SSM Müzesi Yeni Sezon Açılışı

Sanat için değil, toplum için sanat

Büyük katılımlarla gerçekleştirilen bu kamusal paylaşımlı ve toplumsal sorunlara değinen performansların video ve fotoğraflarla, metinlerle bir aktivist sanata dönüşmesi ve kamusal bir alan olan müzede sergilenmesi, yeni ve devrimci bir anlayış.

OrtaKoltuk Puanı:

 

Sakıp Sabancı Müzesi’nin bahçe merdivenlerini çıkarken basamaklara yazılmış sarı yazılar dikkatimi çekiyor; okumaya başlıyorum : Toplumsal cinsiyet önemli midir? Bir basamak daha : Bedenin politik bir araç mıdır? Kadınlara karşı savaşın kazananı kim? Şiddet cinsiyetsiz midir? Dağılan aile kimi yaralar? Çocuklar ne haldedir? Aile nedir? Basamakları çıktıkça yazılar devam ediyor; Neden Kadınlar daha az kazanır? Bakım emeği değersiz midir? Bugün Feminizm ne demektir?

Ana binanın girişine, Atlı Heykel’e geldiğimde bu cümlelerin aklıma getirdiği görüntüler kan kırmızı, iç acıtıcı: Daha dün bir kadın daha boşanmaya çalıştığı eşi ve kayınpederi tarafından 5 yaşındaki kızının gözü önünde öldürüldü. Kızı olayı şöyle anlattı : “Büyükbabam mutfaktan aldığı bıçakla annemin boğazını kesti, kemiklerini gördüm!” Eşinden boşanma aşamasındaki kadın, evine gelen eşi ve kayınpederinin saldırısına uğruyor. Küçük kızının önünde önce bıçaklanıp sonra boğazı kesilerek öldürülüyor. Daha korkunç ne olabilir ama kadına şiddet sıradan bir olay Türkiye’de, her gün bir kadın öldürülüyor. Kadınlar için tehlike, sokak değil, evin içinde, çoğu, kocası, sevgilisi, babası, tanıdığı bir erkek tarafından öldürülüyor! Çoğu, çocuklarının gözü önünde! Atlı Köşk’e, SSM’ne sergi gezmeye geldim! Sergi mi? Ne sergisi?

Birlikte / Together

SSM’nin yeni sezon sergisi, ABD’li aktivist feminist sanatçı Suzanne Lacy’nin “Birlikte /Together” adlı performans sergisi; yıllar içinde, dünyanın çeşitli şehirlerinde katılımcılarla BİRLİKTE yapılmış feminist eylemlerin videoları ve fotoğraflarından oluşuyor.

Niye böyle bir sergi? Küratör Prof. Dr. Ahu Antmen, Suzanne Lacy’nin 1977’de Los Angeles’te düzenlediği Yas ve Öfkeyle  performansının fotoğraflarını gördükten sonra onun toplumsal sorunlarla hızla değişen bir dünyada sanatın toplumsal işleviyle ilgilenmesi ve sanatçının bu sorunları gündeme getirmesinin toplumsal bir fark yaratabileceği, izleyici kitlesinin de yeni sorular sormasına yol açabileceği yaklaşımını müzeler için ders niteliğinde buluyor. “Müzenin yalnızca maddi kültür varlıklarını koruyan bir saklama alanı olmaktan çıkıp dinamik bir kamusal alan haline gelmesinin amaçlanması.”

Müzede aktivizm

Yas ve Öfkeyle” Los Angeles’den İstanbul’a, veya dünyanın herhangi bir yerinde her on dakikada bir kadının öldürüldüğü bir dünyada, eğitimden mahrum bırakılmaktan düşük ücretlere ve cinsiyete dayalı yaş ayrımcılığına kadar kadınların insan haklarına dair ayrımcılık öncelikli bir sorun. İşte Suzanne Lacy de bu sorunlara kulak veriyor, dikkat çekiyor ve kadınlar ve erkeklerle BİRLİKTE dile getirdiği performanslarla seyredilebilir bir sanat haline getiriyor: o performanslar, video, fotoğraf ve metinlerle bir kamusal alanda, müzede sergilendiği zaman yeni sorular sorduruyor.

Kendi Elinle

O eylemlerin içinde beni en çok etkileyeni Ekvator’un Kito kentinde 2015 yılında, Belediyenin de iş birliğiyle, kadına yönelik şiddetle mücadele gününde gerçekleştirilen Kadınlardan Mektuplar projesi. Suzanne, ev içi şiddet mağduru kadınların yazdığı mektupları okumak üzere 300 erkeği bir boğa güreşi arenasında bir araya toplayıp KENDİ ELİNLE performansını gerçekleştiriyor. 2019 yılında altı kanallı bir video enstalasyon olarak yeniden tasarlanan bu toplumsal performansı izleyip etkilenmemek mümkün değil. Dünyanın dört bir tarafından on bini aşkın kadının yazdığı mektuplardan yola çıkılmış. Erkekler de aktif katılımcı. Kito’da bir arenanın ortasında ayakta duran erkekler, sırayla kadınların mektuplarını okurken ezilip büzülüyorlar! Tribünlerde ise karanlığın içinde ellerinde fenerlerle beyaz şallı kadınlar onları izliyor.

Yaşlılık!

Bir başka yerleştirmede ise kadının yaşlanması sonrası paylaşılıyor. Beyaz saçlı kadınların ellerine bakıyoruz önce, bir masanın etrafında oturan kadınların elleri. Damarları çıkmış, buruşmuş ve incelmiş derisiyle, estetiğin saklayamadığı yılların izleri. 60 yaşını aşmış 430 kadının yaşlanmak üzerine ne düşündüklerini tartışmak üzere bir araya geliyorlar. Ve bir Kristal Örtü meydana getiriyorlar ki bu da daha sonra Tate Modern’e gidip duvarda yerini alıyor. Kapıyla Sokak Arasında (2013) farklı kuşaklardan kadınları eğitim, istihdam, aile, göç gibi olgular etrafında sohbetlerine odaklanıyor.

Büyük katılımlarla gerçekleştirilen bu kamusal paylaşımlı ve toplumsal sorunlara değinen performansların video ve fotoğraflarla, metinlerle bir aktivist sanata dönüşmesi ve kamusal bir alan olan müzede sergilenmesi, yeni ve devrimci bir anlayış, sergilenen eserleri anlatmak ise bir o kadar zor. Sanatçı ve küratör, sizden gezip anlamayı ve soru sormanızı istiyor. Sorularınızı yazıp kutuya atıyorsunuz.

Sanat, sanat için midir, toplum için mi? Yıllarca tartışılan bu ideolojik fikir ayrılığı, giderek toplum için tarafında ağır basıyor. Karar vermek için sanatı toplumun sorunlarına ayna tutmak, BİRLİKTE sormak ve BİRLİKTE yanıt vermek isteyen sanatçılara yer vermek bir yana, yanında durmak da gerekiyor.

Sergi Aralık ortasına kadar açık. Sergi süresince Lacy’nin sanatsal pratiği farklı boyutlarıyla ele alınacak. İlk etkinlik, 13 Eylül Cumartesi, saat 14.00’te gerçekleşecek sanatçı konuşması olacak; Suzanne Lacy, Sakıp Sabancı Müzesi Müdürü Ahu Antmen ile bir araya gelerek gönüllülüğe dayanan katılımcı sanat pratiğini anlatacak.

CEVAPLA

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz