İlk Arınma Gecesi / The First Purge
GEÇMİŞİ VE GELECEĞİ İLE BİR ÇILGINLIK DESTANI..
2013 – 2016 yılları arasında “The Purge” ana başlığı altında James DeMonaco tarafından yazılan ve yönetilen üçleme, yakın gelecekte, totaliter rejimle yönetilen ABD’de geçen distopik bir bilim kurgu film serisiydi. Serinin, senaryosunu yine James DeMonaco’nun yazdığı, bu kez Gerard McMurray’ın yönettiği dördüncü halkası “The First Purge / İlk Arınma Gecesi” bir sequel /devam filmi değil, bir prequel / üçlemenin başlangıcından öncesini konu edinen bir “başlangıç filmi”
İzlemiş olanlara hatırlatmak, izlemeyenlere de açıklamak amacıyla üçlemeyi kısaca anımsayalım: 2014’de, ekonomik çöküşün ve oluşturduğu aşırı toplumsal huzursuzluğun ardından, kendisini “Amerika’nın Yeni Kurucu Babaları” olarak adlandıran siyasi kuruluş, seçimle iktidara geldikten sonra ABD’yi totaliter bir polis devleti olarak yönetmektedir. Topluma istikrar kazandırmak için 2016’da programlanmaya başlayan ve 2017’de fiiliyata geçen anayasa değişikliğiyle her yıl, 21 Mart’ı 22’sine bağlayan ilkbaharın ilk gecesi, akşam 19.00 ile ertesi sabah 07.00 arasında, tüm ülkede cinayet dahil her türlü cürüm yasal kabul edilimektedir. Siren sesleriyle duyurulan ve ”The Purge / Arınma” olarak adlandırılan bu 12 saatlik sürede, polis, itfaiye, hastane acil servisleri çalışmayacak, el bombası, roketatar, bazuka vs.gibi toplu imha silahları ile biyolojik ve kimyasal silahlar dışında “sınıf 4” her türlü silahın kullanılması serbest olacaktır. Kademe 10 ve üzeri üst düzey hükümet yetkilileri hariç kimsenin ayrıcalığı olmadığı bu “arınma”nın kurallarına uymamanın tek cezası vardır: idam.
“The Purge / Arınma Gecesi” (2013) 2022’de,Arınma Gecesinde, Los Angeles’in varlıklı kesiminde bir evde geçer. Yaralı bir yabancıyı evlerine alan aile, onu kaçağın peşindeki genç çetecilere teslim etmeyince arınmacıların ve çığırından çıkmış komşularının hedefi olur…
“The Purge: Anarchy / Arınma Gecesi: Anarşi”, tamamı bir evin içinde geçen birinci filmin aksine Los Angeles sokaklarına açılır, Öldürülen oğlunun intikamını almak için arınmaya katılan polisi, arabaları bozulunca gece yolda kalan bir karı-koca, evlerinde saldırıya uğramış bir anne ile kızı ve arınma karşıtı örgüt elemanı bir kızla sevgilisi Arınma Gecesi boyunca izlenir. Örgüt elemanı kızın sevgilisinin ilk filmde korumaya alınan ve ailenin kurtulmasına yardım eden yabancı oluşu iki filmi birbirine bağlar…
“The Purge: Election Year / Arınma Gecesi: Seçim Yılı” (2016) ikinci filmdeki polisin, yakında yapılacak seçimin başkan adayı, arınma karşıtı kadın senatörün güvenlik amiri olduğu 2040 yılında geçer. 18 yıl önce, ilk filmdeki Arınma Gecesinde bütün ailesi katledilmiş olan senatör Roan, kazanma ihtimali büyük olan seçimi aldığında Arınmayı feshetmeye kararlıdır.
Onu engellemek için, “Amerika’nın Yeni Kurucu Babaları” üst düzey hükümet yetkililerini koruyan kuralı kaldırırlar. Bir yandan senatör, güvenlik şefinin, arınma karşıtı isyancıların ve her üç filmde karşımıza çıkan yaralı yabancının desteğiyle öldürülmekten kurtulmaya çalışırken, diğer yandan arınmacılar, onları engellemeye çalışan isyancılara rağmen şiddetin dozunu daha da arttırmaktadır…
“The First Purge / İlk Arınma Gecesi” (2018), günümüze, olayların ilk başladığı günlere döner. Suç oranını yılın geri kalanı boyunca %1’in altına düşürmek için, “Amerika’nın Yeni Kurucu Babaları” toplum psikolojisi uzmanı Dr. May Updale ‘in (Marisa Tomei), kısıtlı bir bölgede, yalıtık bir toplulukta saldırganlığı bir gece boyunca dışa vurarak şiddet eğilimlerini boşaltma amacı deneyini onaylamıştır.
Burada kısa bir parantez açarak “purge” sözcüğünün İngilizcede arınma dışında bir ikinci anlamı olduğuna, müshil ya da müshil vermek için de kullanıldığına dikkat çekmek isterim.
Dr. Updale’in deneyinin amacı da, insanların içindeki tüm vahşi eğilimleri, müshil vermişçesine boşaltarak, yıl boyunca kendilerini kontrol altına alma olasılığını araştırmaktır. Deney ilk saatlerde tam olarak beklenen neticeyi vermeyince, işin içine siyaset girecek, deneyin mutlaka başarılı olarak gelecek yıllarda ülke çapında tekrarlanması için politikacılar olayları çığırından çıkarmayı başaracaktır…
Bu yıl yayına girecek olan “The Purge” adlı televizyon dizisi daha da gerilere gidecek, ABD yönetiminde Cumhuriyetçilerin ve Demokratların nasıl yok olduğunu “Amerika’nın Yeni Kurucu Babaları”nın nasıl ve neden iktidara gelebildiklerini ele alınacakmış.. Anlaşılan bu çılgınlık destanı tüm geçmişi ve geleceğiyle ele alınıyor.
Kendisi de Staten’lı olan James DeMonaco, ilk arınma deneyini, şehir yöneticilerinin içinde yaşayanları ihmal etmesinden dolayı “the forgotten borough / unutulmuş ilçe” olarak adlandırılan, iki kanalla New Jersey’den, körfezle de New York’tan ayrılan şehrin beş ilçesinden Staten İsland’da, özellikle dar gelirli kesimde, siyahlar ve hispanikler arasında başlatıyor.
“Amerika’nın Yeni Kurucu Babaları”nın başkanını açıkça Trump ile özdeşleştiren senaryoda, ABD’li Nazilerin ve Klu Klux Klan’ın bütün güçleriyle ortaya çıktıkları gecede, arınmanın asıl amacının şiddeti kontrol altına almaktan çok, bütçeye yük olan fakirlerin yok edilerek, ekonomiyi rahatlatan ayırımcılık ve ırkçılığın öne çıktığı etnik bir temizlik olduğu giderek belirginleşiyor.
Sinemaya, liselerdeki kardeşliklere katılabilmek için tacizi aşan şiddetin kabullenmesini, kara derililerin arasında geçen ilginç “Burning Sands / Yakıcı Kumlar” filmiyle giren Gerard McMurray, ikinci filminde başarılı bir iş çıkarıyor. Sinema dili, kamera kullanımı, ses ve müzik tasarımı çok etkileyici. Oyuncu yönetimi de çok iyi.
Filmin son yarım saati, toplumsal siyasal olayları göreceli olarak ikinci plana alarak, biraz fazla aksiyona odaklanıyor. Bu bölümün görsel-işitsel kalitesine diyeceğim yok ama bana biraz uzun ve sıkıcı geldi. Filmden çıktığımızda bu duyguyu paylaştığım sevgili dost Aslı Selçuk “iyi ama bu adamlar sadece sinema eleştirmenleri için film yapmıyor. Filmlerini geniş izleyici kitleleri için çekiyorlar” dedi. Haklı tabii ki.
Sonuç olarak izlenmesi gerekli derim. Hatta izledikten sonra tüm üçlemeyi, bu son filmin getirdiği perspektifle bir kez daha izlemeye değer derim. Ben öyle yapacağım.
Hepinize iyi seyirler.