80. Altın Küre Ödülleri

80. Altın Küre Ödülleri Gecesinde film, oyuncu, yönetmen, senaryo yazarı dallarında, ödüller favorilere gitti. Sürprizsiz törende öne çıkan en çok ödül toplayan İrlanda filmi “The Banshees Of İnisherin” oldu.

10 Ocak’ta 80.si düzenlenen Altın Küre Ödülleri’nde sürpriz yaşanmadı. Dallarında kesin favori gösterilen filmlerin tümü, Los Angeles Baverly Hilton Oteli’nden elleri dolu ayrıldı. Oscar’ların habercisi olarak kabul edilen ve Hollywood Yabancı Basın Derneği’nin yılın partisi olarak nitelendirdiği Altın Küre Ödülleri gecesinde, film, oyuncu, yönetmen, senaryo yazarı dallarında ödüller favorilere gitti. Tek sürpriz 1.7 milyar hasılat yapan (2 milyarı aşacağı tahmin edilen) James Cameron’un “Avatar, Suyun Yolu”nun ödül listesine girememesi oldu.

SPİELBERG ÖDÜLE DOYMUYOR

Yılın en iyi 2 filmi, “The Fabelmans” ve “The Banshees Of İnisherin”, birincisi Dram, diğeri Müzikal veya Komedi dallarında En İyi Film Ödülleriyle taçlandırıldılar. Çocukluğunu anlattığı otobiyografik filmi “The Fabelmans” ile Steven Spielberg En İyi Yönetmen Ödülünü de kucakladı. Konusu ülkesi İrlanda’da geçen ilk filmi “The Banshees Of İnisherin” ile Martin McDonagh En İyi Senaryo Ödülünü kazandı. Bu filmin başrol oyuncularından Colin Farrell, girdiği her yarışmada olduğu gibi, oyunculuk ödülüne sahip olunca, filmi 3 ödülle “The Fabelmans”ları geride bırakmış oldu.

Bu yıl NBC’de canlı yayınlanan ödül törenini boykot edip Altın Küre Gecesine katılmayanlar arasında Cate Blanchett, Zendaya, Kevin Costner, Amanda Seyfried ve Brendan Fraser vardı. Hollywood Yabancı Basın Birliği tarafından düzenlenen yarışmada, adaylıklarda ve ödüllerde kayırmacılık ve ırkçılık yaptığı iddiasıyla protesto edilen tören, geçen yıl televizyondan canlı yayınlanmamıştı. Bu yıl boykotçular arasındaki Brendan Fraser, En İyi Erkek Oyuncu adayları arasında olmasına rağmen geceye katılmadı. “Balina / The Whale” filmindeki rolü için 270 kilo olan Brendan Fraser, geçmişte uğradığını iddia ettiği taciz nedeniyle katılmadığını açıkladı.

Steven Spielberg’in 7 – 18 yaş aralarındaki anılarından esinlendiği duygusal büyüme öyküsü “The Fabelmans” En İyi Dram Filmi seçildi. Spielberg ödül konuşmasında “Bu hikayeyi birkaç filmimde parça parça anlattım. Ne zaman tümünü anlatabileceğimi anlamak çok vaktimi aldı. Ve 74 yaşında (Şimdi yapsan iyi olur) dedim.” Annesiyle babasının boşanma sürecini de içine alan bu otobiyografik filmiyle Spielberg en kişisel ve duygusal filmlerinden birine imzasını attı. Kızkardeşlerinden Anne Spielberg’in projesinden yola çıkan yönetmen, evvelce birlikte çalıştığı Tony Krusher ile filmin senaryosunu yazdı. 3 Oscar Ödülüne sahip olan Spielberg, bu filmiyle Altın Küre’de 4. En İyi Yönetmen Ödülüne kavuştu. “The Fabelmans” ile ilgili yorumumu merak edenler ortakoltuk da okuyabilirler.

İRLANDA FİLMİNİN BAŞARISI

Venedik’ten 2 ödülle ayrılan “The Banshees Of İnisherin” Altın Küre Ödüllerinde adaylık rekorunu kırdıktan sonra, 3 daldaki başarısıyla ödül rekorunun sahibi oldu. Tiyatrodan gelme Martin McDonagh bu 4. uzun metrajlı filminde, 1923 yılında İrlanda İç Savaşı sırasında ıssız bir adaya kamerasını doğrultuyor. Film adanın en köklü 2 arkadaşından birinin arkadaşlıklarını aniden bitirmek istemesiyle yaşanan dramatik olayları anlatıyor. Son derece usta bir yazar olan Martin McDonagh, hınzır ve mizahi bir dille son derece duygu yüklü ve tedirgin edici bir öykü anlatıyor.

Aynı anda hem komik, hem sert, hem trajik, hem de duygusal olabilen film, erkekler arasındaki dostluğun ve arkadaş kavgalarının benzersiz bir portresini çiziyor. Özgün bir kara mizah başyapıtı olan filmin senaryosunda Mc Donagh, İnisherin Adası sakinlerine sevecen bir gözle bakıyor. Çoğu mutsuz olan ve yalnızlık acısı çeken kahramanlarını, müthiş karakter tahlilleri yaparak karşımıza çıkarıyor. Bu filmle ilgili yorumum 08 Aralık 2022’de ortakoltuk da yayınlandı. “The Banshees Of İnisherin” ülkemizde (Oscar’ların arifesinde) 3 Şubatta vizyona girecek.

KADIN OYUNCU ÖDÜLLERİ

Yılın tartışmasız en iyi oyunculuk performansını “Tar” ile sergileyen Cate Blanchett (43) beklendiği gibi girdiği her yarışmadan ödülle ayrılmayı Altın Küre’de sürdürdü. Todd Field’in senaryosunu yazıp yönettiği, psikolojik biyografi draması “Tar”, Berlin Filarmoni Orkestrasının ilk kadın şefi Lydia Tar’ın hayatını anlatıyor. Yetenekli besteci ve çok yönlü bir virtüoz olduğu kadar, Tar kibirli, egoist bir müzisyen. Bu rolde Cate Blanchett’in oyunculuğu filmin diğer hasletlerinin önüne geçti. “Tar” denince akla Blanchett geliyor. (Tar yorumumu ortakoltuk da okuyabilirsiniz.)

Lezbiyen Lydia Tar’ın, mesleki yaşamı ile özel yaşamını birbirinden ayıramaması en büyük zaafı. Kariyerinde ve özel yaşamındaki çöküşün temelinde bu zaafı yatıyor. Film ünlü şefin erkek egemen klasik müzik endüstrisinde yaşadığı fırtınalı hayata odaklanıyor. Bir öncü olarak bu tutkulu virtüoz, orkestra elemanlarını manipüle eder, beğenmediklerini hoyratça değiştirir, projeler üretir, yazdığı kitabın yayınlanması için çalışır. Avustralyalı Blanchett katıldığı tüm yarışmalardan ödülle ayrıldı. ABD şehirlerinin (New York – Los Angeles – Washington – Boston – Chicago) Eleştirmenler Birliğinin En İyi Kadın Oyuncu Ödülünü kimseye kaptırmadı. Muhtemelen Oscar’da da öyle olacak.

Bilimkurgu tründeki “Her Şey, Her Yerde, Aynı Zamanda / Everything, Everywhere All At Once” filminde, dünyayı kurtarması gerekecek zorlu bir maceraya sürüklenen bir ev kadınının hikayesini anlatıyor. Bu rolü canlandıran Michelle Yeoh (60) Müzikal veya Komedi dalında En İyi Kadın Oyuncu seçildi. Malezyalı Çinli bir ailenin çocuğu olarak doğan Yeoh, çoğu Holywood’da olmak üzere 60’a yakın filmde oynadı. Bir çamaşırhane sahibi iken vergi dairesiyle başı derde giren, bir kız çocuğu sahibi ev kadını rolündeki Michell Yeoh filmin bitmez tükenmez karate dövüş sahnelerinde bu konudaki uzmanlığını kanıtlıyor.

Müzikal veya Komedi dalında En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu Ödülünü Angela Bassett (64), Ryan Coogler’in “Black Panther: Wakanda Forever” filmindeki performansıyla kazandı. Deneyimli oyuncu filmde ülkesini tehdit eden dünya güçlerine karşı savaşan Kraliçe Ramonda rolünü canlandırdı. Bassett yaşından beklenmedik bir çeviklikle filmdeki dövüş sahnelerinde erkek savaşçılara kök söktürüyor.

ERKEK OYUNCU ÖDÜLLERİ

The Banshees Of İnisherin” “Yılın en başarılı oyuncu kadrosunu bünyesinde barındıran film” sıfatını hak ediyor. İrlandalı Martin McDonagh vatandaşı olan 4 oyuncusundan da mükemmel verim almayı başarıyor. 2 başrol oyuncusu, Colin Farrell ile Brendan Gleeson’un yanında 2 yan roldeki Kerry Condon ile Barry Keoghan görkemli ve ödüllük performanslarıyla öne çıktılar. Ama parsayı toplayan hep Colin Farrell (46) oldu. Venedik’ten sonra Altın Küre’de de En İyi Erkek Oyuncu seçildi. Colin Farrell az tahsilli, uzağı görmediği için bir felakete sebep olan orta yaşlı köylü rolünde çok inandırıcı bir performans çıkardı. Altın Küre Ödülünü aynı yönetmenin “İn Bruges” filmiyle 14 yıl önce kazanan Colin Farrell, 12 Mart’ta dağıtılacak Oscar Ödüllerinin favorileri arasında.

Müzikal filmlerin deneyimli yönetmeni Baz Luhrmann’ın “Elvis”inde efsanevi rock şarkıcısını canlandıran Austin Butler Dram dalında En İyi Erkek Oyuncu seçildi. Önceleri sinemada uluslararası bir başarısı ve ödülü bulunmayan genç aktör (31) şaşırtıcı performansıyla bu ödülü hak etti. Butler filmde menajerini oynayan Tom Hanks gibi efsanevi bir karakter oyuncusunun yanında ezilmemekle övgüyü hak etmişti. En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu Ödülünü “Her Şey Her, Yerde, Aynı Zamanda” ile kazanan Ke Huy Quan (52), filmde vergi dairesiyle başı belada olan Michelle Yeoh’un sakin huylu kocasını oynuyor. Karate filmlerindeki başarısıyla tanınan, Vietnam doğumlu Amerikalı aktör bir ara oyunculuğu bırakmıştı. Ben kendi hesabıma filmin 140 dakikalık süresinin dörtte birinde, yerli yersiz karate dövüş sahneleriyle bıktıran “Her Şey, Her Yerde, Aynı Zamanda” filminden tad alamadım. Meraklısı filmi NETFLİX’te izleyebilir.

DİĞER ALTIN KÜRE ÖDÜLLERİ

En İyi Animasyon Filmi Altın Küre Ödülünü “Guillermo Del Toro’nun Pinokyo’su / Guillermo Del Toro’s Pinocchio’s” filmi kazandı. 2 Oscar ödüllü Meksikalı yönetmen, Altın Küre’de “Suyun Sesi / The Shape Of Water” (2018) ile En İyi Yönetmen Ödülünü kazanmıştı. Animasyon türene olan sevgisini “Fan’ın Labirenti / El Labirento Del Fauno” başyapıtıyla kanıtlayan Del Toro (59), bu yıl Animasyon dalındaki ödülle taçlandırıldı. Carlo Collodi’nin 1883 tarihli İtalyan romanını Del Toro, bu kez stop-motion animasyonlu müzikal bir fantezi olarak sinemaya uyarladı. Türün ustası Mark Gustafson ve 40’tan fazla animasyon sanatçısı içeren bir ekiple, 1000 günü aşkın bir sürede çekilen film, bir kukla olan Pinokyo’nun hikayesini özgün bir bakışla ele alıyor. Genç- yaşlı tüm okurlarımın, bu çizgi dışı keyifli filmi NETFLİX’ten izemelerini öneriyorum.

Yabancı Dilde En İyi Film Ödülü Arjantinli genç yetenek Santiago Mitre’nin (42) “Argentina, 1985” adlı filmi kazandı. Son Venedik Film Festivali’nde FİPRESCİ Ödülü ve Santiago Mitre’ye Onursal Ödül kazandıran film başarılı ve son derece etkileyici bir tarihi drama. Film bir avukat ekibinin, 1980’lerde Arjantin’in kanlı diktatörlüğününliderleriyle, zorluklarla ve zamana karşı bir yarışta karşı karşıya gelmelerini anlatıyor. Askeri mahkemeler Arjantin’deki askeri diktatörlük dönemine işlenen zulümlerle ve insanlık suçlarıyla ilgilenmeyi reddettiği için başsavcı Julio Strassera liderliğindeki bir avukat ekibine, askeri mahkemede yargılama görevi verir. Bu süreç Julio ve ailesi için büyük tehlike oluşturur. Bu rolde, Arjantin ve Latin Amerika sinemasının en yetenekli karakter oyuncusu Ricardo Darin becerisini sergiliyor.

CEVAPLA

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz