Yılbaşı Gecesi

Film kötünün kötüsü bir yapım olmuş. Belki de yapımın tek başarısını bunca ünlü oyuncuyla ancak bu denli vasat altı bir filmi izleyiciye sunabilme cesaretinde aramak gerek.

Ben film boyunca gülemedim, gülen varsa o bölümleri lütfen bana belirtin, söz bana işkence gibi gelse de tekrar izlerim. Filmde boşu boşuna alt metin ya da yapı söküm gibi uğraşılara da girmeyelim. Önümüzde esprileriyle, yarattığı karakterlerle, tasarrufsuz zaman yönetimiyle kötü mü kötü bir iş var. Üstelik her biri bir filmi tek başına taşıyacak bu kadar yıldız oyuncu malzemenizin olmasına rağmen bunu yapamıyorsanız artık pes demek kalıyor bize. O zaman bu yılbaşı gecesinden uzak duralım ve gerçek yılbaşı eğlencesini kendi sevdiklerimizde, biraz da belki de nostaljiye sığınarak orada arayalım…

OrtaKoltuk Puanı:

 

Bir Yılbaşı Gevezeliği…

Yılın artık bu son günlerinde Recep İvedik‘in yedinci serisiyle iyi bir çıkış yakalayan “Disney+”in en beklenen yapımlarından birisi daha ekranlara geldi: BKM yapımı, Gülse Birsel‘in senaryosunu yazdığı, yönetmenliğini yine başka bir popüler isim olan Ozan Açıktan‘ın üstlendiği “Yılbaşı Gecesi.

Evet filme çerçeve çizerken ilkin metin yazarından başlıyoruz. Zira Gülse Birsel, “Avrupa Yakası”, “Aile Arasında”, “Yalan Dünya” gibi “ne yapsa ya da yazsa izlenir” dedirten kadın komedyenlerden. Ama bu denilen gerçek mi? Birsel, çıkışını hep sürdürdü mü? İşte orada durup düşünmek gerek. Bence “Avrupa Yakası” -ki ortada çokça dev ismi buluşturan bir yapımdan bahsediyoruz- dışında Birsel’in bundan sonra aynı çıkışı yakaladığını söylemek çok zor. Henüz afişinde bile dev bir kadroyu görücüye çıkaran Yılbaşı Gecesi‘ne komedi garantili nazarıyla bakanlar çoğunlukta olsa gerek. Ama sizlere kötü bir haberim var maalesef. Film kötünün kötüsü bir yapım olmuş. Belki de yapımın tek başarısını bunca ünlü oyuncuyla ancak bu denli vasat altı bir filmi izleyiciye sunabilme cesaretinde aramak gerek. Neden mi? Öyleyse önce konusuyla başlayalım…

Yılın Son Kötü Şakası…

Kendilerini Beyaz Türk ve burjuva olarak tanımlayan ve iyi bir sitede kızları Ada (Alina Boz) ile yaşayan Didem (Şebnem Bozoklu) ve Ozan (Fatih Artman) çifti, pandeminin gevşemesi ile birlikte sevdiklerine bir yılbaşı partisi vermek isterler. Özellikle Didem her ayrıntıyı düşünmüştür. Daha ilk sahnelerdeki geyik heykelinin yerleştirilmesi gibi incelikler bu fikri hemen bize de geçirtmekte. Ancak bir süre sonra gelen haberde korona vakaları arttığından yeniden sokağa çıkma yasağı tedbirine dönüldüğünü öğrenirler. Bu duruma eşinin çok üzüldüğünü gören Ozan, en azından site içinde bir parti vererek tüm bu hazırlıkların berhava edilmemesini gözetir. Ancak ortada bir sorun vardır. Komşularının birkaçı dışında kimseyi tanımamaktadırlar.

Kızının cilveleriyle tavladığı ve ailesi tam bir mafyoz olan Togay’ın (Boran Kuzum) babası Önder (Serkan Keskin), onun genç sevgilisi Arzu (Büşra Pekin) ve korumaları Selo (Emir Benderlioğlu) da davetliler arasındadır. Bunun yanında kendini doktor olarak tanıtan fakat esasında bahçıvan olan Ahmet (Cengiz Bozkurt) ve eşi ile vaatlerde bulunduğu Özbek sevgilisinden tutun da görünümüyle diva Bülent Ersoy benzeri Eftalya’dan (Ayta Sözeri), zıpır bir karakter olan Alican (Alican Yücesoy) ile tesettürlü eşi Neslişah’a (İrem Sak) kadar farklı tipler önümüze gelmekte. Ve de yine başat karakterler olarak Seçilay (Gülse Birsel) ile dengede gitmeyen ilişkisi Serdar (Kubilay Tunçer) da bu partinin diğer davetlileridir. Aslında birbirine benzemez birçok karakter “aynı gemide” pardon “aynı villada” bir yılbaşı partisinde bir araya gelirler.

Bu zengin oyunculardan biz de tabi ki komedi ve heyecan beklerken iki saati aşan film ne konusu ne de oyunculuklarıyla kalbimizi fethetmekte. Sanırım Birsel farklı tipleri “İşte Türkiye” diye önümüze sererken yanlış bir kulvardan hareket ediyor. Temiz, saf Anadolu tipi yerini naif ve “size bakın her şeyi verdi bu Ozan ile Didem, siz de haklarını verin ve temizce partide eğlenin” şeklinde aslında bir yerde politik ve de berbat bir mesajı içinde saklıyor.

Herkesin birbirini iğnelediği, tahammülün gittikçe azaldığı anlarda gerçek tehdidin dışarıda olduğu vurgusunun başarı ile verilmesi mümkünken en hassas meseleye bile miyop bakış atan bir film var önümüzde. Sanki parti müthiş geçse herkes kötülüklerinden arınacak… Üstelik Cengiz Bozkurt’un, Serkan Keskin’in sürekli amaçsız oda içlerinde dolaşmaları ya da devamlı macera arayışında olan Ada ve Togay’ın şehevi halleri veya Büşra Pekin’in hayat verdiği karakterinin sürekli sarhoş naraları atması ya da diva’nin lüzumsuz filme monte edilmesi gibi sırf zamanı doldurma gayeli saçmalıklar da işin kötü bonusları.

Ben film boyunca gülemedim, gülen varsa o bölümleri lütfen bana belirtin, söz bana işkence gibi gelse de tekrar izlerim. Filmde boşu boşuna alt metin ya da yapı söküm gibi uğraşılara da girmeyelim. Önümüzde esprileriyle, yarattığı karakterlerle, tasarrufsuz zaman yönetimiyle kötü mü kötü bir iş var. Üstelik her biri bir filmi tek başına taşıyacak bu kadar yıldız oyuncu malzemenizin olmasına rağmen bunu yapamıyorsanız artık pes demek kalıyor bize. O zaman bu yılbaşı gecesinden uzak duralım ve gerçek yılbaşı eğlencesini kendi sevdiklerimizde, biraz da belki de nostaljiye sığınarak orada arayalım…

Tüm siz sevgili “ortakoltuk” okuyucularının yeni yılının mutlulukla ve de güzel filmlerle geçmesini dilerim… Nice güzel yıllara…

Yönetmen : Ozan Açıktan

Senaryo : Gülse Birsel

Müzik : Ebru Suda

Oyuncular : Fatih Artman, Şebnem Bozoklu, Gülse Birsel, Cengiz Bozkurt, Alina Boz, Serkan Keskin, Alican Yücesoy, Derya Karadaş, Kubilay Tunçer, Boran Kuzum, Büşra Pekin, Ayta Sözeri, Emir Benderlioğlu

Türkiye / Komedi / 140 Dk.

1 YORUM

CEVAPLA

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz