Lilo & Stitch

Sınır ile Sığınak Arasında: Stitch’in Dünyaya Düşüşü

Disney’nin Lilo & Stitch (2025) filmi, yalnızca eğlenceli bir yeniden anlatım değil; bellek, kültürel temsil ve etik sorumluluğun göreve çağrıldığı yeniden bir düşünce üretimi.

OrtaKoltuk Puanı:

 

Cuma (23 Mayıs 2025) günü vizyona girecek Disney’nin canlı aksiyon ve CGI (bilgisayar yapımı görüntü ya da sayısal görselleştirme) birleşik (hibrit) yapımı Lilo & Stitch (2025) filmini izleyecek otuz iki yaşındaki bir izleyici, bu filmin 2002 tarihli 2D animasyon orijinalini izlediğinde dokuz yaşındaydı. Sinema salonuna, çocukken izlediği o anlatının günümüz olanaklarıyla yeniden üretilmişini görmeye giriyor. Şimdi karşılaşacağı, yalnızca bildiği öykünün güncellenmişi değil; zamanın, belleğin, uygarlık gelişiminin ya da değişiminin, etiğin, teknolojinin birlikte biçimlediği bir yorum. Elbette bu yorumu alımlayacak olan kendisi de değişti, gelişti.

2002’de suluboya arka planlarla anlatılan o arkadaşlık, aile öyküsü de bu sırada gerçek mekânlarda çekilmiş, gelişmiş CGI teknolojisiyle işlenmiş, görsel olarak güçlü bir yapıya sahip bir evrene kavuştu. Lilo & Stitch evrenine ilk kez yaklaşacak izleyiciler için bu öykü, birbirine yabancı iki varlığın — çok yalnız, zeki, duyarlı bir çocuk ile kaosla beslenen bir uzaylı deneğin, birbirlerinde buldukları (ve yakın çevrelerini dahil ettikleri) aile olarak özetlenebilir.

Lilo, Hawaii’de on dokuz yaşındaki ablası Nani ile yaşayan, akranları tarafından dışlanan, zorbalık gören bir çocuk. Stitch ise bir uzaylı bilimcinin, Galaktik Federasyon’un yasalarına uymayarak yıkım için tasarladığı deneysel yaratık. Federasyon’un cezasından kaçarken dünyaya düşer. Lilo onu köpek sanarak sahiplenir ve tehlikeli ama hem eğlenceli hem öğrenceli bir yolculuk başlar. Aralarındaki ilişki, Hawai kültürünün temel sözü “ohana” (aile) kavramı ile gelişir. Aile, kimseyi geride bırakmayan ve kimseyi unutmayan bir bağdır. Bu temel üzerinden öykü sevimli, düşündürücü, yer yer de oldukça dokunaklı ilerler.

Öykü çizgisi ve hatta kimi replikler aynı bırakılmış olsa da yeni filmde başarılı yeni dokunuşlar görülmekte. Örneğin Hawaii, suya karşı dayanıksız olan Stitch uzaklaşıp doğasını gerçekleştirebileceği lağımlı, beton kentlere gitmesin diye seçilmiş bir ada fonu olmaktan çıkarılmış. Hawaii kültürünü içeren, yaşayan bir bağlama dönüştürülmüş. Danslar, yerel müzikler, ada halkının dili, aksanı ve jestleri anlatıya zenginlik katmakta. Hawaii yalnızca bir coğrafi mekân değil, karakterlerin duygu, düşünce, düş ve davranışlarının, ilişkilerinin, biçimlendiği bir kültürel zemin olarak yer alsın istenmiş. Aynı zamanda, hâlâ anlatının mekânsal, simgesel sınırlarını çizen bir yapı olarak işlev görüyor. Stitch’in öyküsü yalnızca bir uzaylının dünyaya düşmesi değil, o dünyaya sıkışması üzerinden gelişmeli çünkü. Bu ada, başlangıçta kaçışsızlık, doğal hapishane iken zamanla bir sığınak olacak ve karakterimize iyilik yönünde dönüşüm alanı açacak. Bu dönüşüm Lilo’nun da içe kapanışını dış dünyaya açan bir metaforu da içeriyor elbette. İzole bir coğrafyanın iyileşmenin sahnesine getirilmesi, iki filmdeki ortak anlatının belki de en sessiz ama en sahici başarısı olabilir.

Yapımın bu yaklaşımı, yalnızca bir estetik tercih değil; aynı zamanda son yıllarda artan kültürel temsil ve sömürgecilik sonrası etik tartışmalarının sinemadaki karşılıklarından biri. İlk filmle birlikte, şimdi bir ABD eyaleti olsa da Hawaii’nin, ABD tarafından halk oylaması yapılmadan ilhak edilmiş olmasını ve yerli halkın kimliğine yönelik tarihsel baskıların günümüzdeki sanatsal temsillerde nasıl düzeltildiği sorusunu gündeme getirmişti. Bu bağlamda, filmde mekânsal, kültürel ögelerden başka yerel oyuncu, danışman, senaryo ve ekip çalışanlarına özellikle yer verilmiş.

Film müziklerinde Hawaii doğumlu sanatçılar Iam Tongi ve Bruno Mars’ın seslendirdiği parçalar yer alıyor. Iam Tongi, “Hawaiian Roller Coaster Ride” şarkısının yeni versiyonunu seslendirirken, Bruno Mars da Elvis Presley‘nin “Burning Love” yorumuyla katkı sunuyor.

İlk filmde Lilo’nun Elvis Presley hayranlığı yoğun işleniyordu. Bu durum, Amerikan kültürünün adadaki yansımalarına ironik bir gönderme gibiydi. Yeni filmde müzik, ada kültürü ile Amerikan etkisi arasında daha dengeli bir skalada yer almış. Kamehameha Okulları Çocuk Korosu’nun performansı, orijinal filmde olduğu gibi bu versiyonda da müzikal ve kültürel bir köprü işlevi görüyor. Hula dansı, dans figürlerinin anlatttığını içeren kareler ve tüm bu ögeler, filmin üretiminde kültürel temsiliyetin etik bir sorumluluk olarak ele alınış çabasını gösteriyor.

Kız kardeşler arasındaki bağın seyirciye geçişi de ikinci filmin başarılarından. Her iki oyuncu da çok iyi, özellikle Lilo’yu canlandıran Maia Kealoha, filmin taşıyıcı duygusal eksenini oluşturuyor. Film için büyük bir şans. Nani rolündeki Sydney Agudong da abla karakterinin sorumluluğunu, kırılganlığını, “erken büyümek zorunda kalmak” durumunu iletmekte becerikli. Yaratılan yeni karakterlerle “seçilmiş aile” kavramı genişletilmiş.

Filmde aile yalnızca genetik bağdan değil; kriz anında gösterilen ilgi, karşılıklı sorumluluk, birlikte iyileşmek ve ortak geleceğe gönüllü olmaktan doğuyor. Bu yönüyle Lilo & Stitch (2025), klasik aile tanımlarını geliştirip bir etik yakınlık önerisi getiriyor. Özellikle abla Nani karakteri üzerinden, bireyin kendi gerçekliğini ifade edeceği geleceğini inşa etmesiyle aile bağını sürdürmesinin çelişmek zorunda olmadığı, uygun koşullar sağlandığında “gitmek” ile “terk etmek” arasındaki farkın vurgulandığı bir yaklaşım geliştirilmiş.

Filmin tonundaki mizahın ve duygu geçişinin sağlanışı da diğer başarılarından. Kahkaha atılan sahneler de var, gözlerin dolduğu anlar da. Ama önceki gibi yeni film de yine senaryosunda eksik kalan bir şey varmış gibi hissettirdi. 2002 filmindeki sosyal hizmet görevlisi (aynı zamanda eski CIA ajanı) Cobra Bubbles daha karmaşık, katmanlı bir figürdü, sertlikten şefkate doğru evrilmişti. Yeni filmde aynı karakter yalnızca CIA’den ve önceki anlatıdaki dönüşümü taşımıyor. 2002’de Roswell repliğiyle (“Tehlikeli sularda yüzüyorsun, Lilo. Biliyorum çünkü 1973’te Roswell’deydim.”) gizemli ve ironik bir gönderme de yapmıştı. Şimdi o replik yok. Bu yokluk izleyicide şu soruyu doğurabilir: Roswell göndermesinden neden vazgeçildi? Bu olay, zaman içinde anımsatılmasından çekinilen bir imgeye mi dönüştü, yoksa yalnızca yeni anlatıya hizmet etmeyen bir ayrıntı mıydı? Oysa ilk filmde bu tür göndermeler, karakterin ikna gücünü ve anlatının çok katmanlılığını besliyordu.

Bazı sahneler içimizdeki kahkahayı uyandırıcı olarak yeni filmde daha güçlü olabilir; ama şaşkınlıktan sürekli dondurması yere düşen adam, orijinal yapımda daha belirgin ve etkiliydi. Ancak böyle karşılaştırmalar, yeni filmin duygusal, kültürel ve teknolojik gelişiminin sunduklarını gölgelemiyor. Lilo & Stitch (2025), sevgiyle ve etik hassasiyetle yaklaşılmış, özenli davranılmış bir yeniden anlatım. Stitch daha sevimli. Lilo yine kalbimizi açıyor. “Ohana” ise hâlâ bir arada kalmayı öğretiyor, üstelik daha da geniş aile olmaya özendirerek.

Yönetmen : Dean Fleischer Camp

Senaryo : Chris K.T. Bright, Mike Van Waes

Görüntü Yönetmeni : Nigel Bluck

Müzik : Dan Romer

Oyuncular : Maia Kealoha, Sydney Elizabeth Agudong, Courtney B. Vance, Zach Galifianakis, Billy Magnussen, Tia Carrere, Amy Hill, Jason Scott Lee

ABD / Macera-Aile-Komedi-Bilimkurgu / 108 Dk.

1 YORUM

  1. Ailenin kişisel gelişimi desteklerken birliği, birlikteliği de koruyan bir bakışla anlatılışı çok etkileyici. Film ezelden beri yaşanan çatışmalara gerçek bir çözüm önerisi sunmuş.
    ABD’nin siyasal, sektörel hakimiyetine rağmen müziğin, dansın, halkının dili ve aksanının kültürel temsil olarak gösterilme çabası da takdir edilesi.👏
    Elinize, emeğinize sağlık. Yazınız 2002 yılında çaylak bir anne olarak göz ucuyla izlediğim çizgifilmi, bu çağımda ve yeni versiyonuyla nasıl yorumlayacağımı merak ettiriyor. 💐😍

CEVAPLA

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz