Mezarlık
Şiddete kurban giden kadınların mezarlığına adalet çiçekleri ekilsin artık!
Kadın şiddetine farkındalık yaratmak adına “Mezarlık” dizisi doğru bir yapım olmuş. Dizinin adından başlayalım önce. Mezarlık emniyet binasının bodrum katıdır, adına neden mezarlık denildiğinin cevabını dizinin üçüncü bölümünde birim çalışanlarından polis Hasan’ın ağzından öğreniyoruz: “Bizim büroya neden mezarlık diyorlar biliyor musun, emniyette çözülemeyen ne kadar faili meçhul cinayet varsa hepsi arşivdedir, adalet arayıp bulamayanların son durağıdır arşiv”
Metaforik anlamda da kuşkusuz çok şey çağrıştırıyor, bodrum katı olduğu için nemlidir, duvarlar dökülmeye yüz tutmuştur, çürüme başlamıştır…
Adalet çürümeye başlamaya görsün bütün ülkenin iskeleti yıkılır.
“Adaletin küçüldüğü yerde büyük olan artık suçlulardır” sözünü unutmamak gerekir. Tabii Montaigne’in “adaletin olmadığı yerde ahlak da yoktur”sözünü de!
Dört bölümlük dizinin her bölümü bir film uzunluğunda, dolayısıyla sekiz bölüm olarak düşünebiliriz. Üç bölümünü seyredebildim. Kalan bir bölümü merak ettiklerimi siz okuyucularla paylaşarak eleştiri yazısından sonra izleyeceğim. her bölüm bir cinayete odaklanıyor ve düğüm çözülene kadar sürüyor. Her biri ayrı hikaye yani. İlk bölümün adı; Güneşten Daha Sıcak”, delillerin yok denecek kadar az olduğu bir durumdan, yanmış bir kadın cesedinden yola çıkılarak faillere ulaşılmaya çalışılıyor. İkinci bölüm”Bir Nefes Kadar Yakın” çöp konteynerinde bulunan kadın cesedi üzerinden hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığı, baskıcı aile yapısının çocuklar ya da gençler üzerindeki etkilerine göndermeler yapılıyor, üçüncü bölüm “Göldeki Kadın” adından da anlaşılacağı üzre ceset bu kez sudan çıkıyor, bu bölümde ruh hastası, psikopat bir seri katil sözkonusu…
dördüncü bölüm ise “Düğüm” izlemediğim için bir şey söyleyemeyeceğim ama umarım merak ettiğim soruların cevabını bu bölümde bulabilirim…
İSTANBUL SÖZLEŞMESİ YAŞATIR
Kadına uygulanan şiddet, kadın cinayetleri canımızı yakıyor; hele de faillerin adaletin elinden kurtulması, ellerini kollarını sallayarak ortalıkta dolaşmaları çok daha fazla acıtıyor. İstanbul sözleşmesi bu adaletin sağlanması için önemli bir anlaşmaydı, tam olarak uygulansaydı kuşkusuz bugün daha iyi bir noktada olacaktık. Şimdi uygulamayı bırak sözleşmesinin yürürlüğe girmesi en büyük derdimiz oldu.
Dizide Kadın cinayetlerini çözen “Özel Suçlar Birimi” bir göndermede İstanbul Sözleşmesine yapsaydı dizi amacına ulaşmış olacaktı. Evet birimin başına bir kadının getirilmesi akıllıca bir yöntem olmuş. Önem (Birce Akalay) sakin, vakur, soğukkanlı ama aynı zamanda içinde bu yapılanlara karşı büyük öfke taşıyan bir kadın. Birce Akalay da son derece iyi canlandırmış rolünü. Onu izledikten sonra “keşke bu tür birimlerin başına kadın polisler getirilse” diye düşünmeden edemiyor insan. Önem ismi ise özellikle seçilmiş olmalı, kadının önemine işaret etmek açısından. (Normalde böyle bir isme bugüne kadar rastlamadım) dizideki Önem ismi vurguyu artırmış. Önem’in özel hayatında liseye giden ergen bir kızı vardır, kocasını yıllar önce trafik kazasında kaybetmiştir. Kızına karşı aşırı kontrolcü davranmaktadır. Ayrıca amirine Haluk diye samimi bir şekilde hitap etmesi biz izleyicilerde merak uyandırmıştır. Eski arkadaş oldukları için mi yoksa arkada başka bir hikaye mi var. Önem’in gizemli bir tarafı da olduğunu düşünecek olursak bilmediğimiz bir hikayesi olduğunu düşünmüyor değiliz.
Serdar (Olgun Toker) Birimin başındaki amirin oğludur. Burada da babası tarafından takdir edilmeyen, kusurları görülen ama başarıları hiç görülmeyen bir baba-oğul (klasik) hikayesi ile karşılaşıyoruz. Serdar dik başlı, kabadayı, işkence yapmaya yatkın bir emniyet görevlisi.
Hasan (Şehsuvar Aktaş) emekliliği yaklaşmış silik gibi görünen fakat hiç de öyle olmayan sessiz ağırbaşlı, yüz çizgilerinin ardında acı bir yaşanmışlık hissi olan (ki o yaşanmışlığı üçüncü bölümde öğreniyoruz) görevli, öfkesini kontrol ettiğini düşünürken bu yaşanmışlığı çağrıştıran bir olayda kontrolden çıktığını gözlemliyoruz.
Sophia (Berna Öztürk) Aslında polis değil, tutuklu olmasına rağmen bilişim zekası yüzünden Önem tarafından Nergis olan adı değiştirilerek ekibe dahil ediliyor ve hacklediği telefon ve bilgisayarlar sayesinde cinayetleri çözmede oldukça yararlı oluyor.
Savcı Cem (Gökhan Demirdelen) dizideki en sinir bozucu tip. Önceleri “savcı cinayetlerin çözülmesini istemiyor” hissine kapılıyorsunuz ama sonra işini titiz ve dürüst yapan savcı görüntüsü veriyor. Kadınları küçük ve güçsüz görüyor, Önem belki bu önyargısını biraz olsun yıkıyor, Önem’e saygı duymak zorunda kalıyor…
görüldüğü gibi birim içinde de herkesin kendi hikayesi var dizi bu hikayeleri es geçmiyor, kurum içindeki çekişmelere de değinerek yelpazeyi geniş tutuyor. Merak ettiğim sorular ise Önem’in görünmeyen, Hasan’ın görünen ama çözülemeyen, Serdar’ın babası ile ilişkisi nasıl sonuçlanacağı hikayeleri…
VE VERİLEN MESAJLAR
Dizideki mesajlar da önemli ve bazıları cesurca;
ebeveynlere; ne baskıcı ol, ne aşırı kontrolcü,
Memurlara; amirine karşı çıkmasını bil, gerektiğinde inisiyatif koy,
Erkek memurlara; kadını küçük görme, senin yaptığın,çözdüğün her sorunu kadınlar da yapabilir,
Kurumlara; hatalarını ve eleştiriyi kabul et, özür dilemesini bil ve sorunu çözmek için elinden geleni yap…
Dizinin en önemli sahnelerinden biri de Önem Başkomiserin emniyet adına televizyonda yaptığı konuşmada adalet mağduru olmuş insanlardan özür dilemesi:
“Sistematik biçimde eski sevgilisinden şiddet görmesine rağmen Emniyet olarak kendisine şikayet edecek güveni veremediğimiz için özür dilerim, sokakta arkalarına bakmadan yürüyebilecekleri güveni Emniyet teşkilatı olarak veremediğimiz için özür dilerim.”
“Tacize tecavüze uğradıkları halde adalete inanmayıp bunu saklamak zorunda kaldıkları için özür diliyorum.”
Bu ülkenin tüm çocuklarından özür diliyorum, canice vahşice öldürüldükleri halde katilleri hala sokakta ellerini kollarını sallayarak dolaşabildikleri için.
Kadın erkek çocuk fark etmez, haksızlığa uğrayan adalet arayan fakat bunu bulamayan tüm vatandaşlarımdan özür diliyorum.”
Dizinin teknik olarak bazı mantık hatalarına bulunmasına rağmen; başarılı, yerinde ve zamanında buldum. Toplum olarak Önem gibi emniyet çalışanlarına ihtiyacımız var. Toplum olarak iyi bir temizliğe ihtiyacımız var, toplum olarak şiddeti; özellikle kadın ve çocuklara yapılan şiddeti durdurmaya bunun için de adalete ihtiyacımız var…
“Adalet halkın gıdasıdır,insan ona daima muhtaçtır” (Fransız yazar Chateaubriand)
Yönetmen : Abdullah Oğuz
Senaryo : Onur Böber, Evren Oğuz, Özden Uçar
Görüntü Yönetmeni : Ferhat Uzundağ
Kurgu : Hamdi Deniz, Uğur Nur, İsmail Seçkin
Müzik : Tevfik Akbaşlı
Oyuncular : Birce Akalay, Olgun Toker, Şehsuvar Aktaş, Hakan Meriçliler, Cem Sürgit, Sezgin Uzunbekiroğlu, Berna Öztürk, Baran Güler, Elif Sevinç
Türkiye / Polisiye-Suç- Gizem-Dram / 4 Bölüm 100 Dk.