İKSV ONLİNE FİLM FESTİVALİ 6
Ağır bir hastalığın altındaki çekicilik..
1984 Berlin doğumlu İlker Çatak liseyi İstanbul’da okumuş, Sinema – Televizyon eğitimi için Berlin’e dönerek 2010’da yayınlanan mezuniyet tezini Nuri Bilge Ceylan üzerine yapmış. Çok sayıda kısa filmden sonra, 37. İstanbul Uluslararası Film Festivali, Genç Ustalar Bölümünde de gösterilen ilk uzun metrajı “Es war einmal Indianerland / Bir Zamanlar Kızılderili Ülkesinde”yi (2017) çekmiş.
2019’da çektiği “Es gilt das gesprochene Wort” ikinci uzun metrajı. Filmin Türkçede “Söz Senettir” İngilizcede “I Was, I Am, I Will Be” olarak karşılığı verilmeye çalışılan özgün adı, çiftlerin nikâh sırasında Almanya’da yasal olarak kullandıkları bir ifade.
Çatak, ilk filmindeki gibi senaryosunu romancı Nils Mohl ile birlikte yazdığı bu ikinci yönetmenlik denemesinde, “Green Card”vari bir öyküyü beklenmedik derinlikli bir duyarlılıkla ele alarak, kişiselle toplumsal ve siyasiyi ustalıkla harmanlayan bir iş çıkarmış.
Filmine bir mutlu beraberliğin başlangıcından çok bir iş anlaşmasını andıran ruhsuz bir nikâh töreni parodisiyle giren Çatak izleyicisini üç bölümde, geçmişten başlayarak olayların bugününe ve yarınına götürüyor.
Askerlik sonrası geldiği Marmaris’te” daha iyi bir yaşam için” bulaşıkçılıktan garsonluğa, oradan da, çoğu orta yaşlı Alman turistlere jigololuk yapmaya terfi eden 23 yaşındaki Baran’la, kırk yaşlarındaki başarılı ve özgür Alman kaptan pilot Marion’un yolları, Baran’ın çalıştığı tatil köyünde kesişir. Meme kanseri teşhisi konduğu için, ameliyatından önce müzisyen evli sevgilisinin tatile çıkardığı Marion, kendisine yanaştığı andan itibaren baştan çıkarmaya çalışan Baran’ın çabalarını biraz kuşkuyla, biraz da eğlenerek izler. Aslında, Alman vatandaşlığı almak için ona pervasızca evlenme teklif eden Baran’a pek sempati duymasa da, belki acıdığından, belki tahlikeli bir ameliyata girmeden önce bir iyilik yapmak için, belki de olağanüstü derecede Alman sevgilisinin sıradanlığından sıkılması nedeniyle Alman vatandaşlığı için beklemesi gereken üç yıl boyunca başının çaresine bakması şartıyla yardım etmeyi kabul eder..
Çatak, ağır bir hastalığın tehdidi altında, çekiciliğinin son yıllarına girmenin ezikliğini, kendinden çok daha genç ve egzotik bir koca edinerek dengelemeye çalışan bir kadınla, ahlaki değerleri hiçe sayan baştan çıkarıcı bir genç adamın, Douglas Sirk ya da Fassbinder’in elinde dönüşeceği görkemli melodramla taban tabana zıt bir yol seçerek, her şeyin ayırdığı bu iki insanın beklenmedik bir anlaşma zemini bulmasını her türlü klişeden uzak, yalın, inandırıcı ve son derece olgun bir sinema diliyle anlatıyor.
En büyük başarısı, iki farklı dünyayı büyük laflar etmeden minik ayrıntılarla verebilmesinde. İlk gözlüğünü taktığındaki heyecanı, Marion gibi ayrıcalıklı bir batılının normal olarak sahip olduklarının Baran için ne derecede erişilmez olduğunu müthiş etkileyici biçimde anlatıyor. Almanca öğrenme, yeni ülkesine uyum sağlama, kendine iş ortamı yaratma çabaları ve sevecenliğiyle Baran, giderek Marion ‘un rafındaki bir dosyadaki proje olmaktan çıkıp sevilesi bir insana dönüşüyor.
Çatak, öyküsünü herhangi bir polemikten ve siyasi taraf tutmaktan uzak durarak tamamen insanî açıdan anlatıyor ama, gerek Türk gerek Alman toplumundaki yabancıları ötekileştirme ve ayırımcılık duygularını müthiş bir incelikle de hissettiriyor.
Tabii ki iki insanın dantel gibi örülmüş ilişkilerinin başarıyla aktarılmasında, Anne RattePolle ile ilk kez izlediğimiz Oğulcan Arman Uslu’nun kimyalarının uyuşmasının ve doğal, inandırıcı ve sevilesi bir ikili oluşturmalarının büyük etkisi var.
Akıcı temposuyla hiç sarkmadan iki saat süreyle devam eden filmin sonlarına yaklaşırken Çatak’ın öyküsünü nasıl bitireceğini merak etmeye başladım. Bir yandan mehremiyetlerine girdiğimizden beri büyük bir sempati duyduğumuz bu iki insanın melodramatik bir finali hak etmediklerinden emindim. Diğer yandan, Amerikan tarzı bir mutlu sonun da bu güzelim öyküye yakışmayacağının da farkındaydım. Bu yüzden, Çatak’ın filmini, her iki karakteri için de umutlu bir açık kapı bırakarak bitir(mey)en finalini çok beğendim.
Yazar : Erdoğan Mitrani
Yönetmen : İlker Çatak
Senaryo : Nils Mohl, İlker Çatak
Görüntü Yönetmeni : Florian Mag
Müzik : Marvin Miller
Oyuncular : Anne Ratte-Polle, Oğulcan Arman Uslu, Gödehart Giese, Jörg Schüttauf
Almanya-Fransa / Romantik-Dram / 122 Dk.
ortakoltuk.com UYARI : ortakoltuk.com da yayınlanan film eleştiri ve yorumlarının izinsiz alınması, kullanılması ve yayınlanması yasaktır. Uyarılara rağmen kurallara uymayanlara maddi ve manevi tazminat davası açılacaktır.