8 X 8

Bir Kıvanç Sezer filmi

Bu bir romantik aşk filmi değil. Film tek mekan olan evde ve zaman zaman evin çevresinde bir tek günde geçtiği için ağırlık diyaloglardan oluşur. Bu da oyunculara artı bir zorluk ve omuzlarına yük bırakıyor. Filmin ağızda bıraktığı kekrek tadın yanında düşündürmeyi başarması önemli.

OrtaKoltuk Puanı:

 

Babamın Kanatları ve Küçük Şeyler filmlerinin yönetmeni Kıvanç Sezer’in son filmi, 8X8, ayrılık, aşk, ölüm üzerine. Gençler bu konuya çok kafayı taktı. Bireysel mutluluk arayışları bu kuşak için daha geçerli. Bizim kuşak gibi ülkeyi ve hatta dünyayı kurtarmak gibi idealler peşinde koşmak yerine kendilerini kurtarmaya uğraşıyorlar. Kıvanç Sezer’in yazıp yönettiği film, diyalogları ile öne çıkıyor.

Bir süredir beraber olan Sarp ve Eda; Eda’nın bir süreliğine yurt dışına çıkacak olması nedeniyle hafta sonunu beraber geçirmek üzere airbnb’den bir ev kiralarlar. Çift eve geldiklerinde beklenmedik bir durumla karşılaşırlar. Evde biri daha vardır. Birlikte olacakları son günlerin bir saatini bile boş geçirmemek için şehir dışında deniz manzaralı bir ev kiralamış çift için üçüncü kişi dışında bir diğer sıkıntı da kendi aralarındaki tamam mı, devam mı anlaşmazlığıdır. Eda, uzaktan aşka inanmadığı için ilişkiyi bitirmek isterken Sarp, Eda’dan kopamamanın sancılarını yaşamaktadır. Sözde aşık bir çiftin son günlerini aşk dolu yaşamalarını beklerken ilişkilerini, geleceklerini ve hayatı sorgulamalarını izleriz. Üstelik bir de ilk kez karşılaştıkları üçüncü kişinin varlığını ve onun sorunlarını!

Böyle düşününce bu bir romantik aşk filmi değil. Film tek mekan olan evde ve zaman zaman evin çevresinde bir tek günde geçtiği için ağırlık diyaloglardan oluşur. Bu da oyunculara artı bir zorluk getirip emek istiyor. Filmin ağızda bıraktığı kekrek tadın yanında düşündürmeyi başarması önemli.

Filmin oyuncuları doğru seçilmiş. Alican Yücesoy, sürpriz kişi rolünde başarılı. Halil Babür’ü izlediğim her rolde beğendim, burada da gıcık ve inandırıcı olmayı başarıyor. Ece Yüksel, üçlünün zayıf halkası. Oysa hikayedeki en güçlü karakter. Gerek fiziği, gerek oyunu, güçlü ve egosu yüksek bir karakteri temsil etmekte yeterli olamadığı için tempoyu da düşürüyor.

Kamera, üçlünün arasında dolaşırken çoğu zaman bilinçli olarak net değil, zaten filmde hiçbir şey net değil! İsmi bile neden 8×8, ben anlamadım, belli değil. Gerilim bu belirsizlikten kaynaklanıyor, yoksa bu bir korku filmi değil, gıcırdayan kapılar ve kaynağı belirsiz gürültülerin arkasından katil değil, güzel bir kedi çıkıveriyor.

Bir gün önce az çok belli konuları işlemiş Aşka Düşmek isimli başka bir film izlemiştim, o da genç bir yönetmenin, Aylin Tezel’in emeği idi, aşağı yukarı benzer konuları işlemişti. Demek ki artık konumuz bu. Filmden aklımda kalan ve düşünüp durduğum cümle ise “Sen Eda’yı seviyorsun; ama ona iyi gelmiyorsun. O da seni seviyor ama bunun için kaçıyor!” ve Fener balığı. Dişisini döllemek için sırtına yapışan ve dölledikten sonra ayrılamayıp onunla birlikte yaşayıp ölen… Erkekler Fener balığı olmamalı.

Yönetmen / Senaryo : Kıvanç Sezer

Görüntü Yönetmeni : Hatip Karabudak

Kurgu : Selda Taşkın

Müzik : Turgut Mavuk, Can Saka

Oyuncular : Alican Yücesoy, Halil İbrahim Babür, Ece Yüksel

Türkiye / Gerilim / 78 Dk.

CEVAPLA

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz