74. Berlin Film Festivali
BERLİN’DE ZAFER FRANSA’NIN
74. Berlin Film Festivali’nin galibi yine bir belgesel
Festivalin en önemli 3 ödülünden 2’si Fransız filmlerine gitti. Mati Diop “Dahomey” ile Altın Ayı, Bruno Dumont “İmparatorluk” ile Gümüş Ayı Jüri Ödülünü kazandı. G.Kore’li Hong Sang-Soo “Bir Gezginin İhtiyaçları” ile Gümüş Ayı Jüri Büyük Ödülü sahibi oldu. Aslı Özge “Faruk” ile Panorama bölümünde FİPRESCİ Ödülüyle taçlandırıldı.
74. Berlin Film Festivali Fransız sinemasının zaferiyle tamamlandı. Yarışmanın en önemli 3 ödülünden 2’sini Fransız yönetmenler kazandı. En İyi Film Altın Ayı Ödülü’nü Mati Diop’un “Dahomey“i, Gümüş Ayı Jüri Ödülü’nü Bruno Dumont’un “İmparatorluk / L’Empire“i kazandı. Üst üste 2 yıldır Berlin Film Festivali’nin jürileri Altın Ayı Ödülüne belgesel türündeki filmleri layık görüyorlar. Geçen yıl festivalin Kristen Stewart başkanlığındaki jürisi En İyi Film Altın Ayı Ödülünü Nicolas Philibert’in “L’Adamant” filmine vermişti. Bu yıl yine bir kadın başkan, Lupita Nyong’o liderliğindeki jüri Altın Ayı Ödülüne, yine bir belgesel, yine bir Fransız sanatçının, Mati Diop’un filmine layık gördü.
Mati Diop’un süresi sadece 68 dakika olan “Dahomey“i Altın Ayı heykelciğini kucakladı. Gümüş Ayı Jüri Büyük Ödülü’nü Güney Kore’li Hang Sang-Soo’nun “Bir Gezginin İhtiyaçları / Yeohengjaui Pilyo” adlı filmi kazandı. En İyi Yönetmen Ödülü Dominikli Nelson Carlos de los Santos Arias’ın “Pepe“sine gitti. En İyi Oyuncu Ödülü “Farklı Bir Adam“daki performansıyla Sebastian Stan’ın oldu. En İyi Yardımcı Rolde Oyuncu Ödülüne “Small Things Like These” filmiyle İngiliz aktris Emily Watson seçildi. En İyi Senaryo Ödülü “Dying” ile Matthias Glasner’in oldu. FİPRESCİ Ödülü İran filmi “Favori Pastam / Keyke Mahjboobe Man“a gitti. Panorama bölümündeki FİPRESCİ En İyi Film Ödülünü bir Türk sanatçı, Aslı Özge “Faruk” filmiyle kazandı.
Meksika doğumlu Kenyalı oyuncu ve film yönetmeni Lupita Nyong’o‘nun (40) başkanlığındaki jüride Katalan Albert Serra ve Alman Christian Petzold gibi 2 prestijli yönetmen vardı. Festival açılışında yaptıkları basın toplantısında jüriye sinemadan çok siyasi konularla ilgili sorular soruldu.
Mati Diop’un Altın Ayı Ödüllü “Dahomey“i, Fransız sömürgesi Afrika Dahomey Kırallığı’ndan yağmalanan kraliyet hazinelerinden 26 adedinin 2021‘de Paris’ten günümüze Benin Cumhuriyetine geri götürülmesini anlatan bir belgesel. Film, 1982 yılında Fransız sömürge güçlerinin bugünkü adı Benin Cumhuriyeti olan dönemin Dahomey Kırallığından yağmalanarak Fransa’ya getirdikleri eserlerin bazılarının iade edilmesini anlatıyor. Eleştirmenler şiirsel tonlarla yükselen belgeseli, Fransa’dan dönen tarihi eserlerin, Benin’e olan yolculuğunun önemi hakkında Beninliler arasındaki tartışmaların geniş bir perspektif açısından anlatımını etkileyici buldu.
Filmin anlatım tekniğini, izleyicinin anlayışına derinlik katması eleştirmenlerce büyüleyici bulundu. Teknik asçıdan bakıldığında projenin son derece iyi hazırlandığı, görüntü kalitesinin mükemmel olduğu yazıldı. Özgün fikirler ve şiirsel kavramlarla dolu bir film olan “Dahomey” sömürgecilik, sürgün, müzeler, kültürel nesneler saorunu gibi temalar üzerinden ilginç şeyler söylüyor. Filmin sadece 3 oyuncusu var ve tümü kendilerini oynadılar. Mati Diop’un 2009’da başlayan kariyerinde, ilk 5 kısa metrajdan sonra günümüze 4 uzun metrajlı filmi var. Bunlardan Afrofütüristik film “Atlantique” 2019 Cannes Film Festivalinde Jüri Büyük Ödülü’nü kazanmıştı.
G. Koreli yönetmen, senaryo yazarı, yapımcı Hang Sang-Soo film festivallerinin gediklisi sayılır. Kazandığı 60 ödülden 3’ü Berlin’den. Bu yıl “Bir Gezginin Tüm İhtiyaçları” ile kazandığı Büyük Jüri Ödülü Gümüş Ayı’ya 2 yıl önce “The Novelist Film” ile Berlin’de yine ulaşmıştı. Bu festivalde ayrıca 2020’de “The Woman Who Run” ile En İyi Yönetmen seçilmişti. Bu yıl yarıştığı “Bir Gezginin Tüm İhtiyaçları“da, gelirini kaybettikten sonra şansını G. Kore’de arayan bir Fransız kadının 2 Koreli kadına Fransızca öğretmesini anlatıyor. Kimsenin nereden geldiğini bilmediği esrarengiz kadın bir parkta hırsızlık yapıyor. Parası ve geçim kaynağı olmadığını söyleyince kendisine Fransızca ders vermesi öneriliyor.
Adı Fransız sinemasının “aykırı filmler yönetmeni” ne çıkan Bruno Dumont Berlin’den eli boş dönmedi. ”İmparatorluk / L’Empire” ile 3.’lük ödülü sayılan Jüri Ödülü’nü kazandı. Konuları taşrada geçen filmlerini sürdüren Dumont bu kez Kuzey Fransa’nın küçük bir köyünü seçmiş. Filme, paralel dünyadaki bir balıkçı köyünün ortasında, gezegenler arası imparatorlukların şövalyeleri hüküm sürer. Kıyamet temalı bu bilimkurgu komedi-drama filminde, uzayın derinliklerinden gelen 2 karşıt güç vardır. Tuhaf bir çocuk dünya dışı iyi ve kötü güçler arasında gizli bir savaşı açığa çıkarır. İlk filmi “İsa’nın Hayatı” ve “Ma Loute” arasında, gök ile gökyüzü arasında, Bruno Dumont izleyiciye yakıcı, acımasız ve olgun bir Yıldız Savaşları vizyonu sunuyor. Dumont, “Küçük Serseri / Petit Quinquin” ve “Coincoin et les Z’inhumains” filmlerinden tanıdığımız Boulogne Sur Mer bölgesine geri dönüyor. O filmlerdeki Fabrice Luchini ve Bernard Pouvost gibi aktörlerle yeniden çalışıyor. Kıraliçeyi ise, “Menajerimi Arayın / Dix Pour Cent” TV dizisinden tanıdığımız Camille Cottin canlandırıyor.
Dominikli (6 isimli) yönetmen Nelson Carlos de los Santos Arias (39) “Pepe” ile En İyi Yönetmen seçildi. Amerika’da öldürülen ilk su aygırına Kolombiya basını “Pepe” adını verdi. Film, Pepe gibi gerçekte nerede olduklarını bile bilmeden ölen varlıklarla dolu yerlerin ezici sözlü anlamını, hem özgün hem de aldatıcı, ciddi ve eğlenceli bir şekilde anlatıyor. Berlin’in yan bölümlerinden Panorama’nın FİPRESCİ Ödülünü kazanan Aslı Özge’nin “Faruk” filmi, samimi, cesur, zeki bir doküdrama belgeseli. Jüri ödülün gerekçesinde “son derece derinlikli, etkileyici ve güçlü bulduğu filmin övgüyü hak ettiğinin” altını çizdi. “Faruk” Aslı Özge’nin 90 yaşındaki babasının hikayesi. Evi kentsel dönüşüm kapsamında yıkılacağını öğrenen Faruk yıkım sürecini geciktirmeye çalışır. Kızı yıkımla ilgili bir film yapmak ister.