Bale Gala : Minkus Gecesi
Aşkın dans hali
“Minkus Gecesi” Süreyya Operası’nda yapılan gala temsillerinde seyircilerin büyük beğenisini topladı. Bale müziğinin sevilen besteci Minkus’un eserlerinin seçkisinden oluşan temsilde asıl ağırlık La Bayadere’in sahnelerinden. Yanı sıra Don Kişot ve Paquita da seçkilerin eserleri arasında.
Bir Nisan gecesi izlediğim “Minkus Gecesi”nin sarhoşluğu içindeyim hala. Nedir, kimdir Minkus? 19. YYın sonları ve 20. YY’ın başlarında yaşamış bir Avusturyalı bale müziği bestecisi. St Petersburg İmparatorluk Tiyatroları’nda resmi görevli olarak çalışırken ürettiği müzikler, bugün bale klasiklerinin içinde en ünlüleri. İşte bu eserlerin en sevilen ve en göz alıcı sahnelerinden oluşan bir seçkiydi izlediğimiz. İstanbul Devlet Opera ve Bale’sinin (İDOB) “Minkus Gecesi”nde Paquita, La Bayadere ve Don Kişot balelerinin en zor ve çarpıcı sahnelerinin birbiri ardına sergilendiği iki gala gecesinde de Kadıköy Süreyya Operası’nın en üst balkonları bile doluydu ve alkışlar dinmek bilmedi.
Gösteriye “Paquita” ile başlayan dansçılar Berin Kocabaşoğlu ve Yılmaz Berkay Günay, aşkın en saf, en temiz, en duygusal anlatımını sergilediler! Beyaz tütüsü içinde bir kuğu güzelliğinde olan balerini defalarca omzunda taşıyan baletle gerçekleşen “Pas de Deux” rüya gibiydi.
Gösteriye asıl damgasını vuran “La Bayadere”i daha önce AKM’de izlemiş ve zengin kadrosu, dekoru ve koreografisinden çok etkilenmiştim. Minkus Gecesi’nde de La Bayadere’den “Grand Vals”, “Saray Dansı”, “Hint Dansı”, “Pas d’Action” ve ikinci perdede de “Gölgelerin Karanlığı” nı izledik. Tabii ki “Altın İdol’un Dansı” bu eserden en çok ilgi çeken bölümdü ve Can Bezirganoğlu tek başına yaptığı bu gösteride altın tozuna bulanmış bedeni ve İndu tanrılarının heykellerini anımsatan figürleriyle müthiş sergilediği performansla yine büyük beğeni aldı.
Gölgelerin Krallığı’nda sahneyi kaplayan bembeyaz kuğular gibi balerinlerin (tam 18+3) müthiş bir senkronla gerçekleştirdikleri dans da kavuşamayan aşıkların perde arkasını anlatıyordu.
“Hint Dansı” ve “Saray Dansı” ise lokal giysili dansçıların egzotik figürlerinin birleşimiyle sahnede bir doğu havası estirdi. Neredeyse tütsü kokularını duyar gibi olduk! Hindistan’a, Racalara gittik geldik.
Yine de itiraf etmeliyim ki en çok beğendiğim sahne “Don Kişot”tan “Grand Pas de Deux” idi. Ami Naito ve Yılmaz Berkay Günay burada bütün hünerlerini ve bale figürleriyle tekniklerini gösterdi. Berkay Günay’ın sahnede uçan figürleri, kaslı vücudunun hakkını verdiğini ortaya koyuyordu.
Bale, duyguların şiirsel bir dille, ancak bedenle ve müthiş bir teknikle dile getirildiği bir sanat dalı. Müzik, sahne ve kostüm tasarımı ve librettolarıyla, yıllardır bu sanat dalı eskimek bir yana, değerini koruyor ve gençlerin de ilgisini çekiyor. Sanatçıların çocuk yaştan eğitimine başladığı bale ve tekniklerini geliştirmek için uzun yıllar yaptıkları antrenmanlar sporcularınkine eşit. Balerinlerin pointte durmak ve dans etmek için çektikleri eziyetin yanında baletlerin onlara taşıyıcı olma görevleri de işlerinin zorluklarından biri. Ama ortaya öyle bir tablo çıkıyor ki rüyalarınıza giriyor.
Kavuşamayan aşıklar, iyiler kötüler, ölen prensler prensesler, bir masal dünyası! “Minkus Gecesi” seçkileri kaçırılacak bir temsil değil. Tabii yer bulursanız!
PAQUITA
Müzik : Ludwig Minkus
Koreograf : M. Petipa
“Pas de Deux”
Paquita : Berin Kocabaşoğlu
Lucien : Yılmaz Berkay Günay
LA BAYADÈRE
Koreograf : M. Petipa
“Grand Vals”
Sanem Şilliler, Melis Gülmen, Eda Y. Dürüm, Buket Polat, Asena Ökte, Nisa Deniz Ekmekçi, Ezgi Gemalmaz, Zeynep İşçimenler