Zavallılar / Poor Things

ÖZGÜN FRANKESTEİN MASALI

Yorgos Lanthimos’un Altın Aslan Ödüllü “ZAVALLILAR”ı Filmekimi’nin gözdesiydi. Viktoryen dönemde geçen konusuyla film, beyni bir bebek beyniyle değiştirilen bir kadının masalsı öyküsünü anlatıyor. Zengin düşsel imgelerle dolu filmde, bir bilim adamının dirilttiği kadından hoyrat bir feminist yaratmasını izliyoruz. Bu rollerdeki Emma Stone ve Willem Dafoe’nun performansları olağanüstü.

OrtaKoltuk Puanı:

 

Venedik Film Festivali’nde “Sarayın Gözdesi / The Favourite” ile Jüri Büyük Ödülü’nü kazanan Yórgos Lánthimos 5 yıl aradan sonra aynı festivalden “Zavallılar / Poor Things” ile En İyi Film Altın Aslan Ödülüyle ayrıldı. Oscar Ödüllü “Sarayın Gözdesi”nden sonra yine bir dönem filmiyle dönen Yunanlı yönetmen, aynı senaryo yazarıyla, Tony McNamara ile çalışmayı sürdürüyor. Konusu Viktoryen döneminde geçen film, Alasdair Gray’in 1992 tarihli ödüllü romanından sinemaya uyarlandı. 5 yıl önce Olivia Colman ile karşılıklı döktüren Emma Stone bu kez ölüyken diriltilen Bella Baxter rolünü üstleniyor.

ORGAN NAKLİ FANTEZİSİ

Zengin düşsel imgelerle dolu filmi yaratıcı sinemanın kült örnekleri arasında gösteren eleştirmenler var. Ancak Yórgos Lánthimos’u yaşayan en yetenekli yönetmenler arasındaki yerini sağlamlaştırdığı şüphe götürmez. Lánthimos Yunan sinemasında Théo Angelopoulos’un veliahtı olarak gösteriliyor. “Zavallılar”da muğlak bir kimliği ve anılara sahip, kendini gotik bir aşk hikayesi yaşayan bir genç kadının öyküsünde, beyninin bir bebekle değiştirildiğini öğreniyoruz. Kendisi Duncan adlı şaibeli bir avukatla giriştiği yolculuk boyunca özgürleşme umuduyla büyür ve hayat hakkında bilmediklerine cevap arar.

Duygusuz tuhaf karakterleri, rahatsız edici gerilimleri, distopik dünyalar yaratmadaki hüneriyle, kendine has özgün tarzıyla Yórgos Lánthimos, “Zavallılar”da dahi bir bilim adamının dirilttiği kadından hoyrat bir feminist yaratmasını anlatıyor. Filmde bu kadını dünyayı keşfetmek amacıyla çıktığı korkunç ve tuhaf bir yolculukta izliyoruz. Boris Karloff adını sinemanın ölümsüzleri arasına sokan, Mary Shelley’in romanından alınan, James Whole’un 1931 tarihli “Frankestein”ıyla başlayan, 4 yıl sonra “The Bride of Frankestein” ile devam eden serinin son halkası, Lanthimos’un “feminist Frankestein” yorumlu “Zavallılar”ı.

Aradaki yıllarda Jesus FrancoDracula Contra Frankestein” (1972), “Kiss Me Monster” (1969) “Lust For Frankestein” (1998) gibi filmleriyle Kenneth Branagh 1994 tarihli “Frankenstein’s”, Karel Zemanİnvention for Destruction” (1958) ile bu korku efsanesine katkıda bulundular. Yórgos Lánthimos pastoral yaklaşımlı şiirsel sinema diline sahip, dahiyane “feminist Frankestein” yorumlu cinsel fantezi filmiyle, özgün bir Frankestein yenilemesi yapmış.

Siyah-beyaz olarak başlayan filmin açılış sekansında, jenerik yazılarından önce Yórgos Lánthimos’u seyirciye hitap ederken görüyoruz. Kendini takdim edip filmini izlemeye gelen izleyiciye teşekkür ediyor. Ardından sıradışı yöntemleriyle dikkati çeken Frankestein suratlı organ nakli uzmanı Dr. Godwin Baxter (Willem Dafoe) ve güzel yeğeni Bella Baxter (Emma Stone) ile tanışıyoruz. Doktorun kendini pencereden atarak intihar etmeyi deneyen Bella’yı diriltip hayatta tuttuğunu öğreniyoruz. Ancak ameliyat sırasında hamile olan Bella’nın beynini doğan bebeğinkiyle değiştirilmiştir.

Anne-babası ölmüş yetim Bella amcasının velayetine verilmiştir. Fiziksel bir problemi gözükmemektedir ancak çocukça davranışlarıyla herşeyi kırıp döken, kural tanımaz, şımarık bir genç kız olmuştur. Dr. Godwin tek başına kontrol edemediği Bella için asistanı Max’tan (Ramy Youssef) destek görmektedir. İkilinin iyi anlaştığını görünce Max’tan Bella’ya evlenme teklifi yapmasını öğütler. Bebek beyniyle yaşamasına rağmen Bella cinselliği tam gelişmiş dişi bir kadındır. Aklı fikri seks yapmakta olması Max’ın teklifini kabul etmesine yol açar ve nişanlanırlar. Evlilik sözleşmesini yapması için davet edilen Avukat Duncan (Mark Ruffalo) saf Bella’nın aklını çelip, evlenmeden önce birlikte bir Lizbon yolculuğuna çıkıp hayatı tanıması için amcasından izin istemesini talep eder.

Dünyayı kendi gözleriyle görmeye aç Bella, havalı bir avukat ile birlikte kıtaları aştıkları bir maceraya atılır; dönemin önyargılarından ve sekse olan açlığından kurtulduğu için mutludur. Ahlaksız ve çapkın avukat Duncan ile Lizbon’da başlayan yolculuk, lüks bir gemi seyahatiyle İskenderiye’ye uzanır. Ancak Bella çılgınlıklarına ara vermez, ayrıca Duncan’ın cinsel doyumuna cevap verememesinden şikayetçidir. Gemide uykuda yakaladığı Duncan’ın kumardan kazandığı yükü bir parayı ve şahsi servetini alarak, fakirlere dağıtılması için saflıkla bir kamarota teslim eder.

Tüm parasını kaybeden, gemi yolculuk ücretini ödeyemeyen Duncan, Bella ile birlikte kaptan tarafından ilk limanda kovulurlar. Beş parasız Paris’e gelen ikilinin arası iyice bozulur, Duncan genç kadını yanından kovar. Bella’nın yolu lüks bir genelev ile kesişir. Müşterilerin güzel ve çocuksu buldukları için tercih ettikleri Bella para biriktirmeyi başarır. Amcasının hastalandığını duyunca Londra’ya döner. Filmin sürpriz finalinde taşlar yerine oturur. Bella’nın intiharına sebebiyet veren eksantrik adamla tanışır, müthiş finalin tadını çıkarırız.

FEMİNİST FRANKENSTEİN

Yórgos Lánthimos’a uluslararası şöhreti getiren “Köpek Dişi / Dogtooth”dan (2009) bu yana bildiğimiz sinemadaki röntgencilik merakı bu son filminde de kendini gösteriyor. “İnsanlar ve hayvanlar” temasını kullanmaktan hoşlanan Yunanlı usta, bu son filminde hibrid insan ve hayvanların dünyasına gerçeküstü bir yaklaşımla eğiliyor. Bella’yı filmde, bahçesinde kaz kafalı köpekler gibi tuhaf yaratıkların dolaştığı bir malikanede görüyoruz. Tümünün Dr. Godwin’in eseri olduğundan şüphe duymuyoruz. Mutasyona uğramış acayip hayvanların cirit attığı bir masal dünyasında geçen konusuyla, zengin imgelerle dolu filmin yılın özgün yapıtlarından biri olduğuna hemen herkes hemfikir.

Filmin komik sekanslarının birinde, iki oğlunu seks eğitimi vermek amacıyla geneleve götüren bir babanın, Bella ile sevişirken verdiği talimatları oğullarının dikkatlice not defterlerine kaydettiklerini izliyoruz. Bella – Dr. Godwin ilişkisinde pedofili aranabilir, ancak ensest ilişki yok. Zira doktor, babası tarafından hadım edilme talihsizliğini yaşamıştır. Romanın yazarı Alasdair Gray bu ikiliyle bir “Güzel ve Çirkin” fantezi benzetmesini yapmış olabilir. Jean Cocteau’nun 1946 tarihli başyapıtı “La Belle Et La Bete”ten sonra “Güzel ve Çirkin” birkaç sinema ve TV filmine konu olmuştu.

Seks ve şiddet üzerine bu masalsı konulu filmin çizgi dışı oyuncu kadrosunda, Bella’da Emma Stone, Dr. Godwin’de Willem Dafoe görkemli performanslarıyla öne çıkıyorlar. Film beyni değil ama cinselliği tam gelişmiş genç kadın kahramanının, erkek egemen dünyada verdiği özgürlük ve bağımsızlık savaşını güncel temalar eşliğinde anlatıyor.

Bella, aklı kıt, cinsel açlığı sınırsız, fettan, tutkulu, cinselliği tam olarak yaşayan, sevişmeye doymayan iştahıyla her birleşmede orgazmın tadan bir kadın. Yolu fahişelik yaptığı Paris’ten de geçen Bella’nın hareketli ve bereketli seks hayatına film geniş yer veriyor. Bu yönüyle “Zavallılar” sinema tarihinin (pornonun dışında) en çok sayıda orgazm sahnesini barındıran filmlerden biri (belki de birincisi).

Bu rolde kariyerinin en başarılı performansını çıkaran Emma Stone, “La La Land”in (2016) ardından ikinci bir Oscar Ödülü alabilir. Hollywood’un eski tüfeklerinden Willem Dafoe 4 kez aday gösterildiği Oscar yarışında bu film ile ilk kez ödülü kucaklayabilir. Filmin en hoş sürprizlerinin biri, gemi yolcuları arasındaki çok görmüş, filozof Martha Von Kurtaroc rolünde, efsanevi Alman aktris Hanna Schygulla’nın karşımıza çıkmasıydı. 80’lik veteran oyuncunun Berlin’den alınmış bir Onursal Altın Ayı Ödülü, Cannes’da kazanılmış bir En İyi Kadın Oyuncu Ödülü var.

Ken Loach filmlerinden tanıdığımız, Yórgos Lánthimos’un “Sarayın Gözdesi” ile Oscar’a aday gösterilen İrlandalı görüntü yönetmeni Robbie Ryan, mitolojik görüntüleriyle dönem atmosferi yaratmada yönetmenine katkıda bulunuyor. Dönemin özgün atmosferini yansıtmada başarılı olağanüstü teknik kadrosuyla, şaşırtıcı görsel efektleriyle, mükemmel yapım tasarımıyla, makyaj ve kostüm birlikteliğiyle, “Zavallılar” 10 Mart’ta dağıtılacak Oscar’larda çok sayıda adaylık alacaktır.

Yórgos Lánthimos’un müthiş hayal gücünün eseri olan, cinsel fantezi filmi “Zavallılar”, göz kamaştırıcı mizanseniyle, şiirsel sinema diliyle, ironik ve son derece komik diyaloglarıyla, şehvet ve tutku dolu senaryosuyla, müthiş uyumlu oyuncu kadrosuyla izlenmeyi hak eden bir film. Venedik’teki başarısından sonra çıkan eleştiri yazılarının tümüne yakını filme “başyapıt” etiketini yapıştırdılar. Ben kendi hesabıma, beklenti çıtamı çok üstlere koyup filmi izlemeye gittim. Haliyle biraz düş kırıklığı yaşadım. Bir filmi izlemeden önce hakkında hiçbir eleştiri okumamak gerektiği kuralına uymamanın bedelini bir düş kırıklığıyla ödedim. Ancak “Sarayın Gözdesi” benim için Yórgos Lánthimos’un en önemli filmi vasfını koruyor. Hatta “Kutsal Geyiğin Ölümü” bana göre “Zavallılar”dan daha etkileyici bir filmdi.

Yönetmen : Yórgos Lánthimos

Senaryo : Tony McNamara

Görüntü Yönetmeni : Robbie Ryan

Kurgu : Yorgos Mavropsaridis

Müzik : Jerskin Fendrix

Oyuncular : Emma Stone, Mark Ruffalo, Willem Dafoe, Ramy Youssef, Jerrod Carmichael, Margaret Qualley, Christopher Abbott, Kathryn Hunter, Damien Bonnard, John Locke, Suzy Bemba

İrlanda-İngiltere-ABD / Dram-Fantastik-Bilimkurgu-Romantik / 140 Dk.

 

CEVAPLA

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz