Yeşil Sınır / Zielona Granica / Green Border

HÜMANİST SİNEMANIN PARLAK ÖRNEĞİ

Agnieszka Holland “YEŞİL SINIR”da bir insanlık dramını anlatıyor.İ

Venedik’te aralarında Jüri Özel Ödülünün de bulunduğu 7 ödül kazanan film, Polonya – Belarus sınırında yaşanan insani krizi anlatıyor. Hümanist sinemanın bu parlak örneğinde mültecilerin çaresizliği ve çıkışsızlığını izliyoruz. Gözlemlere dayanan senaryosu, Holland’ın yüreklere hitap eden sinema diliyle öne çıkan filme Polonya hükümeti “ihanet” damgasını vurdu.

OrtaKoltuk Puanı:

 

Polonyalı Agnieszka Holland’ın “Yeşil Sınır / Zielona Granica / Green Border”i dünya prömiyerini yaptığı 80. Venedik Film Festivali’nde aralarında Jüri Özel Ödülü bulunan 7 ödül kazandı. Yapımcıları arasında TRT’nin de bulunduğu film Türkiye prömiyerini 13. Uluslararası Suç Ve Ceza Film Festivali’nde yaptı. Film Suriyeli mültecilerden oluşan 6 kişilik bir aile ile Talibandan kaçan Afganistanlı bir İngilizce öğretmeni, sınıra yakın oturan bir kadın psikologu ve Polonyalı bir sınır muhafızını konu alıyor.

Hepsi, Belarus’ta yaşanan insani kriz sırasında, Polonya – Belarus sınırında bir araya geliyor. Suriyedeki iç savaştan kaçan aile, bir baba, karısı, üç çocuğu ve büyükbabalarından oluşuyor. Bunlar Belarus yetkililerinin siyasi dolandırıcılık aracı olduklarını bilmeden Avrupa Birliği sınırlarına ulaşmaya çalışıyor. Belarus ile Polonya arasındaki filme adını veren “yeşil sınır”ı oluşturan tehlikeli ve bataklık ormanda son yılların insanlık dramlarından biri yaşanıyor. Hümanist sinemanın bu parlak örneğinde Orta Doğu ve Afrika’dan Avrupa Birliğine ulaşmaya çalışan mültecilerin çaresizliğini ve çıkışsızlığını izliyoruz.

İNSANLIK NEDİR ?

Mülteciler Belaruslu diktatör Alexander Lukashenko’nun tetiklediği jeopolitik krizin ortasında kalıyor. Bunlar AB’ye kolay geçiş vaad eden propagandayla Belarus – Polonya sınırına çekiliyor. İŞİD’in işkence izlerini vücudunda taşıyan Suriyeli aile reisi, önceleri Avrupa’ya yerleşmeyi becermiş bir akrabalarının yerel desteği ile İsveçteki akrabalarına ulaşmayı hedefliyordur. Taliban’ın eline geçmemek için, orta yaşlı Afgan kadın yanına bütün parasını alıp Batıya iltica etmeyi amaçlamıştır. Huduttan insan ticareti yapan açıkgözlere para kaptırarak hududun bir tarafından diğerine sınır muhafızları tarafından ping pong topu gibi atılırlar. Polonyalı dul psikolog Julia sınırda yaşanan dramatik olayların istemsiz tanığı ve katılımcısı olur. Risklerin ve hukuki sonuçlarının bilincinde olarak Julia, olağanüstü hal kapsamındaki bölgedeki ormanlarda kamp yapan mültecilere yardım eden bir grup aktiviste katılır. Kader göçmenleri Polonyada Julia ve karısı hamile genç sınır muhafızı Jan ile buluşturacaktır. Çevrelerinde meydana gelen olaylar, hepsini kendilerine yeniden şu soruyu sormaya zorlayacak: “İnsanlık nedir ?”.

Polonya, göçmenleri kendi topraklarından geldikleri Belarus’a itmek için binlerce asker ve sınır muhafızı görevlendirdi. Belarus da aynı tedbiri alınca göçmenlerin çoğu bazen aylarca ileri geri sıçradı. Agnieszka Holland ülkesinin de taraf olduğu bu insanlık dramını “Yeşil Sınır”da yüreklere hitap eden bir mizansenle dile getiriyor. Julia, Bearuslu komutanın 35 euroya satacağını söylediği bir şişe suyu ödemek için cüzdanını çıkarınca, cüzdanına el koyulduğuna ve bir askerin sişeyi kendisine vermeyip suyu yere döktüğüne dehşet içinde şahit olur.

Agnieszka Holland’ın senaryoyu müştereken yazdığı Maciej Pisuk ve Gabriella Lazarkievice, sınır bölgesinde yaşayanlar, mülteciler ve uzmanlarla yaptıkları söyleşilerden ilham aldılar. Ancak Polonya hükümeti Agnieszka Holland’ı “İmajı çarpıtan ve Polonyayı en kötü açıdan gösteren bir film yapmakla” suçladı. Holland’ın bu konuda dava açmayı düşünmesi üzerine Adalet Bakanı Ziobro kendisini “Polonyalı askerleri ve sınır muhafız memurlarını suçlular ve sadistler düzeyine indirmekle” suçladı. İçişleri Bakanı Kaminski, Polonyalı askerlerin Nazilerle kıyasladığını iddia ettiği filmi “Polonya üniformalı askerlere yönelik acımasız bir saldırı olduğunu” söyleyerek Holland’ı “entellektüel açıdan sahtekar ve ahlaki açıdan utanç verici olduğunu” ilave etti. Hükümetin Polonya karşıtı utanç verici ve zararlı bir film olarak gösterdiği “Yeşil Sınır”, kapanış jeneriğinde Polonya’nın savaştan kaçan 3 milyon Ukraynalı mülteciyi kabul ettiğini hatırlatıyor.

Agnieszka Holland 1948’de Varşova’da sosyolog bir baba ve gazeteci bir annenin kızı olarak dünyaya geldi. Yönetmen, senaryo yazarı ve yapımcı olan sanatçı, Polonya sinemasının 2 dev yaratıcısı Andrzej Wajda ve Krzysztof Zanussi’ye asistanlık yaptı. İlk dönem filmlerinin en ünlüsü olan “Avrupa Avrupa / Europa Europa” (1990) Yahudi olduğunu gizleyen ve 2. Dünya Savaşında Hitler’in peşinden giden Solomon Perel’in öyküsünü anlatmıştı. Holland’ı En İyi Senaryo dalında Oscar adayı yapan film, Yabancı Dilde En İyi Film Altın Küre Ödülünü kazandı. “Beethoven’i Anlamak // Copying Beethoven” (2006) iyi bir besteci olmayı hayal eden genç kadın müzisyenin, Viyana’da Beethoven’in yanında çalışma fırsatını bulduğunu anlatan bir filmdi. Ve San Sebastian Film Festivalde En İyi Film Ödülünü kazanmıştı.

Yüzlerce insanı bitki bazlı ilaçlar kullanarak iyileştiren şifacı Çek Jan Mikolsek’in biyografik öyküsü “Şarlatan / Charlatan” (2020) Çekoslovakya ve Polonya’da çok ödül kazandı. Uluslararası oyuncu kadrolu “Mr.Jones” da ( 2019 Holland’ın bir biyografik drama filmiydi. Ancak yönetmenin kariyerindeki en başarılı yapıt, Berlin Film Festivalinde Gümüş Ayı Ödülü kazandığı “İz / Pokot / Spoor”dur. Bu cinayet draması emekliliğini bir dağ evinde tek başına geçirmeyi seçmiş bir hayvan hakları savunucusu kadın öğretmeni merkezine alıyordu.

MÜLTECİ DRAMALARI

Zor hayat şartları veya savaş yaşayan ülkelerinden kaçarak yeni bir başlangıç yapmayı ümit ettikleri ülkelere göç eden mültecilerin öykülerini anlatan sayısız film yapıldı. En ünlüleri arasında kısa bir gezinti yaparak yazımı bitirmek istiyorum. Türkiye prömiyerini Filmekimi’nde yapan, yılın en iyileri arasında gösterilen “Kaptan Benim ! / İo Capitano !” İle başlayalım. Son Venedik Film Festivali’nde, aralarında En İyi Yönetmen (Matteo Garrone) ve En İyi Genç Oyuncu Marcello Mastroianni Ödülünün (Seydou Sarr) bulunduğu 10’un üstünde ödül kazanan film, Senegal’den yola çıkıp çölü aşarak Avrupaya ulaşmaya çalışan 17 yaşındaki 2 arkadaşın, gerçek hayattan alınan öyküsünü anlatıyordu. Kariyerlerinde 4 göçmen filmi yapan Belçikalı Dardenne Kardeşler’in “Tori ve Lokita”sı 2022 Cannes Film Festivalinde 75. Yıl Özel Ödülünü kazandı. Film Afrika’dan yola çıkıp Belçika’ya ulaşmayı başarmış küçük bir çocuk ile genç bir kızın zor koşullar içinde hayata tutunmalarını anlatan bir dram.

Yine Cannes’da Jüri Ödülü kazanan “Kefernahum / Capharnaum”da (2018) Nadine Labaki, Beyrut’ta yaşam mücadelesi veren Suriyeli bir çocuk ile yeni doğum yapmış Etopyalı genç bir kadının işbirliğini yüreklere hitap eden bir dille anlattı. Finlandiyalı usta Aki Kaurismaki bence kariyerinin en dokunaklı filmi olan “Umut Limanı / Le Havre”da (2011) Afrikalı küçük bir göçmen çocuğun polisin eline geçmesini engelleyen bir ayakkabı boyacısının direncini anlattı. Film Cannes’da FİPRESCİ Ödülünü kazandı. Yine Aki KaurismakiUmudun Öteki Yüzü”nde (2017) Halep’ten kaçarak Helsinki’ye sığınan Suriyelinin hikayesiyle Berlin’de Gümüş Ayı Ödülü kazandı.

Suriyeli mülteci Waad Al-Kateab’ın Edward Watt ie yaptığı “Sama İçin / For Sama” (2019) kadınların savaş deneyimine hem samimi hem destansı bir yolculuk filmi. “Kaçış / Flee” (2021) 35 yaşındaki Afgan akademisyen Amin’in Danimarkadaki yaşantısını anlatan, konusunu gerçek hayattan alan biyografik bir animasyon filmi, Avrupa Film Ödüllerinde En İyi Animasyon ve En İyi Belgesel Ödüllerini aldı. Michael WinterbottomBu Dünyada / İn This Word”de (2002) Pakistandaki mülteci kamplarından yola çıkıp Londraya ulaşmaya çalışan 2 gencin mücadelesini anlattı. Neil Blomkamp’ın konusu Güney Afrika’da geçen ”Yasak Bölge / District 9”u eleştirmenlerden tam not aldı.

Yönetmen : Agnieszka Holland

Senaryo : A. Holland, Maciek Pisuk, Gabriela Lazarkiewicz 

Görüntü yönetmeni : Tomasz Namkiuk 

Müzik : Frédéric Vercheval 

Kurgu : Pavel Hedlicka

Oynayanlar : Maja Ostaszewska, Lalal Altawil, Tomasz Wlosok, Dalia Naous, Behi D. Atai, Al Rashi Mohamad, Agata Kulesza

CEVAPLA

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz