Sen Benimsin / A Bıgger Splash
The Times’ın “hayatınızda davet edildiğiniz en güzel parti” olarak yorumladığı İtalya Fransa ortak yapımı olan ‘Sen Benimsin’ filminin yönetmenliğini adını “Melissa P.” ve “Benim Adım Aşk” filmleriyle duyurmuş olan İtalyan yönetmen Luca Guadagnino üstleniyor. Başrollerinde “Grinin Elli Tonu” filminin çok konuşulan ismi Dakota Johnson, Oscar ödüllü Tilda Swinton, Matthias Schoenaerts, Ralph Fiennes yer alıyor. Jacques Deray’ın 1969 yapımı “Sen Benimsin / La Piscine” filminden uyarlanan ‘Sen Benimsin’, Tunus’la İtalya arasında kalmış doğa harikası Pantelleria Adası’nda çekilmiş. Yönetmen bu filminde dört kişi arasındaki kıskançlığa ve bu sebeple yükselen tansiyona odaklanıyor.
Birbirlerini çok seven Paul ve Marienne havuzlu bir evde yaşamaktadır. Film, özgürce birlikte olabildikleri ve hatta çıplak dolaştıkları, huzurlu bir sahneyle başlar. Marienne ünlü bir rock şarkıcısı, Paul ise belgeselcidir. Ses telleriyle ilgili yaşadığı ciddi rahatsızlıktan sonra konuşma yetisinin büyük bir kısmını kaybeden Marienne için rehabilite olacağına inandıkları bu yerde Paul’le tatil yapmaktadırlar. Daha sonra ortak arkadaşları Harry ve kızı Penelope gelir ve tatillerine dörtlü olarak devam etmeye başlarlar.
Geçmişte yaşanan derin kırgınlıklar intikam ateşine, pişmanlıklar tekrar elde etme arzusuna dönüşürken adada tüm işler birden karışacaktır. Harry’nin kendini bilmez, rahat ve ciddiyetsiz tavırlarının arkasında kırgınlıkları ve derin üzüntüleri olan bir adam vardır. Film esnasındaki flashbackler de zaman zaman konuya girebilmemiz için olanak sağlar.
Marienne rolünde gördüğümüz Tilda Swinton harika bir oyunculuk sergilemiş. Zaman zaman soğuk anlaşılmaz ruh hali, bizi onu keşfetmeye daha fazla itiyor. Gelgitler yaşayan bu kadın Paul’den vazgeçmek istemese de Harry’le yaşananları da henüz hazmedebilmiş değil. Sesini kaybeden bu rock şarkıcısı, Paul’le birlikte uyumlu ve huzur arayan bir kadına dönüşüyor. Tilda tam anlamıyla bunu bize hissettiriyor. Ruh halindeki geçişler, zaman zaman geçmişe duyduğu özlem, burada – Paul’le yaşama aşkını oyunculuğa dökme hali muhteşem.
Penelope rolündeki Dakota Jahnson filmin en önemli karakterlerinden bir tanesi. Pen’in dahil olmasıyla beraber huzurlu hayatlar bir anda karışıyor ve çatışmalar başlıyor. Gençlik buhranı olarak gördüğümüz şey ve her şeyin sebebi ise ancak filmin sonunda kısa bir cümleyle veriliyor. Cümle oldukça etkileyici olsa da sonu filmin gidişatını biraz da olsa bozuyor. Dakota’nın oyunculuğu oldukça iyi fakat ‘Grinin Elli Tonu’ filminde de olduğu gibi yeterli duyguyu bize ulaştıramıyor, donuk kalıyor.
Yönetmenin 1969 yılında uyarladığı film birçok yönden gerilim yaratan bir dram olsa da aynı zamanda başarılı bir kara mizah komedi. Yer yer gereksiz yere uzatılmış sahnelerine rağmen kesinlikle izlenmesi gereken filmlerden.