Bir Yıldız Doğuyor
LADY GAGA, KLASİK HİKAYEYE YENİ BİR NEFES GETİRİYOR…
Bradley Cooper’ın yönetmen koltuğunda oturduğu ve rol aldığı ‘A Star is born’, kuşkusuz birçok sinemaseverin ilgisiz kalamayacağı, birçok açıdan merak uyandıran ve iddialı bir yapım… Ancak bu ilginin ve merakın sebebi filmin adından ve konusundan kaynaklanmıyor. Çünkü bilindiği gibi sıradan (daha doğrusu sıradan gibi görünen) bir genç kadının, döneminin ünlü bir ismi tarafından keşfedilmesi ve sonra onu keşfedeni bile gölgede bırakacak kadar ünlenmesini anlatan bu konu birçok defa sinema ekranına uyarlandı.
Akıllarımızda kalan en önemli örnekler Judy Garland‘ın oynadığı 1954 yapımı ve Barbara Streisand’nın başrolünü üstlendiği 1976 yapımı olan, aynı ismi taşıyan filmlerdir. Dolayısıyla bizim en merak ettiğimiz nokta böyle klasikleşmiş bir öyküden Bradley Cooper’ın ilk yönetmenlik deneyimiyle ve onunla başrolü paylaşan Lady Gaga’nın oyun gücüyle nasıl bir sonuç çıkacağıydı. Ortaya çıkan sonuç ise beklentimizin üstünde, kuşkusuz asıl hikayeye yeni bir boyut getirmeyen ancak birçok açıdan yeni bir hava estiren, teknik ve oyunculuk açısından başarılı bir film oluyor.
Jackson Maine çok ünlü ve sevilen bir Country müzik yıldızıdır. Fakat bütün bu üne rağmen özel hayatında mutsuz ve huzursuzdur. Alkolik ve uyuşturucu madde bağımlısı da olan Maine, bir gece, konser çıkışında tesadüfen uğradığı bir ‘Drag Queen’ barında, ufak bir gösteri yapan Ally’le tanışır. Ally’nin sesinden ve sahne performansından çok etkilenen Maine, onunla önce arkadaş ardından sevgili olur ve onun, davet ettiği kendi konserinde sahneye çıkmasını sağlar. Bu performans herkesin ilgisini çeker ve Ally giderek ünlenmeye başlar. Ama aynı esnada, kötü alışkanlıklarından vazgeçmeyen Maine’nin kariyeri de önemli bir düşüş yaşamaya başlar. Bu iki karakterin arasındaki denge değişimi, ilişkilerine de ciddi anlamda hasar verecektir…
Bradley Cooper filmine hakim…
Zengin ve sağlam kariyere sahip bir oyuncunun yönetmenliğe geçmesi birçok defa sancılı geçebilir. Filmi çekenin daha önce birçok filmde oyuncu olarak çalışması ve önemli bir sinema geçmişi olması bir avantaj gibi görünse de, bir filmde yönetmenlik görevini üstlenmek bambaşka bir durumdur. Bu geçişlerin iyi olduğu kadar kötü örneklerini gördüğümüz sinemada, Cooper şüphesiz ilk grupta yani iyiler grubunda olmayı hak eden bir iş çıkarıyor.
İlk olarak Cooper filmine tamamen hakim ve filminin ne tamamen müzikale kaymasına izin veriyor ne de bizi Lady Gaga’nın sesinden mahrum bırakıyor. Cooper yönetmen, ortak yapımcı ve oyuncu olarak bu yapımda belli ki müzik konusuna da yabancı değil hatta jenerikte bazı ‘ek’ müziklerde kendi imzası bulunuyor. Oyuncu olarak çizdiği karakter etkileyici ve ses performansı da takdire şayan… Çizdiği Maine karakterinin bütün ünü ve zenginliğine rağmen neden huzursuz olduğunu seyirci olarak bir çerçeveye oturtabiliyoruz. Maine, her şeye rağmen yalnız bir karakter…
Onun ihtiyaçlarını gidermeye çalışan ekibi ve ona hayran olan dinleyici kitlesine rağmen, bu baskıdan bunalmış, can sıkıntısını sıkı sıkı sarıldığı alkol ve uyuşturucu maddelerle gidermeye çalışan bir kişi. Belki de Ally ile karşılaştığında onu etkileyen sadece onun sesi değil, aynı zamanda masumiyeti, samimiyeti ve başarmak konusundaki hevesi oluyor.
Lady Gaga’dan sinemaya başarılı bir giriş…
Filmin diğer başkarakteri ve yıldızı Lady Gaga ise daha önce ucundan kıyısından sinemaya bulaşmış ve bazı filmlerde yan roller oynamış olsa bu ilk gerçek başrolünde beklentimizin üstünde, başarılı bir oyunculuk çıkarıyor. Daha önce sadece sesiyle değil ama sıra dışı kıyafetleriyle, makyajıyla kısaca ‘imajıyla’ ikon olmuş bir yıldızı bu kadar sade, sahici bir rolde görmek, bizce son derece keyif verici bir durum.
Onu, filmin başındaki ‘Drag Queen’ sekansı dışında yıldız sade bir makyajla, normal kıyafetlerle görüyoruz ve sanki yıldız bize ‘Ben sadece sesimden dolayı bu filmde değilim!’ diyor. Tabii ki filmde Gaga’nın bütün yeteneğini konuşturduğu müzikal sekanslar var ve filmin konusunun ana direklerinden birini bu yetenek üstleniyor ancak yıldızın çizdiği karakterin sahiciliğinde, sevgilisiyle yaşadığı çalkantılı ilişkideki oyunculuğunda, Cooper’dan hiç de aşağıda kalmadığını belirtelim.
Belli ki filmde birçok önemli görevi üstlenen ve kendini filmine tamamen veren Bradley Cooper önemli yan roller ve kamera arkasındaki ekip için de ince eleyip sık dokuyarak, yüksek bir çıta koymuş durumda… Başta eski toprak Sam Elliot olmak üzere bütün oyuncular görevlerini layığıyla yapıyorlar. Kamera arkasında ise büyük görüntü yönetmeni Matthew Libatique ve ekibi çok güzel açılar, kadrajlar yaratarak filmin akıcılığına ve görsel gücüne büyük bir katkıda bulunuyorlar…
Sonuç olarak ‘A Star is born’, defalarca işlenmiş, klasik bir konunun bile, hoş dokunuşlarla ve modern bir bakış açısıyla hala çekici ve keyif verici olabileceğini gösteren güzel bir örnek. Lady Gaga hayranları için ise bulunmaz bir fırsat…
Yönetmen: Bradley Cooper
Oyuncular: Lady Gaga, Bradley Cooper, Sam Elliot, Andrew Dice Clay, Rafi Gavron, Anthony Ramos, Dave Chappelle, Ron Rifkin…Ülke: ABD
Film bu denli başarılı olacağını tahmin etmezdim,.Gerçekten başyapıt ve şahane film olmuş…filmin puanı 10+ 10 dur???????