Sevgisiz
Yaşayan en önemli Rus yönetmenleriden Andrey Zvyagintsev 1964 yılında Sibirya’da Novosibirsk’de doğmuş, Novosibirsk Drama Okulu oyunculuk bölümünden 20 yaşındayken mezun olmuş,1986’dan itibaren Moskova’da sinema ve tiyatroda çalışmış. Yönetmenliğe “Chyornaya komnata / Kara Oda” adlı televizyon dizisiyle başlamış.
2003’te çektiği ilk uzun metraj film “Vozvraschenie / Dönüş”, Venedik Altın Aslan’ı dâhil toplam 31 ödül alınca Zvyagintsev’in eşine az rastlanır sinema kariyeri başlamış. İkinci filmi “ Izgnanie / Sürgün” (2007) dünyanın her tarafında çok iyi eleştiriler almış, ilk filminin ana karakterini de canlandırmış olan baş oyuncusu Konstantin Lavronenko Cannes’da En İyi erkek Oyuncu ödülü alarak sinem tarihinde bu ödülü kazanan ilk Rus olmuş. Cannes Belirli bir Bakış Özel Jüri Ödülü dâhil 21 uluslararası ödüllü “Elena”nın (2011) ardından çektiği abidevi filmi “Leviafan” (2014), Cannes’da En İyi Senaryo ve Altın Küre En iyi yabancı Film dâhil 33 ödülle kendi ödül rekorunu bile aşmış. Gösterime yeni girmiş olan “Nelyubov / Sevgisiz”, şimdiden Cannes Jüri Ödülü dâhil 11 uluslararası ödül almış durumda.
Filmlerinin odağına ahlâkî düşkünlüğü, mal mülk takıntısıyla, düşüncesiz tüketim tutkusuyla, ötekilerle iletişimsizliği, sevgisizliği, ilgisizliği, ve beklentisizliğiyle günümüz Rus insanını, yozlaşmış, çürümüş, hayati önemi olan kurumları ardı ardına işlevsiz hale gelmiş Rus toplumunu oturtan Andrey Zvyagintsev, ikinci filmi “Sürgün”den beri senarist Oleg Negin’le çalışıyor, “Elena” ve “Leviafan”da yapmış oldukları gibi, “Sevgisiz”in ödüllü senaryosunu da Zvyagintsev ile Negin birlikte yazmışlar.
Zvyagintsev’in anlatımının çıkış noktası hemen her zaman anne-baba-çocuk ilişkileri olmuştur. “Dönüş”te, çok uzun zamandır yok olan bir baba karısına ve çocuklarına döndükten kısa süre sonra oğullarıyla birlikte gizemli bir yolculuğa çıkar. “Sürgün”, bir
karı-kocaya, çocuklarına ve özellikle doğacak olan bebeğe odaklanır. Varlıklı ama cimri Vladimir’in ikinci eşi “Elena” kocasına hem karılık hem hizmetçilik yaparken, zor durumda olan kendi öz oğlu için yardım dilenmek zorundadır. Çok daha politik bir çizgide gelişen “Leviafan”da ikinci planda kalsa bile, sadakatsiz eş ve sorunlu yeniyetme oğulla aileilişkileri yine güçlü olarak mevcuttur.
Bu kez karşımızda, birbirlerine karşı hınç ve nefretle dolu boşanma arifesinde bir karı-koca var. Boris ve Jenya on üç yıl önce kadın hamile kaldığı için istenmemiş bir evliliğe sürüklenmişler. Artık ikisi de yaşamlarını hayatlarına girmiş farklı kişilerle sürdürme arifesindeler. Boris’in bir süredir beraber olduğu, ondan bebek bekleyen bir sevgilisi var. Jenya’nın ise, zengin ve kendisinden yaşlı bir adamla ve ilişkisi var. Evlerini satar satmaz herkes kendi yoluna gidecek. Tek pürüz ikisini de geleceğinde yeri olmayan 12 yaşındaki oğulları Alyoşa. Oğlanı yetimhaneye, yatılı ya da askeri okula vererek ondan kurtulmayı planlıyorlar. Bunlar tartışılırken evin arka odasında çaresiz ve umutsuz Alyoşa korku içinde gözyaşlarına boğuluyor…
Çocuk aniden gizemli şekilde ortadan kaybolunca başlayan arama çalışmaları sırasında Zvygintsev, tüketim ekonomisinin, küreselleşmenin, vahşi kapitalizmin yeni kalesi Putin Rusya’sını teşrih masasına yatırıyor. Polisle ve aramada yardımcı olanlarla beraberken bile birbirlerini durmaksızın suçlayan, kabahati devamlı diğerinde bulan benmerkezci Boris ve Jenya’yı değil, onları yaratan tüm etkenleri eleştiriyor. Örneğin, torununa karşı hiçbir sevgisi olmayan, paranoyak ve yaşama küskün annesini görünce, Jenya’nın bencilliğini farklı bir bakış açısıyla irdelemek gerekiyor.
Çözülmüş ilişkiyi öykülerken, İngmar Bergman’ın 1973 yılında çektiği “Bir Evlilikten Manzaralar” ından esinlendiğini söylemiş olan Zvyagintsev, filminde 2008’de kurulmuş Liza Alert adlı kâr amacı gütmeyen örgütün faaliyetlerine de yer veriyor.
Kötü niyetinden değil, bürokrasinin aksak işleyişinden dolayı, kayıp çocuğu bulmak için polisin hiçbir şey yapamayacağı / yapmak için çaba gösteremeyeceği ortaya çıktığında Boris’le Jenya’nın yardımına gelen Liza Alert, kayıp kişilerin aranması ve bulunması konusunda uzmanlaşmış, günümüze kadar on binin üzerinde insanı kurtarmış, gerçekten de var olan bir örgüt.
“Nelyubov”, sevgisiz olduğu kadar güneşsiz bir şehirde 24 saat boyunca sürdürülen sonuçsuz aramanın ardından birkaç yıl sonrasına atlayarak, finalde Boris ve Jenya’nın yeni eşleriyle kurmuş oldukları yeni yaşamların neşesiz, pırıltısız ve de sevgisiz sıradanlığına bakıyor…
Yaşamlar pırıltısız olabilir ama film öyle değil. Mikhail Krichman’ın akıcı kamerasıyla çektiği uzun planları, olağanüstü görselliği, Evgeniy ve Sasha Galperin’in etkileyici müziğiyle görsel işitsel bir şiir.
Zvyagintsev’in son başyapıtı geçen yıl çekilen en iyi filmlerden biriydi. Kişisel olarak Oscar’larda “Foxtrot”la birlikte En İyi Yabancı Film Ödülüne iki adayımdan biri.