Meşru Gayrimeşru
Politik mesajlarla öğretici misyon görevi üstlenmek
Uzun süresine rağmen temposunu düşürmeyerek seyircinin sadakatini kazanan film, kapsadığı trajikomik motiflerle oldukça zengin. Bu sebeple ki, bir an dahi sıkılmadan filmin akışına kendinizi bırakabiliyorsunuz. Hikaye örgüsünün, usta oyunculuklarla katma değere vardığı bu filmin sunduğu politik mesajlarla öğretici bir misyon edindiğini söylemek yanlış olmayacaktır. Buna ek olarak, Şair Bedirhan Gökçe’nin şiir seslendirmesine ve Müslüm Gürses’in “Kısmetim Kapanmış” parçasına da yer vererek içeriğini renklendiren bu filme sinemada bir şans vermek yerinde olacaktır.
İlk Film, Görkemli Kadro
Yönetmen ve Senarist Ömer KAYDI’nın ilk uzun metrajlı filmi olma özelliğiyle öne çıkan “Meşru Gayrimeşru : Dersimiz İllegal Sanatlar” filmi, 25 Eylül akşamı Nişantaşı City’s Sineması’nda yapılan gala ile görücüsüne çıktı. Kadrosunda Erkan CAN gibi dev bir ismi barındıran bu komedi filmi için beklentiler haliyle yüksekti ve seyirciler bir oyunculuk şöleni yaşamak amacı ile sinema salonlarına girdiler. Gala organizasyonunun iyi olmayışı ve film öncesi oldukça dar bir alanda kalabalık seyirci grubunun bekleme zorunluluğu motivasyon düşürücü olsa da, filmin nasıl olduğuna dair merak seyircinin alanda kalmasının başlıca sebepleri arasındaydı.
Hikayeye Dokunmak
Film çıkış noktasını, hakim ve savcı gibi eğitimli, donanımlı ve aslında tuzağa düşmesi beklenmeyen insan profillerinin dahi telefon dolandırıcıları tarafından dolandırılmasına dair çıkan haberlerden alıyor. Baş karakterimiz idealist hukuk profesörü Erdem Kuş da (Erkan Can) bu dolandırıcılıktan nasibini alan mağdurlardan birisi. Öğrencilerine adalet sistemini anlatmaya ve mağdur sanıklarına adalet sağlamaya çalışan Erdem Kuş, açtığı davalarla bazı siyasi figürlerin önüne taş koyduğu için akademisyenlik mesleğinden men edilmesini takiben, işsizlik ve ekonomik güçlük gibi kavramlarla tanıştığı anlarda dolandırıcıların malzemesi haline dönüşüyor ve bir maceranın ortasına düşüyor.
İşsizlik sonrası ekonomik sıkıntılarla yüzleşen, elinde kalan son parayı dolandırıcılara kaptıran ve evini kaybetme tehlikesi ile karşı karşıya kalan Ertem Kuş, uğradığı haksızlıkla beraber belki de ilk defa adaleti aramak yerine pragmatist düşünerek kaybettiği parasını aramaya karar veriyor ve kendisini dolandıran çetenin Urfa’da ikamet ettiğini öğrendiği için Urfa yollarına yöneliyor. Bu süreçte ise şu an Urfa’da avukatlık mesleğini icra eden ve aslında çete ile akrabalık bağı bulunan eski öğrencisi Şahin’den yardım talebinde bulunuyor.
Tek İnsan, İkili Yapılanma
Erdem Kuş’un Urfa’daki telefon dolandırıcılığı çetesi ile yolunun kesişmesi, hukukçu kimliği ile uyuşmayan davranışlarda bulunması ve profesyonel kimliği ile hızlı bir şekilde sorununu çözüme kavuşturma isteği arasında kalması filmin ikinci yarısında seyircinin bir yandan gülerken diğer yandan karakterin iç sıkıntısına ve ikilemine eşlik etmesine sebep oluyor. Her ne kadar içe sinmese de, zaman ilerledikçe profesörün hukukçu etiketinden sıyrılmasına ve sıradanlığa geçiş yapmasına şahit oluyoruz. Karakterin dönüşüme girme halini ise, kıyafetinin ve davranışlarının farklılaşmasından ve ailesiyle ile kurduğu iletişim biçiminin sekteye uğramasından anlamak mümkün. İstanbul Urfa arasında mekik dokuyan karakterin, yolculuk sürecine dair herhangi bir sahnenin film içerisinde bulunmayışı ve iki il arası geçişlerin hızlı/aniden oluşu seyirci tarafından ilk etapta anlamlandırılması güç olsa da, bu geçişin iki il arasında değil de karakterin iki farklı bilinci ve kimliği arasındaki geçişe tekabül ettiğini anlamak mevzu bahis oluyor. Erdem Kuş, Urfa’ya varışında ve suç dünyasının içerisine adım atışında, rollerinden ayrışıyor ve yıllar boyunca üzerine eklemlediği sorumlulukları atarak çıplak kalıyor.
Ahlaki Suç-Hukuki Suç?
Parasını geri alma umudu ile yolculuğuna başlayan fakat Urfa’daki çetenin üyelerinden biri olarak kendisini bulan karakterimiz, içine düştüğü durumu var oluş amacıyla aynı zemine bir türlü oturtamıyor. En sonunda ise, öğrencilerine verdiği bir ders sahnesinde hukuki suç ile ahlaki suç arasında yaptığı ayrım bilgisi aklına düşüyor. Sistemsel suçların dünyanın çarklarını döndürdüğü ve hakimi olduğu bu dönemde, sistem suçu işleyenlere dönük işleyeceği suçun hukuki bir suç sayılsa ahlaki bir suç sayılmayacağı anlayışına sahip oluyor. Bu anlayışı benimsemesine bağlı olarak, sistemin konforunu kaybetme tehlikeline dönük yaşadığı korku ve kaygı duygularından faydalanan Erdem KUŞ, kendi adaletini sağlamada bir beis görmüyor. Filmin bu aşamada yaptığı politik göndermeler sorgulanmaya değer. Suçlu ile suçlu olmayanın yer değiştirdiği ve esas suçlunun hukuki olarak değil de ahlaki olarak belirlendiği yeni anlayışın altı çizilebilir mi bilmiyorum. Doğru olsa da olmasa da, Erdem Kuş, yolculuğunu tamamlayan ve dönüşüm geçiren bir kahraman olarak evine başka birisi olarak dönüyor.
Filmin Akışı
Uzun süresine rağmen temposunu düşürmeyerek seyircinin sadakatini kazanan film, kapsadığı trajikomik motiflerle oldukça zengin. Bu sebeple ki, bir an dahi sıkılmadan filmin akışına kendinizi bırakabiliyorsunuz. Hikaye örgüsünün, usta oyunculuklarla katma değere vardığı bu filmin sunduğu politik mesajlarla öğretici bir misyon edindiğini söylemek yanlış olmayacaktır. Buna ek olarak, Şair Bedirhan Gökçe’nin şiir seslendirmesine ve Müslüm Gürses’in “Kısmetim Kapanmış” parçasına da yer vererek içeriğini renklendiren bu filme sinemada bir şans vermek yerinde olacaktır. Şimdiden herkese iyi seyirler!
Yönetmen / Senaryo : Ömer Kaydı
Görüntü Yönetmeni : Şükrü Özçelik, Fahri Cihan Tatar
Kurgu : Ahmet Eroğlu
Müzik : Yıldıray Gürgen
Oyuncular : Erkan Can, Kemal Uçar, Şahin Sarsu, Burcu Salihoğlu, İbrahim Temizoğlu, Yusuf Uyar, Rıza Sönmez, Yaşar Akkoyun, Tuncay Beyazıt, Yüksel Güçlü, Bedirhan Gökçe
Türkiye / Komedi / 105 Dk.