ALTINCI ÇOCUK, Léopold Legrand’ın ilk yönetmenlik denemesi. Yönetmen, hapislik suç işleyen iki çiftin duygu yüklü öyküsünü tıkır tıkır işleyen bir mizansen eşliğinde anlatıyor. Kusursuz performanslarıyla, oyuncu kadrosu kendisine destek veriyor.
Yüreklere hitap eden, dramatik tansiyonu yüksek, mesaj taşıyan etkileyici ve duygusal bir konuyu işleyen “Altıncı Çocuk” şu soruya cevap arıyor: “Çocuğunuz yokken ne kadar ileri gidebilirsiniz ?”.
ALTINCI ÇOCUK
59. Antalya Altın Portakal Festivalinin Uluslararası yarışmasında yer alan “Altıncı Çocuk / Le Sixieme Enfant” ilk filmini gerçekleştiren bir yönetmenden beklenmedik bir beceriyle kotarılmış mükemmel bir filmdi. Henüz 32 yaşında olan Léopold Legrand, 3 kısa filminin ardından uzun metrajlı bir film için kamera arkasına geçtiği ”Altıncı Çocuk” yüreklere hitap eden, dramatik tansiyonu yüksek, mesaj taşıyan etkileyici duygusal bir konuyu işliyor.
Parisli çingene bir aile üzerinden proletaryanın yaşadığı dramı ve çıkışsızlığı anlatan film, hayata tutunmak için olağanüstü bir çaba göstermesi gereken yoksul küçük insanların dramı ardından, konunun uzmanı İngiliz yönetmen Ken Loach’un filmlerini akla getiriyor. Annelik duygusu, yoksulluk, terk etme, evlat edinme gibi güçlü temaların hakkını veren film, “çocuğunuz yokken ne kadar ileri gidebilirsiniz ?” sorusuna da cevap arıyor.
Filmin kahramanları birbirlerine derin bir aşkla bağlı, değişik sosyal sınıflara mensup, ekonomik durumları çok farklı iki çift. Léopold Legrand’ın Catherine Paillé ile birlikte yazdığı senaryo, Alain Jaspard’ın 2018 tarihli “Ağlayan Nehir” romanından uyarlanmış. Roman konusunu gerçek bir hayat hikayesinden ilham alıyor. Jaspard bir çift çingenenin çocuklarını başka bir çingeneye bir araba ve 10 bin avro karşılığında sattığı haberinden esinlenmiş.
6 yaşındayken annesinin ölümünden sonra, başka bir kadın tarafından yasal olarak evlat edinilen yönetmen Léopold Legrand, kişisel deneyimini şöyle izah ediyor : “Bu kadın benim 2. annem oldu. Bu yüzden çift anne figürüyle büyüdüm. Romandaki Meryem ile Anna’nın yaşadıklarından çok etkilendim. Ancak 2. çingene çifti, kanunları iyi bilen bir burjuva aileyle değiştirdim”. Bakamıyacağı çocukları üst üste doğuran bir anne ile çocuk sahibi olamamanın acısını yaşayan burjuva bir kadın üzerinden, film hayatın acımasız olduğunu gözlere seriyor.
Geçimini hurda satarak sağlayan Frank (Damien Bonnard), Paris varoşlarında Meriem (Judith Chemla) ile birlikte bir karavanda yaşamaktadır. 5 çocukları olan çiftin 6. çocuğu yoldadır, ama ekonomik durumları kötü oldukları için bu çocuğa bakacak güçleri yoktur. Bir gece sessizce karavandan çıkan Frank, kamyonuyla bir arkadaşının kablo çalmasına yardım eder. Kabloları satmaya çalıştıkları hurdalıkta, alıcıyla tartışma çıkarıp saldırganlık yapınca kaçmak zorunda kalırlar. Frank kaza yapınca tutuklanıp mahkemeye çıkarlar. Genç, fakir dostu iyi kalpli bir avukat olan Julien (Benjamin Lavernhe) Frank’ın cezasını erteletmeyi başarır. Duruşmadan sonra Julien, avukat karısı Anna (Sara Giraudeau) ile onu arabayla karavana bırakır.
Avukat çift sohbet esnasında, 5 çocuklu ailenin yeni bir çocuğa bakacak güçleri olmadığını öğrenirler. Julien ile Anna’nın çok istedikleri halde çocuklarının olmadığı ortaya çıkınca, akla hayale gelmeyecek bir anlaşma yapmaya karar verirler. Kurulu düzene ve kurallara aykırı bu proje dörtlünün hayatını değiştirecektir. Léopold Legrand hapislik suç işleyen iki çiftin duygu yüklü öyküsünü tıkır tıkır işleyen bir mizansen eşliğinde anlatıyor. Kusursuz performanslarıyla, oyuncu kadrosu kendisine destek veriyor.
Yönetmen : Léopold Legrand
Senaryo : Léopold Legrand, Catherine Paillé
Görüntü Yönetmeni : Julien Ramirez Hernan
Oynayanlar : Sara Giraudeau, Benjamin Lavernhe, Damien Bonnard, Judith Chemla, Nadja Ayadi, Olivier Rabourdin
Fransa / Dram / 92 Dk.