Pes Etme filminin yönetmen koltuğuna 1948 İngiltere doğumlu ”Buster(1988), Ateş Kuşları(1990), George Washington(2000), Undertow(2004), Kar Melekleri(2007), Joe(2013), Manglehorn(2014), Our Brand is Crisis(2016)” filmleri ile tanınan David Gordon Green oturmuş.
Yaşanmış gerçek bir hikayeden senaryolaştırılıp seyirci ile buluşturulan hikayede, Boston Maratonunda terör saldırısı sonucu ayaklarını kaybeden Jeff Bauman’ın yaşadıklarına odaklanılıyor. Jeff Bauman(Jake Gyllenhall) ve Erin Hurley(Tatiana Maslany) bir ayrılıp bir barışan iki sevgilidir. 2013 yılında Erin, Jeff’in çalıştığı iş yerine gelerek Boston maratonunda koşacağını söyleyip onunda kendisine katılmasını ister. Maratona katılmayı düşünmeyen Jeff, sevgilisine seyirci olarak destek vermek için pankart hazırlayıp maratona gider. O sırada iki terörist, Jeff’in bulunduğu alanda bombaları patlatır. Jeff, patlama sonucu iki ayağını dizden itibaren kaybeder. Hastahane sürecinde bombayı patlatan teröristleri de tespit eden Jeff, Boston halkının kahramanı olur. Sonraki tedavi sürecinde ailesi ve sevgilisinin desteği ile iki ayağının eksikliğini gidermeye çalışır..
Bugün genciz, güzeliz, sağlıklıyız. Peki, yarın? Tehlikenin nereden geleceğini bilemediğimiz için hepimiz bir engelli adayıyız. Bu nedenle, engelli insanlarımızın yaşamını kolaylaştıracak her türlü katkıyı yapmalıyız. Biz insanlar, her şeye olumlu bakmamıza rağmen çabuk unutuyor ve engelli kardeşlerimizin hayatını zorlaştırıyoruz. Engellilerin kullandığı yerlere araçlarımızı bırakıyor, trafikte araçlara binmelerini zorlaştırıyoruz. Alışveriş merkezlerinde, binalarda, asansörlerde onlar için tedbirler almıyoruz. Neden? Çünkü, hep sağlıklı kalacağımızı sandığımız için engellileri önemsemiyoruz.
Diğer bir konu ise, ülkemizde vatanımızı savunurken uzuvlarını kaybeden gazilerimize, görevi başındayken kazaya kurban giden memurlara, işçilere yeteri kadar değer verilmiyor ne yazık ki.. Avrupa’da, gazilere ve görevi başında uzuvlarını kaybeden çalışanlara son derece önem veriliyor ve onlar için her türlü kolaylık sağlanıyor. Biz, henüz o seviyede değiliz maalesef.
Pes Etme filminde, yukarıda bahsettiğim konulara değiniliyor. Jeff, ülkesinde ve Boston’da teröristleri teşhis edip yakalanmalarını sağladığı için kahraman ilan edilip, her türlü açılış ve spor müsabakalarına davet edilip onurlandırılıyor. Bu arada dar gelirli ailesi, Jeff’in popülerliğini reklam amaçlı kullanmaya çalışan kurumlara alet oluyor. Jeff ise, tüm halkın gösterdiği ilgi karşısında iyileşme mücadelesini bırakıp kendisine bebek gibi davranan annesine ve ailesine adeta teslim oluyor. Bu durum, sevgilisini çok rahatsız ediyor ve Jeff’i terkediyor.
İşte bundan sonra Jeff için yaşam mücadelesi başlıyor. Patlamadan sonra işini ve ailesini bırakıp her saniye sevdiğinin yanında olan Erin, bu hareketi ile onu yaşama bağlayıp mücadele etmesini sağlarken ”Pes Etme”sini engelliyor. Filmin alt metininde sevginin gücü her şeyin ilacıdır ve her türlü zorlukla baş eder vurgusu yapılırken, mücadeleden asla vazgeçmeyin tüm zorluklara rağmen yaşamak güzeldir mesajı veriliyor.
Genel olarak oyunculukları beğendim. Jake Gyllenhall, iyi bir oyun sergilerken, Jeff’in annesini canlandıran Miranda Richardson’ın oyunculuğunu çok beğendim. Hikaye, kurgudan kaynaklanan anlatımda yer yer monotonluk yaşasa da kısa sürede toparlanmayı başarıyor. Filmin kamerası ve bilgisayar hileleri de başarıyla kullanılmış.
Sözün özü: Pes Etme, gerçek yaşam hikayelerini seven izleyicilerin kaçırmaması gereken bir film. İzlerken kimi zaman göz yaşlarınıza engel olamayacak, kimi zaman heyecanlanacak, kimi zamanda aşkın büyüsüne kapılacaksınız. Filmin sonunda hikayeye esin kaynağı olan Jeff ve Erin’in gerçek görüntülerine de yer veriliyor. İyi seyirler.