Kaza / Accıdente
BİR TRAJEDİNİN BAŞLANGICI
On bölümlük dizi bizi bir kaza sonucu birbirinin akrabası, meslektaşı, komşusu olan beş ailenin hayatına götürüyor. Ve biz bu çevrede nefreti, gücü, suçluluk duygusunu, vicdanı, çıkarı, hırsı kıskançlığı, ihaneti ve intikamı görüyoruz. Bu çevrede de tıpkı toplumun genel yapısında olduğu gibi iyilerin az kötülerin çok olduğu bir fotoğrafla karşılaşıyoruz yine… Birkaç mantık dışı bölümleri olsa da gerilimi yüksek, insan karakterleri ve psikolojilerine odaklanan, heyecanı düşürmeyen bir dizi. Rahatlıkla izlenir.
Kolombiya-Meksika ortak yapımı olan 10 bölümlük dizinin bana ilk olarak düşündürdüğü şey doğrusu kendime de ilginç geldi. Bir tahlilde bulundum. Ekonomisi bozuk, hukuk kuralları tam olarak işlemeyen bir ülkede insan karakterleri de bozuluyor ve giderek kötülerin çoğaldığı bir dünyaya mahkum oluyoruz. İnsan kişiliğinin genetiğinden gelen genleri çok sağlam değilse en küçük bir darbede dağılmaya hazır hale geliyor…
İnsanın gerçek kişiliği olumsuz durumlarda ortaya çıkar. Ben bunu çok genç yaşta öğrenmiştim. Toplumda saygın denilen insanların bazı durumlar karşısında saygınlıklarının nasıl yerle bir olduğuna bizzat şahit oldum…
Bizim toplumda da karaktersizlerin sayısı da artmış durumda ama halk onları anında defterinden silmesini biliyor. Karaktersiz denilince de hepimizin aklına belli isimler geliyor; önceden mangalda kül bırakmayanların ruhlarını sattıktan sonra nasıl kediye dönüştüklerine şahit olduk. Kül kedileri tabii…
“Kaza” dizisi küçük bir çevrede geçse de bana böylesine büyük bir resim gösterdi. Zaten toplumu ve insanları anlamak için o küçük çevre yeterli oluyor…
On bölümlük dizi bizi bir kaza sonucu birbirinin akrabası, meslektaşı, komşusu olan beş ailenin hayatına götürüyor. Ve biz bu çevrede nefreti, gücü, suçluluk duygusunu, vicdanı, çıkarı, hırsı kıskançlığı, ihaneti ve intikamı görüyoruz. Bu çevrede de tıpkı toplumun genel yapısında olduğu gibi iyilerin az kötülerin çok olduğu bir fotoğrafla karşılaşıyoruz yine…
“KAZA GELİYORUM DEMEZ”
Günümüz teknolojisinde bu atasözü boşa çıkan söz durumunda artık ama dizide pek öyle değil. İnsana biraz mantık dışı gelse de çok güzel, durgun bir havada (meteoroloji bilgileri de bu yönde zaten) birdenbire şiddetli bir rüzgar çıkıyor ve trajik bir kazaya sebep oluyor…
Her şey avukat Emiliano ve polis Daniela’nın tahminen 10 yaşına girecek oğlu Rodrigo’nun doğum günü partisi ile başlar. Doğum günü partisine yakın dostlarını çağırırlar. Onların da Rodrigo yaşında çocukları vardır. Davetliler ev sahibinin bahçesinde çok mutlu ve neşeli görünmektedirler. Doğum günü şenliğinde çocukların içinde oynaması için bir de şişme ev kurarlar. şişme evi konak çalışanı Moncho kurmaya uğraşırken Emiliano başka bir iş için onu gönderir, şişme evin son kalan kazığını çakacakken Amerika’dan beklediği telefon gelir, projesinin onayını haberini alınca o heyecanla kazığı çakmayı unutur. ( ama o hayatının en büyük kazığı olarak kendisine dönecektir) Çocuklar sevinçle şişme eve geçerler, en eğlenceli zamanda çok şiddetli bir rüzgar çıkar(bu kadar kısa sürede çıkması saçma tabii) şişme evin yerinden sökülmesine sebep olur, havalanan ev çocukların her birini bir yere savurarak Rodrigo’nun da içinde olduğu 3 çocuğun ölümüne neden olur, bir çocuk ise kayıptır…
Kısaca o sevinç, coşku ve neşe yerini gözyaşı, keder ve öfkeye bırakır. Dizinin ilk sahnesinde sembolle gösterilir üç çocuğun ölümü, üç balon gökyüzüne doğru uçar…
Ayrıca yönetmenler Gracia Querejeta ve Klych Lopez ilk sahnede beş aile tek tek gelirken az-çok sonradan ortaya çıkacak kişiliklerinin emarelerini de birer replik ya da birer davranışla seyirciye hissettiriyor… İlk sahnede çocukların ağacın dallarına binerek geleceğe dair planlarını birbirleriyle konuşması da etkileyiciydi…
KAZANIN ARDINDA BIRAKTIKLARI
Bu çok acı kazanın ardından aileler çılgına dönerler, hayatlarının anlamı kalmaz. Emiliano acısının büyüklüğünü şu sözle dile getirir : “Annesi- babası ölen çocuğa öksüz ya da yetim denilir, peki çocukları ölen anne babaya ne denilir…“
Paranoya, acı ve suçluluk arasında dizinin kahramanları her duyguyu yaşarlar, bir yandan da kazanın sorumlusunu bulmak ve onu ağır bir şekilde cezalandırmak isterler. Ve Pandora’nın kutusu açılır. Bu acı kaza başlangıçta samimi görünen aileleri düşman hale getirir. Yalnız bu acının içinde bile para ve hırs baştan çıkarıcı roldedir. Gazeteci kız kardeşinin gözünün yaşına bakmadan hayatının röportajını yapmak adına eniştesine yargısız infaz yapmaktan çekinmez, gazetecinin kocası (en karaktersizi) Amerikalılarla anlaşmayı bozmamak için her türlü şeyi yapar, üç aylık komşuları Charro tam bir psikopattır ve mafyavari yöntemlerle ortalığa şiddet salmaktadır, Emiliano suçluluk duygusuyla vicdanı arasında sıkışıp kalır, hizmetçi kadın zenginlerden nefret ettiği için kocası Moncho’nun suçu üstlenmesinden öldürülmesine kadar her türlü pozisyonunu şantaj olarak kullanır ve açgözlülüğün arkası kesilmez…
Tabii dizide detaylar çok daha fazla. Birkaç mantık dışı bölümleri olsa da gerilimi yüksek, insan karakterleri ve psikolojilerine odaklanan, heyecanı düşürmeyen bir dizi. Rahatlıkla izlenir, Netflix’te gösterimde…
Yönetmen : Gracia Querejeta, Klych Lopez
Senaryo : Leonardo Padron
Görüntü Yönetmeni : David F. Mayo Arroyo
Kurgu : Juan Carlos
Oyuncular : Regina Reynoso, Eréndira İbarra, Alberto Guerra, Sebastian Martinez, Ana Claudia Talancón, Rubén Zamora, Regina Blandó, Luis Ernesto Franco
Kolombiya-Meksika / Dram-Gerilim / 10 Bölüm 45 Dk.