Yüzleşme  /  Grâce à Dieu

Müthiş çarpıcı bir kurmaca-belgesel 

Sineması herhangi bir türe bağlanamayan, kıvrak zekâ ürünü keskin hiciv anlayışı ve cinselliğe geleneksel bakışı alaya alan özgür yaklaşımıyla Fransız sinemasının “yaramaz çocuğu” François Ozon, aykırı filmleriyle izleyiciyi her zaman şaşırtmayı başarmıştır. Şubat ayında Berlin Film Festivali ana yarışmasında dünya prömiyerini yapan ve Berlinale’de Jüri Büyük Ödülü kazanan son filmi “Grâce à Dieu / Allaha Şükür” ile bizleri yine, ama bu kez farklı ve beklenmedik bir şekilde şaşırtıyor. Ozon, her zamanki şakacı ve hınzır tavrını kenara bırakarak, yalın ve vakur bir sinema diliyle, gerçek kurbanların yaşadıklarından yola çıkarak Katolik ruhban sınıfının yüz karası pedofili vakalarını bir belgeselci titizliğiyle ele alıyor.

Bizde “Yüzleşme” adıyla vizyona giren “Grâce à Dieu”, Lyon’da yaşayan, kırklı yaşlarında, mutlu bir evliliği olan, beş çocuklu, dindar, inançlı Katolik aile babası Alexandre Guérin’in (Melvil Poupaud), çocukluğunda kendisini cinsel yönden taciz etmiş olan Peder Bernard Preynat’nın (Bernard Verley) hâlâ, üstelik kendi cemaatinin kilisesinde, çocuklarla çalıştığını fark etmesiyle başlar. Rahibin o güne kadar kiliseden bir uyarı bile almadığın fark eden Guérin, çok sayıda çocuğun kendi başına gelenlerin benzerini yaşamış olduğunu ve büyük olasılıkla hâlen yaşamakta olduklarını düşünerek, yeni suçların işlenmesini önlemek için Lyon Kardinali Monseigneur Barberini’ye (François Marthouret) çocukluğunda kendisine yaşatılanları anlatan bir mektup yazar.

Kardinalin üzüntülerini bildiren ve gerekenin yapılacağını söyleyen mektubunun ardından, Guérin’le kilise yetkilileri arasında bir yazışma dönemi başlar. Kilisenin olayı hasıraltı etme niyetini fark eden Guérin eyleme geçmeye ve olayı medyaya götürmeye karar verir. Bu süreçte ona “suskunluğun yükü”nden kurtulmaya karar veren iki yol arkadaşı da katılır.

Sakin ve güçlü François Debord’un (Denis Ménochet) amacı geçmişi silmek ya da geçmişle hesaplaşmak değildir. Kendisi ve bu serüvende kendisine katılanlar için tek istediği, geçmişte yaşananlarla yüzleşmek ve tüm gizli saklı olayları açığa çıkarmaktır.

Filmin üçte ikisi geçtiğinde ortaya çıkan Emmanuel Thomassin (Swann Arlaud) olayın ruhen ve fiilen bedenen çarpıttığı müthiş kırılgan bir genç adamdır. İçsel acıları dışsal bedensel tepkilere, epilepsi krizlerine dönüşmektedirler.

Sonuçta üçlünün tanıklıkları olayları yargıya kadar götürür. Mahkeme safhasında Kardinal “Grâce à Dieu, tous ces faits sont prescrits”! – Allaha Şükür, bütün bu olaylar zaman aşımına uğramıştır!” der. Bir şükür ifadesinin böyle insanın kanını donduracak bir iğrençlikte kullanılması, filmin en çarpıcı ve en iç karartıcı sahnesidir belki de…

Sonuçta zaman aşımı sebebiyle Peder Peynat’ya hiçbir suçlama yapılamazken, Monseigneur Bertini, “reşit olmayan bir erkek çocuğa yapılmış cinsel tacizi ihbar etmeme” suçundan 6 ay hapse mahkûm olur. Bu ceza tecil edilmiş de olsa Kardinal temyize gittiği için karar henüz onanmamıştır. Tek olumlu gelişme reşit olduktan sonra 20 yıl olan zaman aşımı süresinin kanunen 30 yıla çıkarılmış olması.

Ozon geçmişin görselliğine sadece sessizlik dolu dört flash-back aracılığıyla eğilerek, yazıp yönettiği “Yüzleşme”yi sözcüklerle inşa etmeyi, kurbanların anlatılarına, kilise ile mektuplaşmalarının tamamını dış sesle vererek odaklanmayı yeğliyor. Böylece adalet, inanç ve affetme gibi kavramlarda sözcüklerin öneminin altını çiziyor.

Nerdeyse belgesel tadında gelişen filminde: gerçekleri ve bütün ikiyüzlülükleriyle sadece gerçekleri anlatmaya soyunan Ozon, tacizlerin ayrıntılarına diyalogların açık saçık ve kaba detaylarını yumuşatmaksızın ulaşarak karakterlerini tüm derinlikleriyle var ediyor.

Kiliseyi, uzun zaman önce kuvvetle cezalandırmış olması gereken pedofili olaylarını bilinçli olarak yok saydığı için ağır şekilde suçlayan Ozon, kurumun bu tutumunu insanların dinden soğutmasına sebep olacağını, gelişmelerin dindar baba ile onun kadar inançlı iki oğlunu Tanrı’nın varlığını sorgulamaya kadar götürdüğü ao müthiş dokunaklı sahneyle gösteriyor.

Uzun süredir yoldan çıkmış bir kilisenin yaşamlarını alt üst ettiği çok sayıda insanın onuruna yapılmış bir saygı duruşu olarak da “Yüzleşme”, Francis Ozon’un artık olgunluk dönemine girdiğini gösteren üst düzey bir çalışma. Yılın en iyilerinden. Mutlaka izlenmeli!

Yönetmen : François Ozon

Görüntü Yönetmeni : Manu Dacosse

Oyuncular : Melvil Poupaud, Bernard Verley, François Marthouret, Denis Ménochet, Swann Arlaud, Eric Caravaca, Josiane Balasko, Martine Erhel

Fransa-Belçika / Dram / 137 Dk.

 

1 YORUM

  1. Filmin sonunda tüm karakterler hatta isterse seyirci de kendisi ile yüzleşiyor. Siz dahil hiçbir eleştirmen bu konuya değinmemişsiniz. Neden?

CEVAPLA

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz