından sonra dans ile sinema arasında tercihte zorlanacağını anlattı.
“Filmin iki aylık çekim sürecinde, etrafımızdaki herkes benim kız mı, erkek mi olduğumu sorguladı. Baletler parmak ucunda dans etmez. Lara rolü beni bu yönüyle zorladı” dedi.
Yıpratıcı provalarda, erkek olarak pointe yapmak için zorlanan, ayak parmakları kan içinde kalan Victor Polster, üç aylık zorlu bir eğitim sürecinden geçmiş. Zorlu, sıkı disiplinli bir eğitim gerektiren bir süreçte, vücudu Lara’nın azmine ihanet etmektedir. Zira kendisi erkek olarak dünyaya gelmiştir. Çocukluğundan beri cinsiyet değiştirmeyi amaçlayan Lara, doktor nezaretindeki hormon tedavisini, nihai çözüm ameliyatına kadar düzenli olarak sürdürür.
Çevresiyle iletişim kurmakta zorlanan, az konuşan, içine kapanık, ketum bir kız olan Lara, cinsiyet değiştirme yolunda kullandığı hormon haplarının daha çabuk tesir etmesi için doktordan verdiği dozu arttırmasını talep eder. Aklına koyduğu radikal kararı bir an önce hayata geçirmek için sabırsız davranan Lara, doktorundan, babasından, psikiyatrından tam destek almasına rağmen yaşadığı travmayı atlatabilecek güce sahip midir? Film bu soruya cevap arıyor.
Kendisine her konuda destek veren, anlayışlı, tolerans sahibi babasının varlığına rağmen, bir annenin eksikliğini her an hisseden Lara, kendisini kız hissettiği için cinselliğini de bir dişi olarak yaşamak istiyor. Bale eğitimi sırasında, beraber duş yaptığı kız arkadaşlarının, katıldıkları bir kız partisinde, Lara’dan ısrarla ve acımasızca cinsel organını göstermesi konusundaki kararlılıkları, filmin trajik sonunun başlangıcı olur.
Yönetmen Lukas Dhont, kendini yabancı bir bedene hapsolmuş hisseden Lara’nın acılarını anlatırken melodramın tuzaklarına düşmekten ustalıkla sıyrılmış.
Yüreklere hitap eden, etkileyici bir duygusal film yapmasında genç aktör Victor Polster kendisine yardımcı oluyor. ‘Şafakta Verilen Söz/La Promesse de l’Aube’un başarılı Fransız aktörü Arieh Worthalter, ‘Kız’ın toleranslı, fedakar babası rolünün hakkını veriyor.