Son Durak : Kan Bağı /  Final Destination: Bloodlines

Hayat ve ölümün müthiş şaşırtan ilişkisi üzerine

Hayat ve ölüm ikilemi… Evet, ölüm geri dönüp hayatta kalmış herkesi öldürmeye yeminlidir sanki… Bir başka deyişle film bir ölüm bulmacasıdır.

OrtaKoltuk Puanı:

 

Son Durak son dönemin gerilim-korku filmleri arasında kendine göre bir yer alacak kuşkusuz… Makul uzunluktaki film kendine özgü temaları önümüze sürüyor. Sanki birkaç ayrı bölümden oluşuyor ama bu bölümler benzer temalarda buluşuyorlar. Ki ana teması hemen söylenebilir : Hayat ve ölüm ikilisi

İlk bölüm en etkileyici olanı bana göre… Genç ve son derece sempatik bir çift arabada gidiyorlar. Kızın gözleri bağlı. Birlikte bir resim çektiriyor ve sonra, kentin en süslü ve yüksek binası olan Sky View’deki müthiş partiye katılıyorlar. Gayet hareketli bir kamera o partiyi sunuyor: Siyahi şarkıcılar, çılgın dans gösterisi, sanki bitmeyecek bir eğlence

Ve genç çift bir yandan kadının gebe olduğunu keşfediyorlar, sadece iki aylık. Öte yandan erkek kıza evlenme teklifini yapıyor yine o kulenin tepesinde… Böylece bir aile, en gözde üyeleri olan çift ve kim bilir kaçıncı kez olsa da “bir aşk hikayesi”ne adım atmış oluyoruz.

Ama birden her şey çökmeye başlıyor. Öylesine hızla ve korkunç biçimde ki bir zamanların o eski ‘felaket filmleri’ni hatırlıyoruz: Yangın Kulesi, Titanik, vb. İşin en tuhafı şu ki bu çökme olayının asıl somut faili bir ‘para’ oluyor. Yuvarlak, madeni bir para… Bulunduğu yerden çıkıyor, düşüyor veya atılıyor. Ve koca bir binayı -ya da sistemi- yıkıp geçiyor. Şaşmaz mısınız?

Böylece ilk bölümün kahramanları birer-ikişer ölüp gidiyorlar. Ama sonra… Yepyeni kişiler ve farklı kişilikler ekrana gelmeye başlıyor. Bunların yıllar sonra o büyük felaket kurbanlarının genç akrabaları olduğu anlaşılıyor. Asıl kurban olan güzel İris belki tek kurtulmuş üye olarak ekrana geliyor, korkmuş ve korkunç bir kadın olarak… Evet, ilk hikâyenin annesi karşımızdadır. Çok geç kalmış ölümü ise sinemada gördüğüm en ürkünç ölüm sahnelerinden biri oluyor…

Ama sonrasında asıl tema karşımıza geliyor. Başta da dediğim gibi, Hayat ve ölüm ikilemi… Evet, ölüm geri dönüp hayatta kalmış herkesi öldürmeye yeminlidir sanki… Aile meclisinde şöyle deniyor: “Hepimiz nasılsa öleceğiz!” Bir başka deyişle film bir ölüm bulmacasıdır. Farklı bir korku ve dehşet filmi. Kesinlikle özgün, ama sonuç olarak biraz aşırı… İçerdiği keder ve dehşet duygusuyla fazla tedirgin eden… Ama yine de çok yumuşak yürekli olanların dışında kalan sinefillerin görmesi gereken...

Bu film daha önce de çevrilmiş bir avuç filmin devam filmi imiş. Ben hatırlamıyorum. Jeffrey Reddick’in yarattığı kişilikler ekrana cuk oturmuş. Bir şeyi öğrenemedim: Ekranda hayatlarının çok farklı yaşlarında gördüğümüz kişilikler -özellikle de kadınlar- acaba aynı oyuncuların marifeti miydi? Hiçbirini tanımıyor olduğumuzdan, yanıtlaması zor… Eğer öyleyse, hepsine ayrı bir bravo… Ayrıca görüntüde Christian Sebaldt ve müzikte Tim Wynn da kutlamaya değer isimler.

Yönetmen : Zach Lipovski, Adam B. Stein

Senaryo : Lon Evans Taylor, Jon Watts

Görüntü Yönetmeni : Christian Sebaldt

Müzik : Tim Wynn

Oyuncular : Brec Bassinger, Tony Todd, Kaitlyn Santa Juana, Teo Briones, Richard Harmon, Owen Patrick Joyner, Anna Lore, Rya Kihlstedt

ABD / Korku-Gerilim / 110 Dk.

CEVAPLA

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz