İKSV ONLİNE FİLM FESTİVALİ II

“Özgürlüğün olmadığı bir ülkede özgürce karar verdiler…”

1941 doğumlu Patricio Guzmán Lozanes dünyaca ünlü bir Şilili belgesel yönetmenidir. İlk iki uzun metrajını 1972’de çektikten sonra 1975 – 1979 yılları arasında, Salvator Allende dönemini, onun bir askeri darbeyle yıkılmasını ve sonrasını belgelediği, senaryosuna da katılmış olduğu üç bölümlük olağanüstü filmi “La Batalla de Chile / Şile Savaşı”nı yönetir. Alt başlığı “Silahsız Bir Halkın Mücadelesi” olan bu 6 saatlik destansı film, Pinochet’in ürkünç baskısı altında bitirilir, bobinler diktatörlüğün sıkı kontrol mekanizmasına karşın yurt dışına kaçırılır ve artık yaşamını Paris’te sürgünde sürdürecek olan Patricio Guzmán’ın uzun süren çabalarıyla kurgulanarak gösterime girer.

46 yıldır ülkesinin dışında yaşayan, ama ülkesi hakkında 20 film çekmiş olan Guzmán, “Pinochet Olayı” ve “Salvatore Allende”de doğrudan tanıklık ederek, ya da kozmolojik ile politik arasındaki metaforik bağlantılara odaklanan “Işık Nostaljisi” ve “Sedef Düğme”de olduğu gibi yan tema veya alt metin olarak, Şili’de o dönemde yaşanmış olanların yasını uzun kariyeri boyunca tutmaya devam edecektir.

Gençliğinde tamamen toplumsal ve siyasi olaylara dalmış olan Guzmán, doğup büyüdüğü Santiago’yu saran And Sıradağlarıyla pek ilgilenmemiştir. Günümüzdeyse, 70’li yaşlarının sonuna doğru, ülkesini de kentini de tanıyamamaktadır. Kibrit kutularının etiketine kadar giren, ülke folklorunun önemli bir öğesi olan bu dağlar aracılığıyla ülkesiyle duygusal bir bağ kurmak amacıyla, bu sıradağlarının doğasını araştırır, sanatçı, ressam, yontucu ve yazar arkadaşlarını bunlarla ilgili sorgular. Henüz filmin başlarında Görüntü Yönetmeni Samuel Lahu, nefes kesici hava çekimleriyle, tepelerinden göklerine, bulutlarından iç göllerine, Şili ile Arjantin’i ayıran bu görkemli sınırın en ince ayrıntılarına akla gelebilecek her türlü açıdan girerek, izleyiciyi de ta içine kadar sokar.

Guzmán, Santiago sokaklarındaki And Sıradağlarının taşından yapılma kaldırım taşlarına bakarken, bu taşların Allende dönemindeki değişimleri yaşamış olduklarını, askerlerin uygun adımını ve tankların tekerleklerini hissetmiş olduklarını düşünür. Coğrafya ile siyaset arasında yeni bir bağlantı kurulmuş, “rüyaların dağları”nın görkemine Pinochet döneminin karanlığı da katılmıştır. Zaten arkadaşlarıyla konuşurken, ya da dağlar veya anılar hakkında düşünürken her sözcüğün, her hatıranın içinde o karabasanlı yılların hayaletleri dolanmaktadır.

Devreye, ülkesindeki tüm değişimleri, kimi zaman kendini tehlikeye atarak belgelemiş olan Guzmán’ın arkadaşı, ülkeden hiç ayrılmadan anıların bekçiliğini yapmış olan Pablo Salas girer. Salas, kalıp o felaketlerle yüzleşeceğine, kaçıp her bir filminde o acıların anısını yeniden yaşamanın bedelini, ömür boyu yalnız kalarak ödeyen Patricio Guzmán’ın antitezi gibidir.

Olağanüstü arşivinin bile, işkenceleri ve katliamları içermediği için eksik olduğunu söyleyen Salas, hâlen yaşanmakta olan olaylarla bağlantılı olduğu için bu belgeleri çekmeye devam ettiğini, tüm eksiklerine karşın bu belgelerin bunu yaşamamış olan bir kuşağın izlemesi için önemli olduğunu söyler. Olayları yaratanların bilinçli olarak unutturma ve inkâr etme çabalarına karşı durmayı sürdüren, Salas’ın arşivi, tanıklık ve hatırlamanın sıradağları nın bir metaforudur.

Guzmán’ın, Salas’ın ve filme söyleşilerle katılanların hemen hepsinin hemfikir oldukları, diktatörlük aşılmış ve artık kaybolanlarla öldürülenler kalmamışsa da, o gün bugündür ülkeyi yöneten neoliberal zihniyetin, Pinochet ideolojisinin toplumsal eşitsizliğin tüm yönlerini aynen sürdüren, aynı sosyoekonomik sistemi devam ettiren bir uzantısı olduğudur.

Patricio Guzmán’ın sakin ve doğal bir dış sesle anlattıkları, birbiriyle tamamen uyumsuz iki öğeyi, Santiago’ya göz kulak olurcasına etekleri altına alan devasa taş duvarın hareketsizliğiyle, kentin silahsız halkının isyanını birbiriyle ustaca bağdaştırıyor. Ve sıradağların Tanrısal umursamazlığı ve sessizliği, askeri diktaya direnenlerin eyleminin insafsızca ve vahice bastırılmasını daha da çarpıcı kılıyor.

Sonuç olarak hem şiirsel hem de sert, olağanüstü görselliğiyle müthiş etkileyici bir belgesel çalışma. Aradan yarım yüzyılı aşkın zaman geçmesine karşın, bırakın Şili’de hiçbir şeyin değişmediğini, dünyanın her tarafında benzer olayların yaşanmaya devam ettiğini göstermesi müthiş rahatsız edici. Mutlaka İzlenmeli. 24 hazirandan itibaren 5 gün gösterimde.

Yazar : Erdoğan Mitrani

Yönetmen / Senaryo : Patricio Guzmán

Görüntü Yönetmeni : Samuel Lahu

Oyuncular : Jorge Baradit, Vicente Gajardo, Francisco Gazitúa, Pablo Salas

Şili-Fransa / Belgesel-Dökümanter / 84 Dk.

ortakoltuk.com

ortakoltuk.com

OrtaKoltuk Puanı:

CEVAPLA

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz