Büyük, Cesur ve Güzel Bir Yolculuk / A Big, Bold, Beautiful Journey
SON GÜNLERİN BELKİ EN ÇARPICI, ÖZGÜN VE ÇILGIN FİLMİ
‘Büyük, Cesur ve Güzel Bir Yolculuk’ filminin inanılmaz düzeyde alaycı ve esprili bulduğum senaryosu sanki zekânın zirvelerine çıkmaya uğraşıyor ve hayli de başarıyor…
İşte son günlerin bence en tuhaf filmi…En garip, en tuhaf, en cesur olduğu kadar belki en tedirgin edici… X X X verirken duraksadım. Belki X X bol bol yeterdi. Ama sinemada, tüm sanatlarda olduğu gibi büyük cesaret ve meydan okuma çok önemli değil miydi? O zaman, hadi bakalım… Ama peşinen söyleyeyim : Film tüm özellikleri içinde bir ‘kitle filmi’ değil, hem de hiç değil… Daha çok, hep dediğim gibi has sinefiller için…
Belli olmayan bir ülkede ve bilinmeyen bir tarihte, iki insan tanıyoruz. Doğanın en uygun gördüğü gibi, bir kadın ve bir erkek… Yani Sarah ve David… Onları bir araba kiralama kurumunda tanıyoruz. David 1994 tarihli eski bir arabaya evet diyor. Bir evlenme töreninde buluşuyorlar. Ve o büyük, büyük de laf mı, görkemli, hatta muhteşem aşk başlıyor. Öyle bir aşktır ki bu, eşi benzeri yoktur.
Sarah, yani Margot Robbie -ki şaşırtıcı biçimde bizim Cumhuriyet yazarı sevgili dostumuz Mine Kırıkkanat’a benziyor- erkekten çok daha kararlı ve yürekli. Evlenme teklifi ondan geliyor. Ve erkek -tam rolüne oturmuş bir Colin Farrell- boyun eğiveriyor.
Filmin inanılmaz düzeyde alaycı ve esprili bulduğum senaryosu -yönetmeni Kogonada gibi ilk kez duyduğumuz senaryo yazarı Seth Reiss- sanki zekânın zirvelerine çıkmaya uğraşıyor. Ve hayli de başarıyor. Birlikte çıktıkları yolculuk onlara bu kez esrarın ve gizemin kapılarını açıyor. İki arabalarını bırakıp biriyle yola koyulunca nelerle karşılaşmıyorlar!
Çöle yükselen esrarengiz, adeta kendi kendine açılan devasa kapıların ardında -bu artık filmin mucizeler bölümüne geçiyor– onları sayısız sürprizler bekliyor. Tablolar, antikalar, bin bir eşya… Böylece film bir modern masala dönüşüyor. Ama şu laf da ediliyor: “En güzel yerlerde, insan kendini yapayalnız hisseder.” Doğru söze ne denir! Zaten aşk üstüne o bitmeyen konuşmalar, farklı yorumlar filmin bir özel yanı daha…
Film zaman zaman bir müzikale de dönüşüyor. Ve böylece nitelikleri ha bire artıyor. Herhalde görülmüş en çılgın, özgün, mizah yüklü filmlerden biri bu. Modern bir masal, uçuk bir fantezi…
Kimilerinin zırva bile bulabileceği…Ve hayli zengin yan rollere karşın, tümüyle iki baş oyuncunun üzerinde duruyor. Colin Farrell-Margot Robbie ikilisi kolay unutulmayacak. Sonlara doğru biri daha çok annesi, öbürüyse oğlu üzerinde dursa da… Artık görürseniz anlarsınız. Arada kiralamanın baş sorumlusu olarak karşımıza gelen çok eskilerden Kevin Kline’ı bulmak da hoş bir sürpriz…
İşin bir de mekanik yanı var. O araba kiralama kurumu sayesinde, arabayla giderken kulağımıza bir sürü bilgi geliyor. Çoğu matrak olan… Bunlar motordan gelen teknik bilgiler. Yani araba sizinle konuşuyor. Bu da bir başka sürpriz! İnsanı serseme çeviren… Modern yapay zekâ hipotezlerine uygun biçimde… Arada kulak okşayan şarkılar da var, bol bol…
Böylece karşımızdaki filmin nasıl bir mal olduğunu anlatmaya çalıştım. Tümüyle mantığı dışlayan bu tuhaf yapım, illa da yenilik diyenler için…
Yönetmen : Kogonada
Senaryo : Seth Reiss
Görüntü Yönetmeni : Benjamin Loeb
Müzik : Joe Hisahisi
Oyuncular : Colin Farrell, Margot Robbie, Phoebe Walter-Brig, Hamish Linklater, Lily Rate, Kevin Kline, Billy Magnussen, Yuvi Hecht, Shelley Simmons
ABD / Dram / 108 Dk.