Kadın Dedi Ki / She Said

YAŞANMIŞ EN BÜYÜK SKANDALLARDAN BİRİSİ

Maria Schrader’in “SHE SAD”i NETFLİX’te

Film sinema sektöründe yaşanmış en büyük skandallardan biri olan, #MeToo hareketini başlatan, Harvey Weinstein cinsel taciz olayını objektif bir bakış açısıyla perdeye taşıyor. MİRAMAX patronunun kurduğu korku imparatorluğunu açığa çıkaran 2 N.Y. Times muhabirini Zoe Kazan ve Carey Mulligan canlandırıyor. İlk itirafçı Ashley Judd filmde kendini oynuyor.

OrtaKoltuk Puanı:

 

 

90’lı yıllara izlediğim Cannes Film Festivallerinde gösterilen Miramax filmleri için verilen resepsiyonlarda, film galalarında Harvey ve Bob Weinstein kardeşleri sayısız kez görmüştüm. O dönemde 40’lı yaşlarda olan 2 Yahudi kardeşten Harvey’in bende bıraktığı intiba, hep ön olanda ve ilgi odağı olmak isteyen, özgüven patlaması yaşayan, bir dokunulmazlık zırhına sahip olduğu duygusunu yaratan, otoriter ve etkin bir patron olduğu idi. Cannes’daki filmleri onuruna verdiği resepsiyonlarda gazetecilere davetiye yollamada hovarda davranır, davet sahibi olarak herkeste bonkör bir ev sahibi duygusu yaratırdı. Kendisinden 2 yaş küçük olan Bob daha mütevazi davranıp geri planda kalmaya çalışırdı. 1979 yılında Harvey ve Bob kardeşler tarafından kurulan Miramax, Quentin Tarantino’nun “Ucuz Roman”, “Jackie Brown”, “Kill Bill” serisi, “İhtiyarlara Yer Yok”, “Can Dostum”, “İngiliz Hasta” gibi kaliteli ve ödüllü filmlerin yapımcısı, güçlü bir prodüksiyon ve dağıtım şirketiydi.

HARVEY HAKKINDA KONUŞMAK GEREKİR

NETFLİX’te yayınlanan “Kadın Dedi Ki / She Said”, sinema sektöründe yaşanmış en büyük skandallerden biri olan, #MeToo hareketini başlatan, Harvey Weinstein cinsel taciz olayını mesafeli ve objektif bir bakış açısıyla perdeye taşıyor. NewYork Times’ın 2 sabırlı araştırmacı- gazetecisi Jodi Kantor ve Megan Twohey’in 2019 tarihli kitabını, Rebecca Lankiewicz senaryolaştırmış. Maria Scheider bu senaryoyu, duygu sömürüsünden, abartıdan, provokasyondan uzak, sade ama etkileyici bir sinema diliyle perdeye aktarmış. Filmde 2 gazeteciyi Zoe Kazan ve Carey Mulligan canlandırıyor. İlk itirafçı olma cesaretini gösteren Ashley Judd filmde kendini oynuyor. Hollywood’daki cinsel saldırı konusu etrafında yıllarca süren bir sessizliği bozan film, Amerikan kültüründe günümüze kadar devam eden bir değişimi başlattı.

2 kadın gazetecinin araştırma çalışması dünya çapında cinsel istismara karşı bir hareketin başlamasına önayak oldu. Tüm dünyada sayısız kadın ilk kez ortaya çıkıp kendi hikayelerini anlattı. Onların anlattıkları ışığında işyerleri reformları, kanun değişiklikleri, özelde ve kamuda cinsel şiddet rakkamları, bugüne dek uzanan tartışmalar ortaya çıktı. Şubat 2020’de Harvey Weinstein hüküm giyerek 23 yıl hapis cezası aldı. Los Angeles ve Londra’dan ek suçlamalar geldi.

7 kadını, Amerikalı 2 gazeteciyi, İngiliz bir senaryo yazarını, Alman bir yönetmenini, biri İngiliz diğeri Amerikalı 2 oyuncuyu, Arjantinli bir görüntü yönetmenini bir araya getiren “Kadın Dedi Ki”, toplumsal ve politik araştırma konulu filmler arasında rakipsiz olan Amerikan sinemasının son başarılı örneği oldu. 5 Ekim 2017’de NY Times’da çıkan bir makale ünlü bir Hollywood yapımcısının 30 yıldır devam eden taciz ve cinsel suçları örtbas etmek için kullandığı stratejiyi ifşa ederek, Harvey Weinstein için sonun başlangıcını işaret ediyordu: Mağdurları büyük çekler ve gizlilik anlaşmalarıyla susturmak. Gazetecilik mesleğinin işleyişini ve bir soruşturmanın perde arkası detaylarını başarıyla anlatan film, azim, kararlılık, titizlik, empati, gerçeğe ulaşma duygusu gibi temaların hakkını veriyor.

GERÇEĞİN ORTAYA ÇIKMAK GİBİ HUYU VAR

Film, tüm Amerikan film endüstrisi tarafından bilinen, “omerta”ya uyularak sessizce geçiştirilen, Harvey Weinstein’in üzerindeki dokunulmazlık örtüsünü çeken, editörleri tarafından desteklenen 2 idealist genç gazetecinin azmine odaklanıyor. Onların mağdurların izini bulmak, konuşmaya ikna etmek, ardından da kimliklerini ifşa ederek ifade vermeye ikna etmek mücadelesi ile, Jodi Cantor ile Megan Twohey 2018 yılında Pulitzer Ödülü ile taçlandırıldılar.

She Said” Hollywood’un alışılmış gösterişli filmlerinden biri değil. Öfkelendirici, yürek parçalayıcı olan konusu o kadar sürükleyici ki, filmde gösterişli çekimlere, kamera oyunlarına, efektlere yer verilmemiş. Film, güç dengesizliklerin yaşandığı bir sektöre yalın ve sorgulayıcı bir bakış açısıyla yaklaşıyor. Bu yüzden “Kadın Dedi Ki”yi, Watergate skandalını anlatan Alan J. Pakula’nın 4 Oscarlı “Başkanın Tüm Adamları”, ABD’de Kilise’nin pedofil rahiplerin günahlarını örtbas etme gayretine odaklanan Tom Mc Carthy’nin 2 Oscar’lı “Spotlight”ı, Pentagon Belgeleri Skandal’ını konu eden Steven Spielberg’in 2 Oscar’lı “The Post”u gibi ünlü gazetecilik temalı filmleriyle kıyaslamamak lazım. “She Said” dönemin ruhunu yakalayan, bir tarafı karikatürize etmekten kaçınan, olgun ve etkileyici bir film.

Bu cesur, dürüst, titiz çalışma, takipçilik ürünü süreç, onlarca yıllık bir yasadışılık, sömürü ve zorbalık dönemini gün ışığına çıkarıyor. Kanunların suçluları koruduğu bir düzeni, Hollywood’da yıllarca süren bir sessizliği bozan öyküsüyle film, birçok insanın çekincelerle, korkularla ve utançla paylaşmak istemediği cinsel saldırı gerçeğini bir kez daha yüzümüze vuruyor. Aşırı gerçekçiliğin rahatsız edici deneyimi olan bu sade film, sansasyonellik peşinde koşmadan, #MeToo fırtınasından hemen önce, sessizlikten çıkan mağdurların yalnızlığını gözler önüne seriyor. En savunmasız kişilere saldırmayı pervasızca sürdürmekten çekinmeyen acımasız bir adam, ardında kurbanlarında silinmez travmalar bıraktı.

HOLLYWOOD’DA OMERTA YASASI

1968 doğumlu İngiliz senaryo yazarı, oyuncu ve yönetmen Rebecca Lenkiewicz, Pawel Pawlikowski’nin Yabancı Dilde En İyi Film Oscar Ödülü’nü kazanan “İda”nın ortak senaristi ve Sebastian Lelio’nun “İtaatsizlik / Disobedience” filmindeki senaryosuyla tanınıyor. “Kadın Dedi Ki”de Lenkiewicz, 2016 yılında Harvey Weinstein’in güç istismarı ve cinsel taciz suçlamaları için delil toplamaya başlayan Jodi Kantor ve Megan Twohey’in mağdurlara ulaşma çabasını anlatan kitabın senaryo yazarı. 2 gazeteci, sinema sektöründe 1980’lere uzanan 30 yıllık bir korkutma ve tecavüz geçmişini ortaya çıkarırken stres ve zorluklarla baş etmek zorunda kaldılar. Gerçeğin peşinde inatla mücadele eden bu 2 kadın, yıllarca süren sessizliğe ve erkek tacizlerini koruyan adalet mekanizmasına, yenilmesi zor bir sisteme karşı mücadele ettiler. Harvey’in kadın çalışanlarına, filmlerinde rol almak isteyen tecrübesiz aktris adaylarına uyguladığı cinsel tacizin mağdurları, bir avukat ordusu tarafından para karşılığında anlaşmaya zorlanarak, ellerinden bir sözleşme alınarak suskunluğa zorlandı. 4 yıl boyunca mağdurların izini süren 2 gazetecinin, feminist aktivist aktris Ashley Judd’un adını vererek gerçeğin ortaya çıkmasına önayak olduktan sonra Harvey Weinstein, 2020’de mahkeme tarafından cinsel suçlu ilan edilip 23 yıl hapse mahkum edildi

2017’de Jodi Kantor, oyuncu Rose McGowan’ın yapımcı Harvey Weinstein tarafından cinsel saldırıya uğradığına dair bir ihbar aldı. Başta yorumda bulunmayı reddeden McGowan, Weinstein’inkendisine 23 yaşındayken tecavüz ettiğini anlatır. Ama bunu ilan etmekten kaçınır. Kantor aynı yapımcıyla yaşadıkları çirkin deneyimleri anlatan ancak kariyerlerinin olumsuz etkilenmesinden korktukları için isimlerinin geçmesini istemeyen Gwyneth Paltrow ve Ashley Judd ile konuşur. Megan Twohey’in desteğiyle Harvey’in Miramax’taki asistanına ulaşır; ancak emekliye ayrılan kadın gizlilik anlaşması imzaladığı için konuşmayı reddeder. Bu tür suskunluk sözleşmeleri için verilen ücretleri bilen şirket muhasebecisi suskunluğunu korur. Kasım 2015’te konuşmayı ve isminin geçmesini kabul eden Ashley Jude olur. 2. bir itirafçı, Laura adlı bir personel, önemli bir ameliyata girerken Ashley Judd’un Peninsula Hotel’de tecavüze uğradığını bildiğini ve istifa etmek zorunda bırakıldığını itiraf eder. Filmin son karesi NY Times’ın haberin yayınlanması için düğmeye basıldığı karedir. 5 Ekim 2017’de haberin yayınlanmasıyla 82 kadın itirafçılara katılıp Weinstein hakkında suç duyurusunda bulunur. 66 yaşındayken hapse giren Weinstein’ın tüm mahkumiyetleri Nisan 2024’te N.Y.’un en yüksek temyiz mahkemesi tarafından bozulur.

Filmin yönetmeni Maria Schrader’i ben kariyerinin başlangıcında Dani Levy ile yaptığı uzun soluklu işbirliğinden beri ilgiyle izliyorum. 50’nin üzerinde filmde oynayan, 6 film yöneten, 7 senaryo yazan Schrader 1965 Hanover doğumlu. Dani Levy ile “RobbyKallePaul” (1989) ile başlattığı ortaklığı bu yönetmenin birçok filminin başrol oyuncusu olarak sürdürdü. Margarethe Von Trotta, Agnieszka Holland, Hal Hartley gibi yönetmenlerle çalıştı. “Aimée ve Jaguar” (1999) ile Berlin Film Festivali’nde En İyi Oyuncu Gümüş Aslan Ödülü’nü kazandı. Yönettiği ünlü TV dizisi “Unorthodox” (2020) ile Emmy Ödülü’nün sahibi oldu. Benim için Maria Schrader’in başyapıtı, senaryosunu yazıp yönettiği Stefan Zweig biyografisi olan “Şafak Sönmeden / Vor Der Morgenröte”dir (2016). “Kadın Dedi Ki”de, 3 kez Oscar’a aday gösterilen İngiliz aktris Carey Mulligan ile Emmy Ödülü adayı Amerikalı Zoe Kazan, canlandırdıkları 2 kadın gazetecinin hırsını, haklı öfkesini, takipçiliğini gösterişe kaçmayan sade performanslarla izleyiciye geçirmeyi başarıyorlar. Elia Kazan’ın torunu, 2 senaryo yazarı Nicholas Kazan’ın ve Robin Swincord’un kızı Zoe Kazan, dedesinden Yunan, İngiliz ve Alman kökenli bir oyuncu. Kendisinden 2 yaş küçük, İngiliz ve İskoç asıllı Carey Mulligan daha parlak bir kariyere sahip.

Yönetmen : Maria Schrader

Senaryo : Rebecca Lenkiewicz 

Görüntü Yönetmeni : Natasha Braier

Kurgu : Hansjörg Weißbrich

Müzik : Nicholas Britell

Oyuncular : Carey Mulligan, Zoe Kazan, Tom Pelphrey, Samantha Morton, Andre Braugher, Patricia Clarkson, Elle Graham, Adam Shapiro, Sean Cullen, George Walsh, Anastasia Barzee, Hilary Greer

ABD / Tarihi-Biyografi-Dram-Mahkeme / 128 Dk.

CEVAPLA

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz