Kendi ülkesinde mülteci olmak…
Günümüz izleyicisi başkalarının hayatını gözetlerken, son yıllarda sinemanın konusunu oluşturan öykülerin, evrensel bir yoksulluğun, evrensel bir yalnızlığın içinde kendisini de buluyor.
Temel insan haklarından barınma, başlanma, eğitim, sağlık ve seks gibi insani ihtiyaçlar, giderek daha belirleyici oluyor, “yaşama”nın önüne geçiyor.
Hayatın tüm acımasızlığı ve çaresizliğine rağmen zarafetini ve duyarlılığını bırakmayan genç kadının (Miso) mücadelesi, duruşu ve çalışkanlığına hayran olmamak elde değil.
Orijinal adı “Bir Küçük Prenses” olan filmi, biz İngilizce adıyla, “Mikro Habitat” olarak izleyeceğiz. Bana kalırsa doğru çeviri değil, ama doğru adlandırma.
“Yeni, öz ve biçim olarak da bir şey eklemiyorsa kalıcı olamaz” diyordu Atilla Özkırımlı, her ne kadar edebiyat için diyorduysa da, bu sanatın (hatta yaşamın) her anı ve her alanı için geçerli. Yönetmen alabildiğine yalın bir dille, bir öykü anlatma derdine düşmeden hayatın akışı içerisine çekiyor, izleyiciyi de. Sıradan bir gün, sıradan bir insan, sıradan bir yaşam… Ama o hepimiziz aslında, anlatılan hepimizin öyküsü.
Mültecilik ve göçmenlik üzerine pek çok film yapıldı. Oradan oraya sürüklenen, savrulan insanlar, yaşamlar gördük. Miso ise kendi ülkesinde, kendi şehrinde, kendi arkadaşları arasında mülteci oldu.
Yüreğimde derin ve ince bir sızı bıraktı film.
Yönetmen / Senaryo : Go-Woon Jeon
Görüntü Yönetmeni : Tae-soo Kim
Oyuncular : Esom, Jae-hong Ahen, Duk-Moon Choi, Jae-Hyun Choi, Jin-ah Kang, Gook-hee Kim, Ye-eun Kim, Sung-Wook Lee
Güney Kore / Komedi-Romantik-Dram / 106 Dk.
Başrol oyuncusu(Lee So-Young-Esom) için izlemeye karar verdiğim bir filmdi. Açıkçası bir beklentim yoktu. Filmi izlediğimde kalbimde bir boşluk hissi oluştu. Sanki o barda onun bir kadeh içerken ki yalnızlığını bende hissettim. Beni böylesine etkileyip güzel ve bir o kadar buruk hisler uyandırdığı için aklıma takıldı. Sizin yazınızı okuyunca düşünmeye başladım. Beni bu filmde etkileyenlerin ne olduğuna yani. Sanırım beni etkileyen karakterin güçlü duruşuydu. Bence tüm yaşadıklarına rağmen önemsediği şeyler onu ayakta tuttu ve onu Micro habitatı onun için her şeydi.