Kendinden Kaçak
Sosyal Medya Fenomenlerinden İkinci Sinema Denemesi…
Youtube kanalında yaptıkları skeçlerle özellikle genç kesim tarafından birer fenomen hale gelen Atakan Özyurt, Bilal Hancı ve Fatih Yasin’in ikinci uzun metrajlı yapımları olan “Kendinden Kaçak” filmi bu hafta itibariyle sinemalarda görücüye çıktı. Üçlünün ilk filmi olan “Kafalar Karışık”; özellikle Metin Akpınar, Cihan Ünal, Güven Kıraç, Erkan Can, Selahattin Taşdöğen başta olmak üzere sinemanın önemli usta isimlerini kadrosunda bulundurması ile dikkatleri çekmişti.
“Kendinden Kaçak” filmi ise özellikle yönetmeni Levent Türkan isminin de bulunması ile merak uyandırdı. Zira Türkan “Jamais Vu” isimli kısa metrajlı filmi ile Uluslararası İstanbul Film Festivali’nde ciddi bir ödüle uzanmıştı. Bunun yanı sıra Aliye, Hayat Bilgisi, Üvey Baba, Evdeki Yabancı, Bıçak Sırtı, Sadakatsiz gibi dizilerde yönetmen ve yönetmen yardımcısı olarak da yer almıştı. Dolaysıyla aslında son dönem komedi yapımları arasında nitelik sorunu da gözetildiğinde böyle bir yönetmenin eli ürünü olması bizleri film konusunda ümitlendiriyordu…
Oyun Oynarken Oyuna Gelmek…
Film oldukça kalabalık bir ortamla açılıyor. Sanki bir kokteyl var. Atakan, Bilal ve Fatih’in evlerinde oyuna daldıklarını görmekteyiz. Ancak bu durum onlardan çeşitli beklentiler içinde olan aileleri ve özellikle de Atakan’ın kız arkadaşı olan Gözde (Eslem Akar) için esasen büyük bir sorundur. Tam da Gözde, Atakan’ın kendisine olan kayıtsızlığına tepki gösterdiği sırada evlerine polis baskını yapılır ve evde hırsızlık ürünü olan iki büyük külçe altın bulunur. Hırsızlık suçundan yargılanan üçlü her biri yedişer yıl olmak üzere ciddi cezalara çarptırılırlar. Ve sonra bu şaşkınlığı daha atlatamadan cezaevi günleri başlar.
Cezaevi, özellikle müdür Arif isimli (Şinasi Yurtsever) despotik, Van Gogh’a tuhaf bir şekilde bağlı yöneticinin idaresi altında daha da çekilmez hale gelmiştir. Mesela koğuşta üç kişi tek bir yatakta yatmak durumundadır. Bir de o koğuştaki bazı mahkûmların sinir bozucu zorbalıkları buna eklenir. Birisi tuvalete girmek için para ister, üst ranzada yatan ötekisi ağzında jiletle hep bir tedirginlik nedenidir. Gerek Arif’in başında bulunduğu idarenin kötü yönetimi gerekse de haksızlığın da verdiği o büyük keder halleri üçlü için tek bir çare bırakmıştır. O da birçok cezaevi filminde karşımıza çıkan o firar etme hülyasını! Çünkü Atakan’ın kız arkadaşı Gözde bir görüş günü ufak bir kâğıt parçasına aslında gerçek suçluyu bildiğini yazmıştır.
Ne olursa olsun üç kafadar Gözde’ye ulaşıp gerçeği bulmak ister. Cezaevinin duvarlarının boyama işine girdikleri için firar etmekte zorlanmayan kahramanlarımızı hiç beklemedikleri bir büyük sürpriz karşılar. Filmin tadını bozmamak için burada durayım. Ancak yapım final kısımlarında izleyende eminim bir “Truman Show” etkisi yaratacak…
Yine Usta İsimlerle…
Müziklerini Bedük’ün yaptığı filmin özellikle cezaevi kısımlarında belirli bir kapalı alan etkisi yarattığını söyleyebilirim. Bunda gerçek bir cezaevi olan ve müze olarak halen gezilebilen Ulucanlar Cezaevi’nde filmin çekilmesinin büyük etkisi var. Koğuş içinde bulunan psikopat ruhlu bazı mahkûmların davranışlarına, bir de kurbanlarımızı işin içine haksız bir ceza aldıklarını bilmeleri eklendiğinde onlardaki o büyük etki izleyene belli ölçüde geçiyor. Üç kafadar tek bir yatakta kalmak zorunda kalıyorlar, tuvalete para vermek durumundadırlar ve hatta futbol oyununda kale direği bile oluyorlar.
Yetişkin zorbasına benzeyen, bir mahkûmun diğer mahkûma yaptığı zorbalıkları da görüyoruz. Aslında kısmen Ferhan Şensoy’un “Pardon” filmine benzer şekilde ceza sistemine de, koğuşların yetersizliğine de bazı göndermeler var. Pekiyi film türüne yakışır şekilde güldürebiliyor mu? Evet, yer yer yapılan espriler güldürüyor. Ancak yine de bu mizahın herkese göre olmadığını belirteyim. Firar kısımlarında sağlık görevlisi olma mecburiyetleri ile müzikli mekândaki dansları da bize geçmiş filmlerin kaçış sekanslarındaki tesadüfi hallerin birer tekrarı olarak görünüyor.
Film, ilk yapım gibi yine önemli isimleri bünyesinde toplamış. Fatih’in annesi Filiz rolünde “Güner Özkul”, Arif rolündeki “Şinasi Yurtsever”, Atakan’ın babası Galip’e hayat veren “Suat Sungur” ve Hamza olarak da “Hakan Bilgin” gibi usta isimlerin bulunması kuşkusuz filmin önemli artıları. Filmdeki kamera çekimleri, özellikle de sahne geçişlerindeki tempolu akış da başarılı. Ve de sürekli “esasen işin içinde bir şey var ama sonu ne çıkacak bakalım” dedirten ve finalinde de çok sırıtmayan o sürprizli hal de bence yerli yerinde…
Sinemada Zeki Alasya-Metin Akpınar başta olmak üzere son dönemde de Ahmet Kural ve Murat Cemcir gibi isimlerle ikili karakterli rollere alışkınız. Ancak burada farklı olarak ayrılmaz üçlü karşımıza çıkıyor. Atakan Özyurt, Bilal Hancı ve Fatih Yasin…
“Kendinden Kaçak” filmi, özellikle lise ve üstü yaştaki genç kesime daha çok hitap eden bir yapım. Ancak oyuncular son dönem türdeş yapımlarda sıklıkla tercih edilen küfürlere hiç yüz vermiyorlar. Buna rağmen yine de belirli ölçüde güldürebilmesi bence önemli bir başarı. Bu açıdan Atakan, Fatih ve Bilal doğru yoldalar ve anladığım kadarı ile kendilerinden önce gelen ustalara da oldukça saygılılar. “Kendinden Kaçak”, sadece üçlünün fanları için değil, gündelik sorunlardan kaçmak, biraz ferahlamak isteyenler için de tercih edilebilir… İyi seyirler…
Yönetmen : Levent Türkan
Senaryo : Cüneyt İnay
Görüntü Yönetmeni : Arda Yıldıran
Kurgu : Doğuş Onur Karasu
Müzik : Bedük
Oyuncular : Atakan Özyurt, Fatih Yasin, Bilal Hancı, Eslem Akar, Şinasi Yurtsever, Hakan Bilgin, Suat Sungur, Güner Özkul, Şevket Çapkınoğlu, Özgür Biber
Türkiye / Komedi / 100 Dk.