18. İstanbul Bienali

Üç Ayaklı Kedi’nin birinci ayağı başlıyor

İKSV’nin iki yılda bir düzenlediği, bu kez arası bir yıl daha açıldığı için üç yıldır özlemle beklediğimiz bienal, Karaköy ve İstiklal’de, yürüme mesafesinde 8 mekanda sergilenen işlerden oluşuyor.

İstanbul’u kültür sanat kenti yapan en büyük etkinliklerden biri olan İstanbul Bienali’nin 18. si, 20 Eylül’den başlayarak 29 Ekim’e kadar pazartesi hariç her gün ziyarete açılıyor, hem de Koç Holding sponsorluğunda ücretsiz. İKSV’nin iki yılda bir düzenlediği, bu kez arası bir yıl daha açıldığı için üç yıldır özlemle beklediğimiz bienal, Karaköy ve İstiklal’de, yürüme mesafesinde 8 mekanda sergilenen işlerden oluşuyor. Aynı zamanda çeşitli sanat gösterimleri de paralel etkinlikler kapsamı içinde hemen bütün sanat mekanlarında, dolayısıyla İstanbul’da sanatçılar ve sanatseverler bir koşturmaca halinde.

Sergiler ücretsiz gezilebilir

Kevser Güler’in koordinasyonunda Christine Tohme’nin küratörlüğünde Üç Ayaklı Kedi başlığıyla düzenlenen bienalin sergilediği işlerde dikkati çeken nokta her birinin söyleyecek sözü olması, KORUMAK! Geçmişi, var olanı, yaşamı, doğayı, insanı, ritmi korumak ve şimdiki zamana rehberlik etmelerine izin vermek. İşlerin kimi çocuk naifliği ve neşesiyle, kimi öfke ve tepkiyle, kimi hoyratça anlatıyor derdini ve anlamak için iyice bakıp düşünmek gerekiyor. Kimisini anlamayabilir, kimisini beğenmeyebilirsiniz, ama anlamaya çalışmak da zihinsel bir süreç değil mi?

Kimine ellemek yasak, kimi ellemek için

Farklı coğrafyalardan seçilmiş sanatçıların her birinin söyleyecek bir sözü var ve bunun için emek sarf etmişler. Kimininki adeta deli işi, kiminin bunu sadece 2 ayda tek başına yaptığına inanmayabilirsiniz, kimi ortalığı inşaat alanına çevirmiş, kimi oyun parkına. Kiminde işler interaktif, salıncağa binip sallanmak, dokunmak, ellemek, üflemek serbest, kimini yumuşak bir yastığa uzanıp izliyorsunuz, kimi karşıda, kimi tepede, kimi yerde! Bienal işi demek farklılık, özgünlük, protest, aktif demek.

Mekanlar yürüme mesafesi

Bu arada Karaköy’ün bilinmeyen ve yakında kalmayacak olan mekanlarını da keşfediyorsunuz: Orada yaşamama ve o sokaklarda çok sık dolaşmama rağmen Külah Fabrikası’nı ilk kez duydum! Meğer dondurma külahı üretilen yermiş, şimdi yıkık dökük ama ilginç işlere ev sahipliği yapıyor.

Yakında yıkılıp otele dönüşecek Zihni Han, İstanbul Modern’in yanında ve İstanbul Boğazı’nı kucaklayan manzarasıyla pek çok işe ev sahipliği yaparken iki mekan arasında gelip oturabileceğiniz, soluklanabileceğiniz bir olanak da sağlıyor.

İşlerin birbirine bu kadar yakın mekanlarda sergilenmesinin seçilme nedeni ise çok çarpıcı: Küratör Christine Tohme, daha önce geldiği İstanbul’da taksi ve ulaşım konusunda o kadar sıkıntı çekmiş ki bu kez hepsini yürüyerek gezilebilecek bir mesafede konuşlandırmış!

48 sanatçının içinde birkaç Türk de var ama diğerleri genelde derdi olan ülkelerden! Basına açık günlerde bir kısmını gezmiş olmama rağmen işler hakkında bilgi vermek kolay değil, daha çok görsel ve süreli işler olduğu için oturup izlemek gereken videolar ve alanlar. Hafta sonundan başlayarak iki ay içinde dolaşıp keyfine varın ve yerel siyasi gündemden biraz uzak kalın.

Neden 3 ayaklı kedi?

Bienalin 3 ayaklı kedi isminin anlamı şu; bir ayağı sergiler, bir ayağı bienal akademisinin kurulması, bir ayağı da 2027’de atölyeler, performanslar ve son bir sergiyle bu edisyonun tamamlanacak olması.

Mekanlar :

Elhamra Han, Eski Fransız Yetimhanesi Bahçesi, Meclis-i Mebusan no 35, Külah Fabrikası, Zihni Han, Galeri 77, Muradiye Han ve Galata Rum Okulu.

CEVAPLA

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz