Oscarların sürpriz filmi
Kendine has güldürü anlayışıyla tanımış olduğumuz Taika Waititi’nin, II. Dünya Savaşının son dönemlerinde Berlin’de geçen, Nazi öğretisini coşkuyla özümsemiş 10 yaşındaki bir erkek çocuk, savaş karşıtı annesi ve annenin tavan arasında sakladığı Yahudi kızı öyküleyen bir güldürü ile çok sayıda uluslararası ödül aldığını, En İyi Film, En İyi Uyarlama Senaryo, En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu (Scarlett Johanson),En İyi Kurgu, En İyi Yapım Tasarımı ve En İyi Kostüm dallarında Oscarlar adaylıkları olduğunu ilk öğrendiğimde, acaba ikinci bir “La vita è bella” olayı mı? diyerek irkilmedim değil.
Benigni’nin kaba güldürü anlayışıyla yazıp yönettiği ve oynadığı o aşırı duygusal “kitsch”in, insanlık tarihinin en büyük trajedilerinden holokostun tarihi ve insani dehşetini göz ardı ederek, toplama kamplarının korkunç gündelik yaşamını azımsaması benim midemi bulandırırken, filmin içte ve dışta çok sayıda eleştirmence göklere çıkarılmasını, iki en önemli Oscar dahil sayısız ödüle boğulmasını nasıl inanmazlıkla izlediğimi anımsadım.
Allahtan Waititi, 1964 doğumlu Yeni Zelanda / Belçika kökenli Christine Leunens’in, insan ruhunun en karanlık köşelerini aydınlatarak, toplumsal ve kişisel doğruları ve yalanları ortaya çıkaran romanı “Caging Skies”ın özüne saygılı ve sevecen bir uyarlamasını yaparak sımsıcak bir küçük filme dönüştürmeyi başarıyor.
Taika Waititi, İskoç, İrlanda ve İngiliz kökenli Eşkenaz Yahudisi bir anne ile, Te-Whanau-aApanui kabilesine mensup Maori bir babanın oğlu olarak 1975’de Yeni Zelanda’da doğmuş. Wellington ve Berlin’de sergiler açmış deneyimli bir ressam ve fotografçı olan Waikiki, oyunculuğa da merak sarmış. Aktör ve performans sanatçısı olarak da çok sayıda ödül kazanmış. Mesleklerinin ilk yıllarında oyuncu olarak Taika Cohen adını, ressam olarak babasının adı Taika Waititi’yi kullanırken karışıklığı önlemek için artık sadece Waititi soyadını kullanıyor. Yönetmenliğe kısa metrajlı filmlerle başlayan, çok sayıda TV dizisi çeken, çoğunlukla kendi filmlerinde oyunculuk da yapan Waititi, son yıllarda yazar yönetmenliğine daha fazla vakit ayırıyor.
Altıncı uzun metrajı “Jojo Rabbit”, Hitler Gençliği üyesi, beyni Aryan üstünlüğü ve Yahudi düşmanlığı doktrinleriyle yıkanmış 10 yaşındaki Johannes “Jojo Betzler”in (Roman Griffin Davies) dünyasını yine Jojo’nun gözlerinden anlatır. Lakabını, katıldığı Nazi gençlik kampında bir tavşanın boynunu kırmak istemediği için almış olan Tavşan Jojo, savaşın bitmek üzere olduğu, yetkililerin yavaş yavaş yenilgiye inanmaya başladıkları yıllarda Jojo, hâlâ geleceğin üstün ırk için toz pembe olduğu gerçekdışı dünyasında mutlu mesut yaşamaktadır. Babası cephede savaşan, ablası İnge’yi ateşli bir hastalık sonrası yitirmiş olan Jojo, sevecen ve ışıltılı annesi Rosie (Scarlett Johansson) ve hayali arkadaşı Adolf (Taka Waititi) ile yaşamaktadır. Üzerine oturmayan üniforması, biçimsiz duruşu, gevşek aksanı, vazgeçmediği kötü niyetiyle, Jojo’nun büyük adanmışlıkla bağlı olduğu bu berbat hayali arkadaş, tabii ki idolü Adolf Hitler’dir. En iyi arkadaşı Adolf olunca, çocukluğundan beri ayrılmaz dostu olan tombul Yorki (Archie Yates) ancak “ikinci en iyi arkadaş” statüsünde kalabilecektir.
Nazilerle tamamen karşıt görüşte olan Rosie, aslında içi iyilik dolu oğlunun takıntısının geçici olduğu ve biraz büyüdükçe gerçek dünyanın farkına varacağı inancıyla aşırılıklarını üzerine gitmemeyi tercih etmektedir. Ancak, oğluyla müthiş samimi bir arkadaşlık kurabilmiş olan Rosie’nin onunla paylaşamadığı bir sırrı vardır. Ölen kızı İnge’nin en yakın arkadaşı Yahudi Elsa’yı (Thomasin McKenzie) evin tavan arasında bir bölmede saklamıştır. Jojo tesadüfen Elsa’nın varlığını keşfettiğinde büyük bir ikileme girer. Elsa’yı ele verirse annesinin başını belaya sokacak, vermezse de Almanya’nı en büyük düşmanı olan ırka mensup bir bireyi korumuş olacaktır. Hayatında hiç “Yahudi” görmemiş olan Jojo çözümü, Yahudiler hakkında bir inceleme kitabı yazmak amacıyla Elsa’yı ele vermemekte bulur. Zamanla Jojo’nun saldırganlığı azalacak, ırkçı duvarları yıkılacak ve evde tamamen yalnız kaldıklarında Elsa’yı koruma görevini üstlenecektir.
Waititi, romanın kimi yan karakterini de filmine zekice dahil ederek Nazi otoritesini iki farklı üçlüyle irdeler. Bir tarafta ırkçı Yüzbaşı Klenzendorf (Sam Rockwell) ve onun kadar kalın kafalı yardımcıları Fräulein Rahm (Rebel Wilson) ve muavini Finkel (Alfie Allen), inançlı Nazi yönetiminin, tüm bağnazlıklarına ve cehaletlerine karşın, içlerinde bir az (ama çok az) insanlık kalmış olan takım vardır. Diğer yanda, kötülüğün kusursuz temsilcisi olarak SS polisi Mueller (Brian Caspe), Klum (Gabriel Andrews) ve Frosch (Billy Rayner) yer alır.
İlk kez bir dönem filmi çeken Waititi, görüntü yönetmeni Mihai Malaimare Jr.’un da desteğiyle, hem çocuğun gözüyle pırıl pırıl hayali Berlin kentini, hem de en beklenmedik anda tokat gibi gelen savaşın gerçeğini inandırıcı bir sinema diliyle aktarıyor.
En büyük desteği oyuncularının kusursuza yakın performansları. Tüm yetişkin oyuncular çok iyiler. Scarlett Johanson’un Oscarlarda Laura Dern’le rahat rekabet edecek Rosie’si müthiş. Sam Rockwell, “Three Billboards Outside Ebbing, Missouri”den sonra bir kez daha canlandırdığı bağnaz ırkçı karakterine nefis bir gizli mizah katıyor.”Leave no Trace” ile keşfettiğimiz Thomasin McKenzie çok başarılı. “Boy” ve “Hunt for the Wilderpeople” ile çocukları yönetme yeteneğini kanıtlamış olan Taika Waikiki’nin tüm çocuk oyuncuları çok etkileyici. Yıllardır gördüğümüz en inandırıcı ve unutulması zor çocuk performansı ile ilk kez beyaz perdede gördüğümüz Roman Griffin Davies geleceğin önemli bir oyuncusu olduğunu müjdeliyor. Sonuç olarak fazla iddialı olmayan, alçak gönüllü ve başarılı bir dramatik komedi. İzleyin çok seveceksiniz.
Jojo Rabbit (***1/2)
Roman Griffin Davies (*****)
Yönetmen / Senaryo : Taika Waititi
Görüntü Yönetmeni : Mihai Malaimare Jr.
Müzik : Michael Giacchino
Oyuncular : Roman Griffin Davis, Thomasin McKenzie, Scarlett Johansson, Taika Waititi, Sam Rockwell, Rebel Wilson, Alfie Allen, Stephen Merchant, Archie Yates, Luke Brandon Field, Sam Haygarth, Stanislav Callas, Joe Weintraub, Brian Caspe, Gabriel Andrews
ABD / Komedi-Dram-Savaş / 108 Dk.