Sihirbazın Fili / The Magician’s Elephant
“Sihirbazın Fili”, son günlerde izlediğim en eli yüzü düzgün yapımlardan. Üstelik sadece çocuklara değil büyüklere de hitap eden, sürükleyici ve naif bir anlatım diline sahip. İzleyenler eminim iki çocuğun talihsiz başlayan hayat yolculuklarının mutlu sonunu, son dönem gittikçe dili sertleşen animasyon yapımlarının sert haline tezat bu masalsı havası eşliğinde izlemekten pişman olmayacaklardır.
Masallarda Buluşuruz…
Yönetmenliğini, adını daha çok animasyon yapımlardaki katkılarıyla duyuran kadın yönetmen Wendy Rogers’in üstlendiği bu ilk uzun metrajlı filmi “Sihirbazın Fili”, 17 Mart itibariyle Netflix platformunda izlenebilir. Filmin ismi özellikle çocuklar için yabancı gelmeyecek. Çünkü filmin uyarlandığı kitap çok sayıda masal ve çocuk kitabı olan ve bazı eserleri dilimize de çevrilen, iki kez Newbery ödülü alan Kate Dıcamıllo’nun aynı adlı eserinden uyarlandı. Eserin ve doğal olarak filmin konusu genel hatlarıyla bir çocuğun gözünden ailesine ulaşma hikâyesi. Masallara yaraşır bir şekilde işin içine Krallar, Kontesler, sihirler ve olağanüstü yetenekler de katılıyor…
Peter, henüz dokuz yaşında ancak yaşına göre oldukça olgun bir çocuktur. Babası olmadığını bildiği o kaba sakalıyla belirginleşen fiziki yapısıyla Çavuz Lutz ile birlikte yaşamaktadır. Çavuş, küçük çocuğa annesinin doğum sırasında kardeşi ile birlikte öldüğü yalanını söylemiştir. Bunlara ilk başta kanmış gözüken Peter, bir gün yaşadığı kasaba olan Baltese’de çavuş’un almasını söylediği bayat ekmek ve küçük balık için alışveriş maksadıyla pazara gittiğinde kasaba meydanında bir sihir çadırının kurulduğunu görür. Ve çavuşun kendisine verdiği “bir sikke” karşılığında çadırda bulunan olağanüstü yeteneklere sahip sihirbaz kadının bu para karşılığında “kalbinden ve aklından geçen en bilge ve zor soruların cevabına ulaşabileceğini” kendisine belirttiğini görür. Yani “yemeksiz bir gün mü, yoksa bilmeden geçen bir ömür mü?” şeklindeki dilemmaya maruz kalır.
Peter’in eline dokunan sihirli kadın Peter’e “yaşıyor o” deyince Peter, kız kardeşi Adele’ye ulaşabileceğini anlar. Ayrıca gerçekleri anlatarak savaş çıktığını, aslında Çavuş Lutz’un kendisini kurtardığını ve asker olarak yetiştirdiğini belirtir. Durumu öğrenen Peter hemen çavuşun yanına gider ve ondan garnizondaki patlamada sadece kendisini kurtardığını, annesini ve bebeğini bıraktığı gerçeğini bu kez en etkili ağızdan öğrenmiş olur. Böylelikle Peter kız kardeşinin yaşayabileceği ümidine kapılır. Ancak onu şimdi nasıl bulacaktır? Bunun da yolu falcı kadının yine söylediklerinde saklıdır.
Bir fil gelecek ve onun izinden giderse kardeşine ulaşabilecektir. Ve bir gün bir sihirbazın fili aniden şehre iner. Onun tehlikeli olabileceğini düşünen şehir halkı tam file zarar verecekken işin içine matrak Kral karışır. File mutlaka ulaşmak isteyen küçük Peter’e Kral, file sahip olması için çeşitli zor yolları aşması gerektiğini belirtir. Önce güçlü bir dev adamdan kurtulacak, sonra uçacak ve ardından da hiç gülmeyen kontesi güldürmeyi başaracaktır. Ve filmin öteki kahramanı olan küçük kız Adele’nin de hikâyesi ilerleyen bölümler de belirginleşecektir. Onun da Peter ile yollarının kesişmesine yol açacak içinde filin de olduğu tatlı ve ümitli bir rüya vardır…
Buraya kadar aslında filmin olay örgüsü günümüz birçok animasyon eserde görülebilecek motifleri ziyadesiyle kullanıyor. Çocuklar, bir geçmiş trajik hikâye, kavuşma arzusu, Krallar vb. Ve de sevimli hayvanlar. Fili görünce büyük Portekizli yazarlardan Jose Saramago’nun “Filin Yolculuğu”nun akla gelmemesi mümkün değil. Ancak bu anımsama sadece isimden ve belki de biraz da kısa bir yolculuktan kaynaklansa gerek…
Stop Motion Başarı…
Seslendirmelerinde Noah Jupe, Mandy Patınkın, Brıan Tyree Henry gibi isimlerin bulunduğu filmin müzikleri ise Mark Mothersbaugh’ıın elinin ürünü. Yapımın genel anlatım tekniği masalsı havayı fazlasıyla yaşatıyor. Bunda “stop-motion” denilen animasyonun geleneksel olarak canlandırılmış yorumunun katkısı çok büyük. Bu estetik teknik 100 dakikalık süresi içinde filmin genel akışına kendinizi kaptırarak gerçek dünyanın korkunçluğundan bir süre uzaklaşmamızı sağlama başarısını gösteriyor. Bunun ortaya çıkmasında bence en büyük neden yönetmenin esere fazlasıyla sadık kalmasında ve kitabın çerçevesine de sığınılarak masalla gerçeği harmanlayan güzel çizimleri kamera önüne sermesinde saklı.
Kasaba meydanı, katedraller, evler, mozaik duvarlar, hepsi sanki bir gerçek Avrupa kasabası havasında. Kurgusal Baltase kasabası adeta Güney İspanya/Portekiz ticaret yolu kasabalarındaki pastoral görünümünde. Ama bir o kadar da masalların tadından da uzaklaşılmıyor. Ve yine klasik masal anlatılarında yer alan insan/doğa/hayvan sevgisinin de alt mesaj olarak sunulmasında. Özellikle karakterlerin ve tabi ki filin gerçeğe yakın olarak ve duygularını görmeyi sağlayan bir teknikle verilmesi yani durgunluğun ve aksiyonun dengeli sunumu oldukça başarılı. Bu hissi vermede Wendy Rogers’in kadın duyarlılığının izlerinin ve uzun süre animasyon tekniği üzerine çalışılmış olmasının da payı var muhakkak…
Netflix’de yeni gösterime giren “Sihirbazın Fili”, son günlerde bu mecrada izlediğim en eli yüzü düzgün yapımlardan. Üstelik sadece çocuklara değil büyüklere de hitap eden, sürükleyici ve naif bir anlatım diline sahip. İzleyenler eminim iki çocuğun talihsiz başlayan hayat yolculuklarının mutlu sonunu, son dönem gittikçe dili sertleşen animasyon yapımlarının sert haline tezat bu masalsı havası eşliğinde izlemekten pişman olmayacaklardır… İyi seyirler…
Yönetmen : Wendy Rogers
Senaryo : Martin Heynes
Müzik : Mark Mothersbaugh
Dublaj Sanatçıları : Noah Jupe, Mandy Patınkın, Sian Clifford, Benedict Wong, Brian Tyree Henry, Natasia Demetriou, Pixie Davies, Dawn French, Aasif Mandvi
ABD / Animasyon-Macera-Fantastik-Aile / 103 Dk.