İstanbul İçin Son Çağrı
Yenik düştüğümüz alışkanlıklarımız
Film; ilişki çıkmazlarını, evliliğin getirdiği rutini ve aslında kimse istemese de yenik düştüğümüz alışkanlıklarımızı anlatıyor. Aşkla başlayan ilişkilerin, insanın kişilik özellikleriyle çatışması ve sonucunda neyin galip geldiğini düşünmemizi de sağlıyor. Herkesin beklentisizce ve keyifle izleyeceğini düşündüğümüz bir film olmuş İstanbul’a Son Çağrı. Tam da hafta sonu gelmişken, sevgilinizle ya da eşinizle izlemeyi düşünebilirsiniz.
İstanbul İçin Son Çağrı, Beren Saat ve Kıvanç Tatlıtuğ ikilisinin yıllar sonra tekrar aynı projede buluşmalarını sağlayan romantik komedi bir film olarak bugün itibariyle Netflix kütüphanesine eklendi. OGM Pictures yapımcılığını üstlenirken, yönetmenliğini Gönenç Uyanık’ın yaptığı filmin senaryosu da Nuran Evren Şit’e emanet edilmiş.
Film, Türkiye’de artık kült sayabileceğimiz Aşk-ı Memnu dizisinin başrollerini tekrar bir araya getirerek, izleyiciye tatlı bir nostalji hissi yaşatıyor. Filmin hikayesi New York’a geçiyor. Başlangıç sekansında kameralar, New York uçuşundan sonra bagaj beklerken birbirlerini gören bir çifte odaklanıyor. Daha görür görmez birbirlerinden etkilenen bu ikiliyi daha sonra talihsiz bir bagaj hatasından dolayı sohbet ederken görüyoruz. Birlikte Serin’in bagajını arıyorlar. Valizine ulaşamayan Serin’i Mehmet yalnız bırakmıyor ve aynı otele yerleşiyorlar. Hızlı, eğlenceli, çetrefilli ve unutulmaz bir New York gecesini beraber geçiriyorlar. Her şey rayında ilerlerken, aralarındaki çekime ikisinin de evli olduğu gerçeği gölge düşürüyor.
Filmin ilk yarısı epey eğlenceli geçiyor. Uzun süre konuşulacak olduğunu tahmin ettiğimiz, Beren Saat’in sahte orgazm yarışmasındaki sahneleri filme erotizm katıyor. Beren Saat ve Kıvanç Tatlıtuğ, birbirlerine uyumlu bir oyuncu partner ilişkisinde olduklarını her sahnede gösteriyorlar. Sadece filmdeki sevişme sahnesi daha erotik olabilirdi. Tüm o New York gecesinin ateşi üzerine gelen yakınlaşma sahneleri basit görünüyor.
Filmin bir romantik komedi olduğunu düşünerek ilerlersek, filmden beklentinin de buna göre olacağından eminiz. Dolayısıyla çok derin diyalogların olduğu bir film izlemeyeceğimizi biliyor olmalıyız. Filmi çok detaylı düşünmeden, sırf eğlenmek amaçlı izlemenizi öneriyoruz.
Beren Saat’in Serin, Kıvanç Tatlıtuğ’un Mehmet karakterine fazlasıyla yakıştığını, renkli New York sokaklarında geçirdikleri romantik geceyi izlerken emin oluyoruz. İkisi de birbirinden güzel siluetlerini arz-ı endam ediyorlar.
Filmin ikinci yarısı tahmin etmediğimiz şekilde ilerliyor. Farklı insanlarla evli olduklarını düşündüğümüz bu ikilinin aslında birbirleriyle evli olduklarını ve terapist tavsiyesi üzerine, boşanmadan son bir kez ilişkilerine şans vermeye çalıştıklarını anlıyoruz. Boşanmanın eşiğindeki bu çift, bir oyunun içinde, birbirleriyle yeniden tanışsalar olabilecekleri değerlendiriyorlar. Mehmet’in müzisyenlik yaptığını, Serin’in de takı tasarımları yapan ve işinde de oldukça başarılı biri olduğunu öğreniyoruz. Birbirlerine çok aşık olduklarını, önlerindeki bazı engellere rağmen evlendiklerini ve yılların sonunda birbirlerini anlamamaya başlamalarına tanıklık ediyoruz.
Film; ilişki çıkmazlarını, evliliğin getirdiği rutini ve aslında kimse istemese de yenik düştüğümüz alışkanlıklarımızı anlatıyor. Aşkla başlayan ilişkilerin, insanın kişilik özellikleriyle çatışması ve sonucunda neyin galip geldiğini düşünmemizi de sağlıyor. Herkesin beklentisizce ve keyifle izleyeceğini düşündüğümüz bir film olmuş İstanbul’a Son Çağrı. Tam da hafta sonu gelmişken, sevgilinizle ya da eşinizle izlemeyi düşünebilirsiniz.
Yönetmen : Gönenç Uyanık
Senaryo : Nuran Evren Şit
Müzik : Sertaç Özgümüş
Oyuncular : Kıvanç Tatlıtuğ, Beren Saat, Annie McCain Engman, Sindia Duverge, Joy Donze, John Bradford, Ty Fisher, Johnny Gaffney, Nikima Brooks
Türkiye / Romantik-Dram / 91 Dk.
Çok hızlı ilerliyor hikaye tam olarak hissedilmiyor. Duygu izleyiciye geçmiyor
Yakışan uyumlu oyunculuk, görüntü müzik sahneler hepsi dozajında performans kalitesi de nefis, kıskançlık yorumları da olucak elbette ancak kırıp dökmeden olsa, Türk izleyicisi ayarını bilse keşke.
Berbat bir film…iki oyuncuya yakışmadı..beren ve Kıvanç bu filmden sonra 🙂
Aynen katılıyorum. 👍
İgrenç ötesi bir film. Beren Saat’in aşırı gereksiz orgazm sahnesi ve teşhirciliği filmi batırmış. Filmdeki Beren’i izlerken, insan nasıl bu kadar meşhur olduğuna şaşırıyor, rolüne bile girememiş. Konuşurken ağzına, yüzüne yaptığı mimikler ise çok iticiydi. Kıvanç Tatlıtuğ iyiydi ama bu filmde oynayarak kendine çok yazık etmiş.
Sinemadan soğutan bir film…New York’u ve bir aşk öyküsünü herkesten farklı ve yenilikçi tarzda
gösteren Past Lives Everest ise bu yeryüzünün çekirdeği kadar dip!