Prömiyerini Tribeca Film Festivalinde yapan 2019 İngiltere yapımı “Dreamland” filmi pandemiye takılan filmler kervanında yer aldı. Anca görücüye çıkma fırsatı yakalayan film, “Düşler Ülkesi” adıyla 27 Ağustos 2021’de Türkiye’de sinema salonlarında gösterilmeye başlıyor. Filmin yönetmenliğini Miles Joris- Peyrafitte yaptı, senaryosunu Nicolaas Zwart yazdı. Aynı zamanda besteci olan genç yönetmenin İngiltere’de kült haline gelmiş çizgi roman karakteri “Tank Girl” (Tank Kız) filminin de yönetmenliğini yaparak sinemadaki yerini perçinleştirmeye çalıştığını söyleyebiliriz. Yine bu filmdeki başrolü Dreamland’da oynayan Margot Robbie’e verdi.
Düşler Ülkesi başrol oyuncuları; Eugene Evans rolünde Finn Cole, Allison Wells rolünde Margot Robbie var. Küçük kız kardeş rolündeki çocuk Phoebe’yi ise Darby Champ canlandırıyor. Narratör bu kız kardeş, canlandıran ise Lola Kirke.
Film masal tadında bir anlatımla başlıyor. Anlatıcı, Eugene’nin anneden olma üvey kız kardeşi Phoebe, “Bir varmış bir yokmuş” sözleriyle başlamasa da abisi Eugene’nin hikayesinin kaynağına iniyor, bu kaynakta aslında 1929 Dünya Ekonomik Buhranı vardır. “Birgün Teksas Bismark’a toprak sahipleriyle dolu bir tren gelir” trenden inenler arasında Eugene’nin anne ve babası da vardır. Anne oğluna hamiledir. Bismark’a yeni bir yaşam inşa etmeye çalışan göçmenler bir yandan da doğal afetlerle mücadele etmektedir.
Sonuçta oraya ısınmayan ve yerin lanetli olduğunu söyleyen baba kendini alkole verir, bu koşullar altında Eugenie 5 yaşına basar ve birgün baba karısını ve çocuğunu terk ederek hayal ettiği, düşlediği yerlere doğru yola çıkar; kalanlar hayata ve toprağa tutunmaya çalışır; Bir yıl sonra anne Olivia Evans (Kerry Condon) köyde çiftçilik yapan George (Travis Fimmel) ile evlenir ve bizim anlatıcı kızımız Phobie doğar. Abisine düşkün olan akıllı çocuk onu adeta anne şefkatiyle korumaya çalışır…
Biraz da filmin ana karakteri abinin ruh profiline bakalım. 5 yaşında babasının onları terk etmesinden sonra boşluğa düşen ve eksiklik duygusuyla büyüyen Eugene, bu boşluğu okuduğu kitaplarla ve kitapların onda oluşturduğu hayallerle doldurur, evlerine yakın, terk edilmiş bir ahıra girerek kendi dünyasına çekilir; aşırdığı kitapları okuyarak hayal kurmaya devam eder; bir bakıma ahırda olmasına rağmen kendisine renklerle dolu bir dünya yaratır.
Bu dünyada onu destekleyen ve her zaman yanında olan dostu ve arkadaşı Joe Garza (Stephen Dinh) vardır; ne ki o da yakın bir sürede başka bir şehre taşınacaktır. Bunun üzerine iyice içine çekilen Eugene, babasının çocukken ona gönderdiği Tanrının gözünün olduğu yer dediği Meksika Körfezli karpostala bakarak yaşam kaderiyle ilgili düşler geliştirir. Hayatında üvey baba gerçeği, oturdukları çiftliğin borcu varken düşler insanın gerçeklerden kaçış öyküsü haline geliyor…
Hikayenin gelişme bölümüne geldiğimizde; yani maceranın yön değiştirdiği bölüme; güzel ve sıradışı bir kadının hikayeye dahil olduğunu görüyoruz. Ekonomik kriz çiftçileri harap edip tefecilere borçlandırırken; banka soygunları da artmıştır. Allison Wells de bir banka soyguncusudur, başına ödül konulur, borçları olan çiftçiler; özellikle Evans ailesi kadının peşine düşerler; lakin Allison farkında olmadan Eugene’nin ayağına gelir ve olaylar bambaşka yöne doğru yola çıkar…
İlginç bir film, masalsı anlatımıyla, kayalık ağzından sonsuzluğu(düşleri) çağrıştıran deniz görüntüsü, aynı şekilde kameranın kapı ve pencereden yaptığı çekimler, gizemli tarafı olumlu izlenimler bıraktı bende. İmdb puanı 10 üzerinden 5,8; benim puanım daha yüksek; 10 üzerinden 7…
İyi seyirler…
Yönetmen : Miles Joris-Peyrafitte
Senaryo : Nicolaas Zwart
Görüntü Yönetmeni : Lyle Vincent
Kurgu : Abbi Jutkowitz, Brett M. Reed
Müzik : Patrick Higgins
Oyuncular : Finn Cole, Margot Robbie, Travis Fimmel, Kerry Condon, Lola Kirke, Darby Camp, Garrett Hedlund, Joe Berryman
ABD / Tarihi-Gerilim-Dram / 98 Dk.