77. Cannes Film Festivali’nin ilk 3 günü

FESTİVAL HIZLI BAŞLADI

Meryl Streep’in Onursal Altın Palmiye Ödülü ile taçlandırıldığı görkemli Açılış Galası Oscar gecelerini aratmayacak mükemmellikteydi. Festivalin 2.gününde Cannes takipçileri “Furiosa” ve “Megalopolis”li program ile şımartıldı.

MERYL STREEP

77. Cannes Film Festivali hızlı bir başlangıç yaptı. Başlama vuruşu olarak görkemli bir Açılış Galası ve festivalin 2.gününde 2 müthiş süper yapım ile izleyiciler şımartıldı. Bunlar dünya prömyerlerini yapan “Furiosa: Mad Max Saga” ile Coppola’nın “Megalopolis”i idi. Bu 2.filme basın ambargosu konduğu için, eleştirisini yapıp sürprizlerinden bahsetmek gelecek haftaki yazıma kalacak. Açılış Galasının kıraliçesi Onursal Altın Palmiye Ödülü ile taçlandırılan Meryl Streep idi. Yan rollerde kendisine ödülü takdim eden Juliette Binoche, Jüri Başkanı Greta Gerwig ve gecenin takdimcisi Camille Cottin idi. Açılış konuşmasında Cottin : “Farkında olmayabilirsiniz ama Cannes’da Wortex adı verilen paralel bir dünyaya girmek üzereyiz. Gün boyunca filmler izleyeceğiz, akşamına onları tartışacağız. Burada herkes ayrı dili konuşuyor ama anlaşabiliyor. Dünyanın dört bir tyarafından gelen sinefiller, bu buluşma yerinde tartışacak, diyalog kuracağız. Her yıl Cannes’a insanlığımızın fotografını çekmeye, umutla dolmaya geliyoruz”.

Sahneye davet edildiğinde, salonda bulunan 2200 kişinin ayakta dakikalarca alkışladığı Meryl Streep’e ödülünü vermeden önce Juliette Binoche : “Yüzün ve sesin hayatımızın bir parçası oldu. Bize duygu verdin; filmlerinde büyüdüm, bizlere sevgi ve enerji aşıladın” derken duygulandı ve gözyaşlarına hakim olamadı. Meryl Streep : “35 yıl önce Cannes’a geldiğimde 3 çocuk annesiydim ve o zamanlar bir oyuncu olarak kariyerimin sonlandığını düşünüyordum. Burada olmamın tek nedeni, aralarında Jüri Başkanı Greta Gerwig’in de olduğu, birlikte çalıştığım oyuncu arkadaşlarımdır” dedi. Ertesi gün “Meryl Strep ile Randevu” söyleşisi için Festival Sarayının 2. büyük salonunu dolduran 1200 kişi Amerikalı aktrisi ayakta çılfınca alkışladı. M. Streep kariyerinin kilometre taşlarını oluşturan filmlerini anlatırken samimi itiraflarda bulundu : “Yaşadığım ve çok sakin bir hayat geçirdiğim New Jersey’de buradaki gibi ilgi gördüğümü hatırlamıyorum.”

GÖRKEMLİ AÇILIŞ GALASI

Açılış Galasının sahne tasarımı, mizanseni, orkestrası ve şovları Oscar gecelerinde görmeye alışık olduğumuz mükemmellikteydi. Festival yönetimi geçen yıl yönettiği “Barbie” ile yılın hasılat rekorunu kıran Jüri Başkanı Greta Gerwig için hazırladığı uzun video gösteriminden sonra, sanatçının en çok sevdiği şarkıcıya davet ederek, Gerwig’in en sevdiği parçalarla duygulandırdılar. Ancak Açılış’ın başlama vuruşunu yapması için seçilen film geceye gölge düşürdü. Tıpkı 2 yıl önce Açılış Galası için seçilen Michel Hazanavicius’un zombi fiyaskosu “Coupez !”de olduğu gibi, bu yıl da Quentin Dupieux’nün “2. Perde / Le Deuxieme Acte”ı dünyanın en önemli sinema festivalinin açılışına hiç yakışmadı. Filmin 4 kahramanı ilk yarım saatte, ikişer ikişer açık havada, kırlarda hızlı tempolu yürüyüşlerinde sürekli konuşuyorlar. Kadın avcısı David (Louis Garrel) yakın arkadaşı Willy’den (Raphael Quenard) güzel sevgilisi Florence (Lea Seydoux) ile flört etmesini talep eder. Florence anlaşamadığı babası Guillaume’a (Vincent Lindon), delice aşık olduğu David’i tanıştırmak istiyor.

Ustalıklı bir hiciv barındıran, iyi yazılmış diyaloglar eşliğinde film umut verici bir başlangıç yapıyor. 4’lü, filme adını veren “2. Perde” adlı lokantada bir araya geldiklerinde, ilk 2 sekansın bir film çekimi olduğunu öğreniyoruz. Filmin 4 oyuncusunun özel hayatlarıyla devam eederken, Quentin Dupieux bizleri, ünlü starlarıyla, figüranlarıyla, sorunları, kompleksleriyle sinemanın mutfağına götürmeye çalışıyor. Bu 2. bölümde tekrarlara düşen, sarkan senaryo filmi bambaşka bir kuluvara taşıyor. Sürpriz finaline rağmen, bir yarım başarı sayılabilecek “2 Perde”, bir film içinde film öyküsü olarak, sonunu getiremeyen bir film oluyor. Filmde cinsel şiddet, ünlü yıldızlar, figüranlar, yapay zekanın gelişinin tehdidi gibi temalara yer veriliyor.

Furiosa : Bir Mad Max Destanı / Furiosa : A Mad Max Saga

9 yıl önce “Mad Max: Fury Road / Öfkeli Yollar”da olduğu gibi George Miller, distopik serisinin 5. filmi “Furiosa: A Mad Max Saga”nın dünya prömiyerini Cannes Film Festivali’nde yaptı. 77. Festivalin 2. gününde İMAX formatında gösterilen filmin senaryo yazarı ve yönetmeni George Miller, oyuncuları Anya Taylor-JoyChris Hemsworth ve Tom Burke ile birlikte filmini takdim etti, basın konferansında soruları yanıtladı. George Miller’in Mad Max serisinin son 2 filmi, izleyiciyi soluksuz bırakan kurgusu ve yarattığı post apokaliptik dünyasının son derece detaylı portresini ortaya koyma başarısıyla, aksiyon sinemasının mihenk taşlarından biri olduğunu kanıtlıyor. “Öfkeli Yollar / Fury Road”dan sonra “Furiosa”nın başarısı, serinin Mel Gibson tarafından canlandırılan Max Rockatansky karakteri etrafında dönmesine rağmen, her zaman onunla ilgili olması gerekmediğini doğrulayacak. Ve baş karakterin hikayesinin ötesinde keşfedilmeyi gerektirecek kadar zengin olduğunu kanıtlayacak.

George Miller 1979’da başlayan, 45 yıla yayılan 5 filmlik serisiyle, toplumsal ve çevresel çöküşün eleştirisi olan bir mit karakter üzerinden bir mitoloji yarattı. Mad Max, türün kodlarıyla oynayarak son derece güncel temaları sorguluyor. Serinin Avustralyanın Outback bölgesinde çekilen ilk 2 filmi, western kalıpları içinde distopik bir dünyayı gözlere seriyor. Hız ve hareketin ölümle eş anlamlı olduğu bu distopik evren, izleyiciye beyaz perdeye nadiren ulaşılan bir adrenalin dozu sunuyor. Son bölüm “Furiosa”, bir önceki “Öfkeli Yollar”da yer alan destanın yeni kahramanı Furiosa’nın köklerine geri dönüyor. İngiliz- Amerikalı genç aktris Anya Taylor-Joy (28), çok sayıda düşman silahlı çeteye rağmen evine dönmeye çalışan genç Furiosa’ya can veriyor.

Kıyamet sonrası film türünde sınıflara sığmayan özgürlükte filmlere hayat veren George Miller, serinin son 2 filmiyle distopyadan genç izleyiciye geçiş yapıyor. Avustralyalı sanatçı “Bu ön bölüm fikri 10 yılı aşkın bir süredir aklımdaydı. Anya, Chris ve Tom ile birlikte “Furiosa”yı Cannes takipçileriyle paylaşmak üzere Festivale dönmekten büyük mutluluk duyuyorum. Bu filmi dünyanın dört bir yanından izleyiciyle keşfetmek için Croisette’ten daha iyi bir yer olamazdı” dedi.

Özgün içeriği, yarattığı distopik dünya ve teknik konulardaki olağanüstü becerisiyle akıllarda yer eden Mad Max filmlerinin konuları pek önemli değil. Kısaca özetlemek gerekirse, film Furiosa’nın ailesinden koparıldığı andan başlıyor. Kızını kurtarmak için tek başına müthiş bir mücadele veren annesinin öldürülmesi üzerine Furiosa’nın intikam yemini filmde 5 bölüm halinde anlatılıyor. Kaçırılması ve kurtulmak için rakip bir haydut çetesinin lideriyle işbirliğine girdiği zamana kadar olan olayların köklerine iniyor. Çökmekte olan bir dünyada Furiosa (Anya Taylor-Joy), acımasız, zalim çete reisi Savaş Lordu Dementus’un (Chris Hemsworth) liderliğindeki bir Motorcu Sürüsü tarafından Yeşil Dünya’sından kaçırılır. Grubun yolu Çorak Topraklar bölgesini katederken, Ölümsüz Joe (Lachy Hulme) liderliğindeki Kale grubuyla kesişir. 2 zorba diktatör birbirlerini yok etmek için ölümcül bir savaşa girişir. Furiosa aralarından sıyrılıp evinin yolunu bulmak için birçok zorluğun üstesinden gelmek zorundadır.

Neşeli Ayaklar / Happy Feet” ile 2006 yılında En İyi Animasyon Oscar Ödülü sahibi George Miller (79) Cannes Film Festivali jürisinde 2 kez yer aldı : ilkinde jüri üyesi, ikincisinde (2016) başkan olarak. 2 yıl önce, epik fantezi filmi, Tilda Swinton ile İdris Elba’nın oynadığı “3 Bin Yıllık Bekleyiş / Three Tousand Years of Longing” Cannes’da yarışma dışı olarak gösterilmişti. Post-apokaliptik türünün yaratıcısı George Miller efsanevi Mad Max filmleriyle yarattığı ikonik distopik dünyasıyla aksiyon türüne damgasını vurdu. “Öfkeli Yollar” tümü teknik dallarda 6 Oscar Ödülü kazanmıştı. Miller yeni filminde teknisyen kadrosuyla çalışmayı sürdürdü : Oscar’lı sanatçılar, kurgucu Margaret Sixel, görsel efektler sorumlusu Andrew Jackson, kostüm tasarımcısı Jenny Beavan, saç ve makyaj ustası Lesley Vanderwalt, Furiosa’nın gençlik serüvenleri filminde de var. George Miller, bir önceki filmin bestelerini yapan Tom Holkenborg ve senaryo yazılımına katılan Nick Lathouris ile işbirliğini sürdürüyor.

Hollandalı 57 yaşındaki besteci Tom Holkenborg’un (Junkie XL) “Deadpool” ve “Batman Süpermen’e Karşı” filmlerinin müzik partisyonlarında imzası var. Anya Taylor-Joy, bir önceki filmde Charlize Theron’un canlandırdığı Furiosa karakterinin daha genç bir versiyonunu oynuyor. Ünlü TV dizisi “The Queen’s Gambit”, “The Witch” ile “Dune :2. Bölüm” filmlerinden tanıdığımız genç aktris, tıpkı Charlize Theron gibi kariyerinin en başarılı performanlarının birini çıkarıyor. Marvel’in güçlü kuvvetli kahramanı Thor karakterinden ve “Extraction 1 ve 2”den hatırladığımız Chris Hemsworth bu filmde tanınmaz halde. Avustralyalı aktör, Oscar Ödüllü makyaj ve saç tasarımcısı Lesley Vanderwalt’ı epey uğraştırmışa benziyor. Uzun tüylü, omuz hizasında saçları, uzamış sakalı ve protez burnuyla ürkünç kötü adam Demestus’a dönüşüyor. 43 yaşındaki İngiliz aktör Tom Burke’u “Mank” ve “The Souvenir” filmlerinden tanıyoruz . Furiosa ile giriştiği müthiş işbirliğinde Burke yeteneğini konuşturuyor. Filmde 10 parmağında 10 marifet çocuk Furiosa’yı canlandıran Alyla Brown müthiş bir istidat.

CEVAPLA

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz