Mutfak / La Cocina

Katıksız bir başyapıt

Antik Yunan tragedyaları gibi, mekân-olay–zaman birliğine uyarak gerçek zamanda gelişen “Mutfak” 139 dakikalık süresine karşın su gibi akan bir film. Günümüzün en önemli toplumsal sorunlarından göçmen/mülteci olayını bu kısacık süreye sığdırabilmesi ise büyük başarı.

OrtaKoltuk Puanı:

 

Shakespeare dünyayı bir tiyatro sahnesi olarak görmüş olabilir, benim için dünya insanların girip çıktığı, birbirini tanıyıp anlayabilecek kadar uzun kalamadığı, dostlukların, aşkların ve düşmanlıkların oluştukları hızla yok oldukları bir mutfaktır”  Arnod Wesker

Alonso Ruizpalacios, Meksika Sinemasının en özgün ve heyecan verici yeni yeteneklerinden biri olduğunu kanıtlamasından yıllar önce Londra’da bir restoranda bulaşıkçılık yapmış. Saygın İngiliz oyun ve senaryo yazarı Sir Arnold Wesker’in (1932-2016) 1957’de yazmış olduğu ünlü oyunu “The Kitchen”in sinema uyarlaması o dönemdeki deneyimlerini de birebir yansıtan bir çalışma.

Ruizpalacios, iki düzine karakteri inandırıcı biçimde var ettiği, müthiş heyecan verici kaotik senfonisi “La Cocina / Mutfak” ta XX. yüzyıl ortalarında Londra’da geçen oyunu, günümüz New York’una, Manhattan’daki Le Grill’e taşımış. Le Grill, “chicken massala”dan tanesi 39,5 dolara ıstakoza geniş bir mönüye sahip orta halli bir restoran. Rooney Mara’nın müthiş bir yorum getirdiği hamile kadın garson ve birkaç eleman dışında, personelin büyük kısmı hemen hepsi kaçak ya da yarı kaçak çalışan, çoğu oturma izni bile olmayan mülteciler.

Amatör sinema tadında, kimi zaman stop motion’a dönüşen ağır çekimlerden oluşan düşsel prolog, izleyiciyi genç Meksikalı mülteci Estela’nın (Anna Diaz) peşine takarak The Grill’in kapısına götürür. Görüntü yönetmeni Juan Pablo Ramírez’in, biri maviyle diğeri yeşille renklendirilmiş iki minik monokrom sekans dışındaki muhteşem siyah beyaz çekimleri olağanüstüdür.

Arka kapıdan, Estela ile beraber giren seyirci, labirent gibi koridorlardan geçerek mutfağa ulaşır. Bu arada, ülkesinde Michelin yıldızlı bir restoranda çalışmış olan, uyanık ve becerikli Estela, tek kelime İngilizce bilmemesine karşın köylüsü Pedro’nun adını vererek mutfakta bir iş kapmış, kümes hayvanları aşçısı Pedro’nun (Raúl Briones) yamağı olarak işe başlamıştır. Ruizpalacios, filmin başlarında izleyiciye rehberlik eden Estela’yı ikinci plana çekerek onu yaşananların tanığı olarak görevlendirir ve her kişiliği tüm derinliğiyle var ettiği mutfak savaşçılarını, Robert Alman’ı anımsatan ustalıklı yönetimiyle öne çıkarır.

Özellikle öğle servisinde siparişlerin mutfağa ulaşmalarının, pişirilmelerinin ve servise teslimlerinin koşuşturması, gerilimin doruğa çıktığı aşırı sıcak ve havasız mutfağı çılgın bir savaş alanına çevirir.

Mutfak boyunca sıralanan her bölümünün birer sipere dönüştüğü bu fırtına gibi savaş bölümünün ardından, kara derili Brooklynli ile Güney Amerika’nın tüm esmer tenlilerinden oluşan “mutfak birleşmiş milletlerinin”, geleceğe ait düşlerinden söz ettikleri dingin mola başlar. Mutfağa girdiği andan beri Wesker’in vahşi kapitalizm eleştirisini filmine bire bir yansıtmış olan Ruizpalacios, bu sekansta bir adım öteye gider; doğup büyüdükleri yerden koparak daha iyi bir yaşam için “fırsatlar ülkesine” gelen bu insancıkları sömüren düzeninin onların hayallerini bile nasıl baskılayıp kısıtladığını açığa çıkarır.

Bunlar yaşanırken, mutfak personeli kasadan eksilmiş 800 küsur dolarlık parayı kimin aldığı sorunu için sorguya çekilmektedir. Kaybolan meblağın, onu hamile bırakan Pedro’nun, onunla ilişkisini sürdüren ancak çocuğunu doğurmak istemeyen garson Julia’ya verdiği kürtaj parasına yakın olması şüpheleri ona yöneltmektedir. Kendi de göçmen kökenli olan, mülteci personeli durumlarını resmileştirmek vaatleriyle oyalayan lokanta yöneticisi Rashid (Oded Fehr)’in, çığırından çıkan Pedro mutfağın altını üstüne getirdiğinde, bu kadar “iyiliğe” karşın yapılmış “nankörlüğü” hiç anlayamayışı traji komik bir kara mizah doruğudur.

Antik Yunan tragedyaları gibi, mekân-olay–zaman birliğine uyarak gerçek zamanda gelişen “Mutfak” 139 dakikalık süresine karşın su gibi akan bir film. Günümüzün en önemli toplumsal sorunlarından göçmen/mülteci olayını bu kısacık süreye sığdırabilmesi ise büyük başarı.

Genelde neredeyse tüm filmlerini beğenerek izlediğim festivalin en çok beğendiğim filmlerinden biri. 10 Mayıs’ta ya sinemalarda ya da MUBİ’de vizyona girecek. Kaçırmayın derim.

Yönetmen / Senaryo : Alonso Ruizpalacios

Görüntü Yönetmeni : Juan Pablo Ramirez

Müzik : Tomas Barreiro

Kurgu : Yibran Asuad

Oynayanlar : Rooney Mara, Raul Briones, Oded Fehr, Lasura Gomez, Adouardo Olmos, Lee R. Sellars, Spencer Granese

ABD-Meksika / Dram / 138 Dk.

CEVAPLA

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz